29. Bölüm

3.1K 709 667
                                    

Herkese selamlar. Azminize bayıldığımı söyleyerek sözlerime başlamak isterim. Vallahi helal olsun. Ne yapıp edip sınırı doldurdunuz :D Ben de Bölümü uzun tuttum bu yüzden. Sonlara çok yakınız o yüzden birden bire FİNAL yazısını görebilirsiniz.(Elbette ilk kitap için)

Her neyse sizi bölüme almadan önce sınırımızın aynı olduğunu söylemek istiyorum. Ve size iyi okumalar diliyorum. Kendinize iyi bakın bir sonraki bölüm görüşmek üzere <3<3<3

Sınır: 400 Oy 600 yorum

⚖⚖⚖⚖⚖⚖⚖

29. Bölüm: En Çok Beni Sev

Bölüm şarkıları:
Kenan Doğulu- Doktor
Rewşan-Lo Berde

Hayatımızın bazı dönemleri ruhsal sorunlar yaşamamız gayet doğaldır demişti Buse bir görüşmemizde. Sanırım geçen haftaydı... O zaman evi terk etmemin üstünden henüz birkaç gün geçmişti ve ben oldukça zor bir dönemdeydim. O konuşmada sadece Buse konuşmuş, beni konuşturmaya çalışmış ama birkaç cümleden fazlasını alamamıştı. Çünkü kötü durumdaydım.

Evi terk ederken ne kadar cesur hissediyorsam, babamın Tolunay'la kaldığımız eve baskına gelip, beni almadan öylece gitmesinin ardından o cesaretim o kadar kırılmıştı çünkü. Koridor'da kalmaya başlayalı on gün oluyordu bugün ve babam hâlâ eve dönmem için bir şey yapmıyordu. Benden her ne saklıyorlarsa, ben her ne yaptıysam artık cidden benim onların evladı olmamdan, güvenliğimden daha önemliydi babam için. Bu da olayların sandığım kadar basit olmadığının kanıtıydı. Yaşadıklarım basit bir, aile içi meseleden fazlasıydı ve bu beni oldukça korkutuyordu.

"Konuşmak istediğini söyledin ama 15 dakikadır boş boş Memo'yu izliyorsun Elif." Dedi Buse gülümseyerek. Bakışlarımı turuncu Japon balığının bulunduğu akvaryumdan çekerken ben de gülümsedim. "Nemo'nun kardeşi mi bu?" diye sordum, kenarlarında siyah çizgileri olan balığı kast ederek.

Gülümsemesi genişledi ve "İkizi." Dedi. "Kayıp balık Memo."

Bu kez sesli güldüm. Ve balığa döndüm. "Memnun oldum Memo ben de kayıp balık Elo." Zira şu an nerede olduğumu babamın bilmesi imkânsızdı. Sadece bildiğini sanabilirdi. Bu pencereden bakarsak kayıptım.

Yüzümdeki gülümseme yavaşça kendini hüzne teslim ederken Buse "Evi mi özledin?" diye sordu. Başımı aşağı yukarı salladım. Yalan söylesem bile anlamazdı aslında ama yalan söylemek istemiyordum.

"Anlamıyorum Buse, gerçekten. Babam... Yani babamı tanıyorum. Çok serttir. Değil evi terk edip başka bir erkekle yaşamak, normal, erkek cinsiyetli arkadaşlarımıza bile laf eden biridir o. Bugüne kadar toplasan 3 kere kız arkadaşımın evinde bile kalamamışımdır ben. Oldukça muhafazakârdır yani ama o gün geldi, ortamı kontrol etti. Muhtemelen bir suç unsuru falan aradı, o da haklı çıkmak için ama bulamayınca 'Git kız arkadaşında kal bari' diyerek arkasını döndü gitti. Sırf gerçekleri söylememek için."

Buse beni anlayışla dinledi. "Siz biliyorsunuz değil mi?" diye sordum. Buse bakışlarını kaçırdı. "Ama söylemeyeceksiniz." diye devam ettim. Boğazını temizledi Buse. "Bu sizin aile içi meseleniz." Dedi. "Çok da hâkim değiliz açıkçası olaya. Eksik bilgi yanlış bilgidir. O yüzden sen aileni sıkıştırmaya devam et bence."

Tolunay yalan söylediğini anladığımı bilmesine rağmen 'Bilmiyorum' demiş, daha sonra da 'Bazı şeyleri bilmemek en iyisidir Levla, bilmemeye devam etmeyi seçmeni öneririm.' Diyerek aslında düşüncelerimde ne kadar haklı olduğumu bana kanıtlamıştı.

Ç.T. Adaletkoridoru.comHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin