Neden bu kadar hızlı atıyordu ki? Biz sadece uzak kalan iki arkadaş değil miydik?

"Jisung... Lütfen bunları şimdi konuşmayalım. Geri geldim işte. Bir gün oturup uzun uzun herşeyi anlatacağım sana ama şimdi değil. Hem gereksiz bir konu bak bu..Izin ver şimdi sadece seni izleyeyim"

Bu Minho değildi ki..
Neden beni izlemek istesin ki? Ona karşı birşey hisseden bendim..
Yüzüme uzanan parmaklarla hızla koptum düşüncelerimden. Kendimi geri çekip kurtardım ellerimi.

"Ne bu şimdi?"

Çattığı kaşları ile bana bakarken ayağa kalktım.

"Dalga mı geçiyorsun sen benimle?"

O da ayaklanmıştı.
Bir anlık hışımla onu omuzlarından ittirmiştim.
Gözlerim yanarken konuştum.

"Tam beş ay Minho, beş ay! Karşıma beş saat sonra gelmiş gibi nasıl davranırsın? Siktiğimin her günü bekledim ben seni. Hiç bıkmadan her gün geleceğine inanarak çıktım kapıya. Gereksiz bir konu bu öyle mi?"

Ifadesizce beni izliyordu.

"Biz sadece sıradan iki arkadaştık sana göre değil mi? Seni Seungmin, Felix veya Jeongin nasıl karşılarsa öyle karşılamamı bekliyordun değil mi?"

Yutkunmuştu.

"Hiçbir zaman göremedin değil mi?"

Ağlıyordum artık.

"Neyi?"

Sesini zar zor duymuştum. Ağzımdan histerik bir gülüş kaçarken gözlerimi kapattım acıyla.

"Sen benim için hiçbir zaman sıradan biri olmadın Lee Minho. Ben senin düşündüğünün aksine sıradan bir arkadaşın değilim. Ben sana hep aşıktım. Kahretsin ki hala çok aşığım..."

Sözlerimi tamamlarken sınıftan çıkıp gitmek vardı aklımda. Bekleyişimi bile gereksiz gören bir insanla ne konuşmam gerekiyordu ki zaten?

Fakat düşündüğüm gibi olmadı. Minho'nun beni bir anda bileğimden tutup kendine çekmesiyle ağzımdan küçük bir çığlık kaçmıştı.
Aramızdaki mesafeyi sıfırlarken elleri hızla belimi bulmuş ve daha ne olduğunu anlamama izin vermeden dudaklarıma bastırmıştı sıcak dudaklarını.

Cennet hep hikayelerde anlatıldığı gibi soyut birşey miydi? Eğer öyle ise benim şimdi hissettiğim yer neresiydi?
Aşık olduğum adamın dudakları dudaklarımdayken kalbimin artık kendinde atacak güç bulamaması neydi?

Dudaklarımızı ıslak bir şekilde ayırırken kapanan gözlerim zar zor açılmıştı. Beni kendine mümkünmüş gibi daha çok çekerken alnını alnıma yasladı.

"Bende Jisung... bende çok aşığım sana"

Zaman dursun, bu rüyaysa bile kimse uyandırmasın istemiştim.

Ama şu sıralar Tanrı ile aram bozuk olmalı ki omzumu yeniden dürten bir elle küfretmiştim.

"Jisung öldün mü amına koyayım?"

Changbin'in sesiyle sıradan sinirle kalkmıştım.

"Öldüm gerizekalı! Geberecek okul sırasını buldum amına koyayım, oldu mu?"

Changbin bu tepkimi beklemiyor olacak ki kaşlarını çatarak geri çekilmişti. Onu umursamadan sıradan kalkmış ve hızla sınıftan çıkmıştım. Jeongin ve Felix'in seslenişlerini duysam da durmak istemedim.
Sınıftan çıktığımda beni karşılayan boş koridorla derin bir nefes alıp lavaboya attım kendimi hızlıca.
Içeride kimsenin olmayışını fırsat bilip ellerimi mermerin iki yanına yaslayıp birkaç saniye kapalı gözlerle bekledim. Rüya o kadar gerçekçiydi ki dudaklarının bıraktığı ıslak hissini hala kendi dudaklarımda hissedebiliyordum. Gözlerim aynaya kaydığında başımı iki yana sallayıp musluğu açtım ve yüzüme birkaç defa su çarptım.

Yeterli olduğuna karar verip suyu kapattıktan sonra gözlerim boş peçete kutusuna takılmıştı. Gözlerimi devirirken aynadan uzaklaşıp ellerimi iki yana salladım.
Fayanstaki kirli ayak izleriyle yaşadığım birkaç dakikalık saçma bakışmadan sonra kendime gelip lavabodan çıktım. Öğle arası olduğunu tahmin ettiğim teneffüs hala bitmemişti. Koridorda gördüğüm birkaç öğrenciye kısaca göz gezdirip sınıfa girdim. Sınıfı boş bulduğumda kaşlarımı çatmıştım. Ne ara çıktılar?

Üstelemeyip sırama geçerken Seungmin'e bana bir tost almasını söylemek için çantamdaki telefona yöneldim. Telefonu alıp sırama otururken sırada yeni farkettiğim tost ve meyve suyu ile kaşlarımı çattım.
Telefonu açtığımda aranın daha yeni başladığını görmüştüm. Bizimkilerin sıraya girip tost alabilmesi ve bana getirebilmesi için ışınlanmayı bulmuş olmaları gerekti.
Tuş kilidini açıp Seungmin'in numarasını tuşlayacağım sırada gelen mesajla günün ikinci şokunu yaşamıştım.

Minho:
Sınıfa geldim ama yoktun.
Afiyet olsun şimdiden
Ve merak etme içinde mayonez yok
(12:09)
✅✅

🌻🌙

__________________

Kısa oldu:/
Umarım beğenirsiniz
Yorum ve elestirilerinizi merak ediyorum
Kitapta hoşunuza giden gitmeyen yerleri de merak ediyorum<3

Lie/ Minsung Where stories live. Discover now