09

208 31 4
                                    

"Edebiyattan kalırsan sıçarsın bu arada,çalıştın mı?"

"Uyudum tüm gün mesajlarınıza bile bakmadım,ne ara çalışayım?" Junkyu Haruto'ya gözlerini devirip etrafa bakınmıştı.

"Yedam nerede? Bu kadar geç kalmazdı?"

"Hastaymış o,doktora gidecekti." Junkyu kaşlarını çatıp haruto'ya bakmıştı. "Niye bize söylemeyip sadece sana söyledi?" haruto cevap vermeyip telefonuyla ilgilenmeye devam ederken junkyu elinden telefonu alıp kafasına vurmuştu.

"Edebiyat çalış,bir önceki sınavdan 20 almadın mı sen?" haruto garip sesler çıkarıp çantasından edebiyat kitabını ve defterini çıkarmıştı. "O zaman sen anlat,anlamıyorum ben." Junkyu ve Haruto beraber edebiyat çalışırken ben de onları izliyordum. Haruto'nun hiçbir şey bilmemesi junkyu'yu çok sinirlendiriyor,küfürler havada uçuşuyordu.

"Hangi dönem?"

"Romantik."

"Yarrak romantik. Yeter artık bıktım senden. Git junghwan ile çalış."

"Düzgün anlatsan anlamıştım bir kere." Haruto kitap ve defterini çantasına koyup sınıftan çıkmıştı. Junkyu bana dönüp sinirli bir yüz ifadesi takınmış,biraz yaklaşmıştı. Kaşlarımı çattığımda koluma vurmuştu.

"Sen tam bir piçsin." bunu söylemesini beklemiyordum tabi. Hiçbir şey yapmadığım hâlde böyle demesi saçma gelmişti.

"O gün oradaydım ve hyunsuk ile konuşmalarınızın hepsini duydum. Çocuğun kalbini kırdın,sırf yoshi'nin sinirliyken söylediği şeyler için. Seviyorsan düzgün sev. Eğer hâlâ ona karşı bu şekil davranırsan seninle arama mesafe koymakta hiç çekinmem. Yoshi ve asahi'nin arasındaki buzlar yavaş yavaş erimeye başlamışken sen ne yapıyorsun? Bunu yoshi'ye söylesem döver seni. Duygusuz."

Ağzım hafiften aralanmış,şaşkınlıkla junkyu'ya bakıyordum. Evet,yaptığım şeyin yanlış olduğunu biliyordum ve özür dileyecektim ama junkyu'nun bu kadar ağır konuşmasını beklemiyordum.

"Fazla ağır konuşuyorsun."

"Sen şu zamana kadar kimseyi sevmediğin için anlayamazsın,jihoon. Sevdiğin tarafından kalbinin kırılması en kötü duygulardan biri. Yaşattığın o kırgınlığın yanında bu laflarım bir hiç."

bakışlarımı masaya çevirmiş ve junkyu'dan biraz uzaklaşmıştım.

"Özür dileyeceğim ve defteri geri vereceğim. Ama o defterin tamamını okuyamadan vermek istemiyorum."

"Oku o zaman." junkyu kafasını masaya koyup bana baktığında gülümsemiş ve yanağından bir makas almıştım.

"Malsın ama seviyorum seni."

"Sensin mal,şapşal." birbirimize gülmüş ve vurmaya başlamıştık. Hoca gelene kadar birbirimizin yüzüne vurduğumuz için yanaklarımız kıpkırmızı olmuştu.

Yoshi,galiba hocayla beraber gelmişti, kaşlarını çatmış ve bize bakmıştı. "Yanaklarınız niye kırmızı sizin?"

Junkyu ile kahkaha atmış ve onu geçiştirmiştik. Hoca ders anlatmaya başladığındaysa gözlerimi devirip kafamı masaya koydum. Tam uyuyacaktım ki hoca "bugün tüm 11'ler olarak ortak dersinizin olduğunu unutmayın. Herkes yerlerini biliyor zaten." Junkyu kolumu dürttüğünde kafamı kaldırmış ve hocaya bağıracakken junkyu elleriyle ağzımı kapatmıştı hemen. Hoca bize 1-2 saniye bakmış sonra omuz silkip ders anlatmaya geri dönmüştü.

"Geri zekâlı,ne diyecektin hocaya? 'Hocam benim bir mavili var,onunla oturmak istemiyorum derse girmesem olmaz mı?'"  ellerini çekmiş ve bana gözlerini devirmişti. Koluna yumruk atmış ve kafamı yine sıraya koymuştum. Yoshi arkasına dönmüş ve bizim sıranın altında olan jelibonlardan alıp yemeye başlamıştı. Tekrar alacakken junkyu eline vurmuştu.

"Almasana! Teneffüste hep beraber yiyeceğiz."  yoshi dudaklarını büzüp önüne dönmüş ve dersi dinlemeye başlamıştı.

Ben de o ortak derste ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım.

-

"Çocuğun yine kalbini kırarsan seni yoshi'ye söylerim."

"Yoshi bana ne yapabilir,junkyu?" bunu dememle koluma vurmuştu. "İnan görmek istemezsin,tatlım." gözlerimi devirip gireceğim sınıfa bakmıştım.

"Merak etme,bu sefer düzgün konuşacağım. Hadi git artık,zil çaldı." kafasını sallayıp bana havadan bir öpücük atmıştı. Güldüm ve attığı öpücüğü yakalamış gibi yapıp ona geri attım. O da kahkaha atıp koluma vurmuş ve el sallayıp uzaklaşmıştı.

Gergince derin bir nefes alıp sınıfa doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım. Ne yapacağımı düşünürken sınıfa çoktan girmiş,yerime yürürken bulmuştum kendimi. O çoktan gelmiş,defterine bir şeyler karalıyordu. Hiçbir şey demeden yanına oturmuş ve çantamı sıranın üstüne koymuştum. Bana baktığını hissedip ona dönmüştüm. Ama bana değil çantama bakıyordu.

"Çantanı çeker misin?" kafamı sallayıp çantayı yere koymuştum. 'Teşekkür ederim.' diye fısıldadığını duyduğumda yine ona bakmıştım. Hâlâ bir şeyler çiziyordu. Ne çizdiğini gerçekten merak ettiğim için sormak istedim "ne çiziyorsun?"

Elindeki kalemi defterin yanına bırakmış ve bana bakmıştı. Gözlerimi kaçırıp arkama yaslanmıştım.

"Kedi." cevaplamasını gerçekten beklemediğim için ağzım hafif aralık ona baktım. Bana gülümseyip geri eline kalemini almış ve çizimine devam etmeye başlamıştı. Ben de gülümseyip biraz ona yaklaşıp çizdiği kediyi görmeye çalıştım. Gerçekten çok güzel çiziyordu.

"Sana defterini geri vereceğim," çizimi bırakıp bana döndüğünde gözlerimi kaçırmıştım. "ama bugün değil."

Kafasını sallayıp geri çizimine dönmüştü. Ben de kafamı sıranın üstüne koyup uyumaya çalışmıştım.

---

slm sinavlariniz basladiysa umarim hepsinden basarili olursunuz <3

hoonsuk | lyricsWhere stories live. Discover now