Uyuyamacığımı anladığım 3 saatin ardından yerimden kalktım. Raflara doğru ilerledim elime ilk gelen kitaba baktım. Tabi etraf karanlık olduğu için elimdeki ateşi kullanıyordum okumak için. Bu çocuklar için bir hikaye kitabıydı. Pek ilgimi çekmediğinden geri yerine koydum. Mitolojiye ait bir raf vardı. Mitolojide ne? Biz tanrının Dünya'ya olan lütfuyuz zaten. Onun yerine bizim kitabımızı yazsalardı keşke.

Böyle tüm raflara baktım nerdeyse okuma hızımı biraz geliştirmiş olmam bunu daha çabuk yapmamı sağlıyordu. Gözüme gelen gün ışığı ile gözlerimi kısdım. Bu acı en nefret ettiğim acıydı. Ah komisyona haber mi yollasam acaba. Belki beni bulurlar filan en azından. Hiçbir kitabı beğenmeğince ilk başta oturduğum yere oturdum. Bu sefer ağırlaşan gözlerime izin verdim.

....

Gözlerimi yarım bir şekilde araladığımda o rahatsız edici gün ışığı yoktu. Yerimden kalkıp esnedim. Etrafa baktığımda uyudum yerde değildim. Yine nereye geldim ben?! Elimde değişik ve büyük bir kelepçe duruyordu ne gülünç. Acaba komisyon beni duydu ve yanlarına mı aldılar diye düşünürken karşımdakilere baktım. Hepsi tuhaf bir şekilde beni inceliyordu.

"(Tony) Kimsin sen?"
"(Thor) Nerden geldin?"
"(Bruce) Ya da daha doğrusu nesin?"

Nasıl soru bunlar. Hayır hayır gülmemem gerek ama buna engel olamıyorum. Yavaşça yandan sırıttım sonra eski ciddiyetimi takındım. Sonuçta dalgaya alınacak bir durumda değilim burdan kurtulmam gerek.

"Ben Lexi. Dünya üzerinde olan bir yerden geldim ve insanım. Bir dakika yoksa siz değil misiniz?"

Dün akşam gördüğüm daha doğrusu çarptığım o kadın vardı aralarında. Ayrıca bana nerden geldin diyen çok uzun ve Luther'dan bile büyük. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum ama anlam veremiyorum.

"(Steve) Elbette insanız."
"(Tony) Jarvis bize dün akşamki kayıtları gösterir misin?"

Gözlüklü adam ve bir tane daha fazla spor yapmis biri. Anlaşılan buna önem verenler var. İçeriye birinin gelmesini bekledim ancak gelmedi. Gözümün önünde bir bilgisayar olmamasına rağmen ekran belirdi. Dün gece yağmurda etrafımda ateş çemberi ile yürüdüğüm video

"(Thor) Bize bunu nasıl açıklayacaksın peki?"

"Bu benim. Size kendimi açıklamamı bekliyorsunuz benden?"

"(Natasha) Bunu nasıl yapıyorsun?"

"Bu bana özgü bir yetenek başka kimse yapamaz. "

Bunlar hiçbirşey bilmiyorlar bir grup salaklar sadece bir insan bu kadar salak numarasına yatmamalı. Elimdeki kelepçeye baktım. Sonra ufak bir ateş ile başladım. Kelepçe eriyip yere düştü. Bu tahmin ettiğim gibi gücü önlemiyordu.

"Aslında akademiye nasıl gidiceğimi söyleseniz hiç fena olmaz"

Şaşkınlıkla elimde eriyip giden demir kelepçeye baktı hepsi sarışın uzun saçlı olan biraz sonra ağzını araladı.

"(Thor) Bu Loki'yi bile durdurmaya yetmişti."

Loki mi? Onu tanıyorlar mı yani? Dünya'mı yerle bir etmeye çalışan buz devi. Onu bulursam kalbinin olduğu yere ateşten bir hançer saplıcam.

"Loki nerde!?"

"(Steve) Onunla ne yapmayı planlıyorsun"

Şaka mı bu? Bir buz devi ile ne yapmamı bekleyebilirler? Cidden bunlar kafayı bulmuş olmalı.

"(Jarvis) Efendim ne parmak izi ne de yüzü kimseyle eşleşmiyor. Defalarca kontrol ettim"

"(Nat) Bu nasıl mümkün olabilir ki?"

Ne demek eşleşmiyor ya bir dakika yoksa ben bir paralel evrende filan mıyım? Tanrım inanmıyorum burda hiçbir halt yapamam. İçlerinden biri bana yaklaştı. Sanki uzaylıymışım gibi biraz inceledikten sonra

"(Thor) Onu Asgard'da tutabilirim isterseniz. Orda bizimle güvenli olur"

Biri köşede derin düşüncelere dalmıştı. Ah tamam sırada hikayemi anlatma kısmı mı var cidden. Hiç sevmem.

"Aynı gün aynı anda hamile olmayan kadınlar doğum yaptılar. Kaçık ve çocukları sevmeyen bir milyarder onları evlat edindi. Güçleri olduğunu keşfettikten sonra bunlar üzerine çeşitli eğitimler ve görevler vererek bizi geliştirdiğini düşündü ve bize sürekli bizim birgün Dünya'yı kurtaracağımızı söyledi. Hepimizin farklı yetenekleri var. Ben ateş ile ilgileniyorum. Kardeşlerimden biri uzay zamanda sıçarama yapabiliyor ve onun yüzünden burda sıkışıp kaldım."

Yavaş ve sakince anlattım. Sonra koltuğa oturdum. Ne kadar güzel bir düşünce koltuk koymak. Kenarda duran sürahiden biraz su aldım bardağa ve içtim. Sanırım acıkmıştım.

"(Tony) Paralel evrenler mi?"

"Sanırım öyle bende anlamaya çalışıyorum."

Sarı uzun saçlı olana döndüm. Loki hakkında en çok konuşan oydu.

"Sizin o kelepçeler ile tuttuğunuz Loki ise benim Dünyamda kıyameti getirdi. Şimdi anlıyor musunuz?"

Sarışın olan birşeyler mırıldandı ama şimdiden yorulmuştum. Sanki küçük bir çocuğa okuma yazma öğretiyormuşum gibi geliyordu. Açıklama yapmayı ve konuşmayı pek sevdiğim söylenemez.

"Sizde misafirleri aç bırakmak gelenek mi?"

Loki and Daughter of FireWhere stories live. Discover now