Sigaramdan son bir nefes alıp izmariti kuruyan çiçeğin köküne bastırdım. Soğuk hava çıplak bacaklarımı ele geçirirken telefonumda ki şarkıyı kapatıp odama geçtim.
Saat üçü geçiyordu ve yarın okul vardı. En azından bir iki saatlik uykunun iyi geleceğini düşünerek kendimi yatağa bıraktım.
Minho'nun aldığı sincabı kollarım arasına hapsedip gözlerimi kapattım...

🌻🌙

Bir yıl önce...

"Ilk ders ne?"

Başımı sıraya yaslarken Felix'e sormuştum bunu.

"Fizik"

Bana cevap verdikten sonra yeniden Changbin'e dönmüştü. Birbirlerine bakışları tebessüm etmeme sebep olurken ikiliyi yalnız bırakıp ayaklandım. Dersin başlamasına daha vardı ve lavaboya gitmem gerekiyordu.
Adımlarımı sınıfın dışına çıkartırken koridorda dolaşan bazı öğrencilerin garip bakışlarını umursamamaya çalışarak kendimi lavaboya attım.
Gözlerim kabinlerin birinden yükselen dumana kaydığında gözlerimi devirdim ve boş olanlardan birine girip işimi hallettim. Dışarı çıktığımda içerisi boştu ama az önceki kabinden hala kimse çıkmamıştı.
Ellerime sabun doldurup güzelce yıkadıktan sonra kağıt havluyla ellerimi kuruttum.

Eteğimin bozulan pilelerini düzeltip gömleğimi son bir kez içine sıkıştırdım. Aynada ki görüntü beni memnun bırakırken bu halime tebessüm ettim. Insanlar her ne kadar bu durumu normal karşılamıyor olsa da ben kendime yakıştırıyordum. Zaten önemli olan da benim ne düşündüğüm değil miydi?
Kapı sesi geldiğinde bakışlarım içeri gelen kişiye kaymıştı. Gördüğüm simayla gözlerimi devirme isteğimi bastırırken konuşmadan çıkmak için kapıya yöneldim. Fakat bileğimi sert bir şekilde kavramasıyla ağzımdan küçük bir inleme çıkmıştı.

"Nereye kaçıyorsun sevgilim?"

Jake'in arsız bakışları midemi bulandırırken bileğimi kurtarıp işaret parmağımı ona doğru salladım.

"Bana bir daha sakın sevgilim diye seslenme! Ismin bile midemi bulandırırken okulda seninle anılmak benim için intihar sebebi olur"

Ağzından alaycı bir gülüş kaçarken eli belime yerleşmiş ve ne olduğunu anlayamadan beni sert bir şekilde kendine yapıştırmıştı. Nefesi yüzüme çarparken konuşmuştu.

"Şşşt, bu kadar hırçın olma küçük şey. Bu yaramazlıklarını seni yatağa attığım güne sakla"

Duyduğum kelimeler kusma isteğimi körüklerken beceriksizce onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Yerinden bile kıpırdamıyordu.
Birkaç başarısız kurtulma çabasından sonra dolan gözlerime içten içe küfretmiştim.

"Lütfen bırak beni.."

Fısıltı gibi çıkan sesim kendimden utanmama neden olmuştu. Böyle bir pisliğin yanında ne kadar zayıf olduğumu haykırıyordu.

"Sakin ol güzel şey; dersten önce sevgilini biraz eğlendirmeye ne dersin?"

Yüzüme doğru eğilirken mümkünmüş gibi geri çekilmeye çalıştım. Beni yasladığı duvar yüzünden sadece olduğum yerde debeleniyordum ve bu yetmiyormuş gibi resmen ona sürtünüyordum.
Başımı korkunç bir ağrı ele geçirmişti. Bağırmak istesem de bu sadece düşüncede kalıyordu. Istediğim hiçbir şeyi eyleme dökemiyordum.
Tek yapabildiğim Tanrı'dan bir mucize dilenmekti.

Jake ile yüzümüz arasında artık mesafe kalmamıştı. Dudakları yüzümde gezinmeye başlarken ağzımdan bir hıçkırık kaçmıştı. Gözlerimi sıkı sıkı kapatırken artık müdahale etmeye bile mecalimin kalmadığını hissetmiştim. Fakat birkaç saniye sonra bir kapı sesi gelmiş ve belimi saran el aniden çekilmişti.
Gözlerim korkuyla aralanırken ne zaman geldiğini bile farketmediğim bir çocuğun Jake'e bir yumruk attığını görmüştüm.
Nefesim sonunda nasıl çıkacağını hatırlamış olmalı ki tiz çığlığım lavaboda yankılanmıştı.

