07

243 36 7
                                    

hyunsuk

Kaç saat orada onlarla konuştum bilmiyorum ama gerçekten eğlenceli kişilerdi. İstemsizce yüzümde bir gülümseme oluşuyordu.

"Çok geç olmuş,kalkalım yavaştan.Junghwan! uyku saatin geçmiş."

"Ben bebek değilim." junkyu junghwan'ın saçlarını karıştırmış sonra bana dönmüştü. "Sen nerede oturuyorsun? Çok uzaksa istersen seninle gelebiliriz."

kafamı olumsuz anlamda sallayıp "Evim buranın arka kısmında,çok yakın. Yine de teşekkür ederim." dedim.

Junkyu kafasını sallayıp yerinden ayaklanınca hepsi ayaklanmıştı. Ben de ayaklandım. Yoshi yüzüme bile bakmadığı için kötü hissediyordum. Asahi'nin arkadaşı olduğum için benden nefret mi edecekti gerçekten?

"Yoshi,seninle gitmeden önce konuşmak istiyorum." Yoshi sonunda bana bakmış,onunla beraber diğerleride bakmıştı. İstemsizce ellerimle oynamaya başlamıştım. Kafasını sallayıp geri oturmuş,diğerlerine 'gidin." demişti. Diğerleri ilk bana sonra birbirlerine bakmış,en sonunda yavaş yavaş uzaklaşmışlardı. Ben de yanına oturup iç çektim.

"Asahi ile bir sorunun mu var? Diğerleri bundan bahsediyor hep ama ne olduğunu bilmiyorum." bunu sormama şaşırmış olmalı ki kaşları havalanmıştı.

"Sen..bilmiyor musun? Anlatmadı mı gerçekten?" sonunda sinirli olduğu anlaşılabilecek minik bir kahkaha attı. Kaşlarımı çatıp kafamı olumsuz anlamda salladım. Boş bakışlarıyla etrafı izlemeye başladı.

"Biz,7 yaşından beri tanışıyoruz. Ben 10 yaşındayken Asahi'den cidden hoşlanmaya başlamıştım. Çocukluk aşkı diyelim. Resimler çizer birbirimize verirdik. 12 yaşıma bastığım gün,asahi'ye söylemeye karar verdim. İçimde kalmasın,ne olursa olsun gibi düşün. Tam evlerinin kapısına geldim ama açan olmadı. Yan tarafta oturan bir kadın bana onların 1 saat falan önce gittiklerini söyledi. Nereye gittiler,neden gittiler bilmiyorum. Onu aradım ama açmadı,yazdım ama cevap vermedi. 1 hafta falan olması lazım,beni her yerden engelledi. Hiçbir şekil ulaşamadım ona. Sonunda kore'ye geldik,burada karşıma çıktı." kırgın olduğu çok belli sesiyle "Burada onu beni hiç tanımamış gibi davranmasını görmek fazla üzüyor." Sonunda bana baktığında bu sefer ben etrafa bakmaya başlamıştım. Ne demem gerek bilmiyordum.

"Senin yüzüne bile bakmayarak saygısızlık etmiş olabilirim ve bunun için özür dilerim." Ayaklanmış ve üstünü düzeltmişti. "Ama beni anlayışla karşılarsan sevinirim. Seni ve diğer arkadaşlarını görmek bile istemiyorum." bir şey dememi beklemeden hızlıca uzaklaşmıştı buradan. Derin bir iç çekmiş ve cebimde olan telefonumu çıkartmıştım. 20 arama ve 132 mesaj vardı. dudaklarımı büzüp telefonu geri cebime koydum.

"Daisy çok güzeldi." ses yanımdan geliyordu ve ses jihoon'a aitti. Ne ara geldi veya diğerleriyle gitmedi mi diye düşünmek yerine 'teşekkür ederim' diye mırıldandım.

"Nasıl anladığımı sormayacak mısın?"

"Gayet belli ettiğimi düşünüyorum. Anlamasaydın asıl 'nasıl anlamadın?' diye sorardım." sesini çıkarmamış ve bana biraz daha yaklaşmıştı.

"Seni hatırladım." sonunda yüzüne baktığımda bana gerçekten yakın olduğunu fark ettim. "Daisy'yi benim sayemde yazdın."

Olduğum yerde biraz yana kaymış ve gözlerimi kaçırmıştım. Hatırlaması daha mı kötü oldu diye düşünmeden edemedim çünkü şu an yüzüm yanıyordu. Neden utandığımı bile bilmiyorum.

"sen o yaprakları koparmak için fazla değerlisin." gülümsemiş ve elleriyle oynamaya başlamıştı. İstemsizce bende gülümsemiştim.

"Jihoon,sence yıldızlar neden ışıklı yerlerde görünmüyorlar?" aniden sormuş olduğum soruyla ilk bana,sonra gökyüzüne bakmıştı.

"Kıskanıyorlardır belki."

"Neyi?

"Işığı. Yeryüzünü aydınlatan başka bir ışık var çünkü."

"Ama yeryüzünü ay aydınlatıyor."

"Ay güneşin ışığını çalıyor ama,kendi ışığı değil." cevap vermemiş bende onun gibi gökyüzünü incelemiştim.

"Ben hep yıldızları insan yerine koyardım. İyi günlerinde değil,kötü günlerinde yanında olan o gerçek dostun. O yüzden ışığın çok olduğu yerlerde gözükmüyorlar."

bir süre sessiz kalmış,sonra derin bir nefes almıştı.

"Yıldızın olabilir miyim,hyunsuk?"

--

<3

hoonsuk | lyricsWhere stories live. Discover now