26. Bölüm

3.2K 656 560
                                    

Herkese merhabalar. İlk kez Ç.T 'de sınır dolduktan sonra bölüm geliyor.(Sınırı dolmuş sayıyorum. Bir oyun lafı olmaz :D) Gözlerim yaşlı😂 Buna yakışır şekilde uzun bir bölüm oldu. Artık söylelmeme gerek var mı bilmiyorum ama sınır yine aynı. Size iyi okumalar 😍😍

Sınır: 250 oy 400 yorum

⚖⚖⚖⚖⚖⚖⚖⚖

26. Bölüm: Terapi

Bölüm Şarkısı:
Yüzyüzeyken Konuşuruz- Boş Gemiler

Son sınavdan çıkarken sonunda aldığım nefesten bir şey anlamıştım. Beni zorlayan sınavlarda sorulan sorular değil sınavların bir türlü bitmemesiydi. Bu son bir haftadır ders çalışacağım diye Ç.T'deki eğitimleri de almamıştım. Ç.T'ye de engel oluyormuşum gibi hissediyordum çünkü mutlaka her gün biri bana bir dersimde yardım ediyordu. Öğrettikleri tek şey de genelde not içeriği olmuyordu. Çalışma, öğrenme ve ezber teknikleriyle öğrettikleri için çok daha kısa sürede maksimum verim sağlıyordum. Sınavlarda da bunu hissetmiştim. Açıkçası sonuçlar ne gelirdi bilmiyorum ama ben tamamından tam not bekliyordum. Gelmezse de benim yaptığım bir dikkatsizlik vardır diye düşünürüm.

Güray kollarını iki yana açıp esnedi. "Bok gibi geçti ama çok mutluyum." Dedikten sonra ise iki elini hızla birbirine vurup "Bitti sonunda ya! Hadi bir şeyler yapalım." Diye bir teklifte bulundu.

"Ben gelemem. Başka birine sözüm var." Dedim gülümseyerek. Onlar Tolunay sandılar. İmayla gülüştüler ve doğruydu da sandıkları şey ama sandıkları şekilde değil elbette.

"O da gelsin. Hep beraber takılalım." Diyen Demir'e tebessüm ettim. "Gerçekten önemli işlerimiz var. Yoksa gelirdik." Dedim. Önemli işimiz yüzlerce, belki binlerce çocukla ilgiliydi. Barış "Ben de gelemem maalesef." Dedi. "Kız arkadaşıma sözüm var."

"Barış?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Kız arkadaşın mı?" diye sordum ardından oyunbaz bir tavırla. Barış gözlerini devirip omuzlarını düşürdü. "Birini hâlâ kız arkadaşım olmaya ikna etmeye çalışıyorum yani." Dedi bıkkınca. Kahkaha attım. "Daha iyi oldu böyle."

Barış homurdandı ve ben, o homurdandıkça keyiflendim. Buse'ye olan aşkı beni çok eğlendiriyor ve açıkçası imrendiriyordu da. Buse de onu seviyordu. Bunu, Barış gibi yere göğe duyurma ihtiyacı olmaması aksini göstermezdi. Barış, severken önünü arkasını düşünmüyordu ve bu yüzden farkında olmadan onu çok boğuyordu. Buse'nin törpülemeye çalıştığı şey sanırım buydu. Barış'ın Buse'nin aşkına inanması ve Buse'nin de kendine göre bir sevme şekli olduğunu kabul etmesi gerekiyordu öncelikle.

Pınar gülerek "Sen tanıştın mı o kızla?" diye sordu. Barış'a baktım. Bu bakışın anlamı vermem gereken cevabı bilmediğimdi. Barış gözleriyle onaylayınca "Hm." Sesiyle onayladım tebessüm ederek. "Çok şirin bir kız."

Barış kolunu omzuma atıp "Tolunaylarla birlikte çift buluşması yaptık." Dediğinde gözlerim çizgi haline gelene kadar gülümseyip "Ve oradaki tek çift benle Tolunay'dık." Dedim. Barış saçımı hafifçe çekip uzaklaştı benden. Bu hareketine kahkaha attığımda diğerleri de bana eşlik etti.

"O da bu okulda mı?" diye sordu Hülya. Buna ben değil, Barış cevap verdi elbette. "Evet, PDR okuyor, Psikoloji bölümünde de çift ana dal yapıyor."

"Doğru seçim kardeşim." Dedi Güray. "Psikolojini bozduğu gibi düzeltmesini de bilir hiç yoktan."

Güray'ın berbat bir espri anlayışı vardı tamam ama bence bu cidden komikti. Diğerleri de bu konuda benimle aynı fikirde olacaklar ki gülmeyen bir kişi bile yoktu. Barış dâhil.

Ç.T. Adaletkoridoru.comWhere stories live. Discover now