Jake yüzüne yediği yumrukla yere serilirken çocuk durmayıp üstüne çıkmıştı. Gördüğüm manzara beni dehşete düşürürken hızla lavabodan çıkıp etrafta yardım edecek birini bulmaya çalıştım. En sonunda sınıfa girmek üzere olan bir öğretmeni yakalayıp içeride kavga olduğunu söyledim.
Sonrası bulanıktı işte zihnimde; kavgayı ayırmaya gelen birkaç öğretmen, sınıflarından ne olduğuna bakmak için kafalarını uzatan öğrenciler, beni sakinleştirmeye çalışan birkaç arkadaşım...

Ancak birkaç gün sonra tanışabilmiştim beni kurtaran çocukla.
Adı Minho'ymuş. Belki şimdi ki aklım olsaydı kaçardım ondan. Onu ölecek kadar çok seveceğimi bilseydim yapmazdım işte..

🌻🌙

Telefonu elime alıp dün gördüğü mesajları son bir kez okudum içimden. Saçmalamıştım sadece..

"Jisung!"

Sınıfa bağırarak giren öğrenciyle irkilerek başımı kaldırdım telefondan.

"Bay Jung seni odasında bekliyor"

Daha fazla birşey demeyip sınıftan çıkarken gözlerimi devirmiştim. Yalaka işte!

"Niye çağırıyor bu seni yine?"

Changbin'in nefret dolu sesiyle omuz silkmiştim.

"Chan hyungdur"

Sözümü tamamlamam ile Seungmin'i bir öksürük krizi tutmuştu. Jeongin hemen sırtına vurmaya başlamıştı.

"Ciğerini söktün!"

Felix'in kalın sesiyle Jeongin hızla elini çekmiş ve özür dilemeye başlamıştı. Seungmin Jeongin'i canına kastetmekle suçlarken yanlarından ayrılıp sınıftan çıkmıştım.
Uzun süredir etek giymediğim için insanlar daha az bakıyordu sanki. Adımlarımı üst kattaki rehberlik odasına çevirip hızlıca çıktım merdivenleri. Kapının önüne geldiğimde kapıyı iki kez tıklatıp içeri süzüldüm.
Bay Jung siyah çerçeveli gözlüklerini çıkarıp bana tebessüm etmişti.

"Gel Jisung, otur lütfen"

Chan hyungu görmediğim için şaşırmıştım açıkçası. Bu durumu göz ardı edip koltuğa geçtim ve bakışlarımı Bay Jung'a çevirdim.

"Aslında bu defa seni farklı bir konu için çağırdım. Hatta direkt konuya gireceğim. Bir süre önce dans eğitimi aldığını duydum. Tabi eşimin dans eğitmenin olması da bunu duymamda bir faktör. Seni çok methetti; açıkçası gözüne kestirdiği bir öğrencisi varsa peşini kolay kolay bırakmaz. Benden seninle görüşmemi rica etti. Senin tekrar derslere dönmeni istiyor. Hem kim bilir; yıl sonu etkinliklerinde senin için bir sahne bile hazırlayabiliriz"

Duyduğum sözlerle göz devirme isteğimi zorla bastırmıştım. Ben dansa bile Minho sevdiği için başlamıştım; o yokken bunun da bir anlamı yoktu.

"Eşiniz gerçekten mükemmel bir dansçı. Ilgisi için çok teşekkür ederim. Fakat ben dansa tekrar başlamayı düşünmüyorum. Başka birşey yoksa çıkabilir mıyım?"

Bay Jung bozulduğunu fazlasıyla belli etse de hiç takmamıştım.

"Başka birşey daha var Jisung"

Söyleyeceği şeyi bir an önce söylemesini beklerken artık buradan çıkmak için can atıyordum.

"Bugün bir mail aldım; Lee Minho okul kaydını yenilemiş. Minho okula geri dönüyor Jisung"

🌻🌙

skzasktir this for you;)

yorum ve votelerinizi bekliyorum<3



















#stay



Lie/ Minsung Where stories live. Discover now