Taehyung, aniden durgunlaşan kurdumu hissetmiş olacak ki omuzuma attığı eliyle birlikte beni göğsüne doğru çekti. "Teyzemlerle konuşuyor musunuz?" diye soran Yoongi hyung ile Taehyung derin bir nefes almış ve kafasını iki yana sallamıştı reddetmek için.

"Bir süre daha görüşmem yüksek ihtimalle." Yoongi hyung başını onaylamak amacıyla salladı ve derin bir nefes verdi. "Yine de üzmeyin kendinizi, elbet kabul etmek zorundalar. Sizi bile bile ölüme terk edecek değiller ya." Yoongi hyung sözünü bitirdiğinde, Hoseok hyungun şefkatli bakışlarına maruz kaldık bir süre. "Hem cok yakışıyorsunuz, sinirleri geçince göreceklerdir ne kadar uyumlu olduğunuzu. Üzülmeyin tamam mı?" Hoseok hyungun dediklerinden sonra Beomgyu sanki konuşulan konuyu anlıyormuş gibi başını hızlı hızlı sallayınca her şeyi boşverip gülümsemeden edemedim.

"Burada istediğiniz kadar kalabilirsiniz, hem teyzemlerden uzak kalır ve bir müddet kafanızı dinlersiniz. Yeni eşleşmiş bir çifti böylesine boktan sebeplerle meşgul etmeleri tamamen hata." cevap vermedik çünkü bir şeyler söylesek bile etki etmeyeceğini biliyorduk. Bir müddet daha sohbet ettik, Beomgyu tatli hareketleriyle hepimizi güldürdü. Şirinlikler yaptı, bir ara Taehyung onunla ilgilenmiyor diye küsüp ağladı.

Sonra Taehyung, onu kucağına aldı. Masallar anlattı, Beomgyu'nun uzayan saçlarını ördü, onları kokladı. Yanaklarına narin öpücükler bıraktı, gıdıkladı, güldürdü, eğlendirdi. Uykusu gelen Beomgyu ağlamaya başlayınca babası onu susturamadı, Taehyung küçük bedeni kucağına aldı, tüm bahçeyi dolaştı ve sonunda omuzunda uyuya kalan küçük bedeni uyandırmadan yerine geri oturdu. Ve ben bir saniye olsun gözlerimi çekmeden onları izledim. Taehyung'un ne kadar güzel bir baba olacağını gözlerimle görmüş oldum. Bu kalbimi kırdı, bizim bir çocuğumuz olmazsa eğer yıkılırdı. Belki bana belli etmezdi ama çok üzülürdü, ben de üzülürdüm.

Hayallerini elinden almak en büyük pişmanlığım olurdu. Gözlerim doldu fakat ağlamadım. Yalnızca Tanrı'ya yalvardım içten içe. Fazlasıyla acı çeken bizi bağışlamasını istedim.

...

Çamura bulanan ellerimi üzerimdeki tuluma sürterken oldukça mutluydum. Toprağın, tüm kötü enerjiyi çekip aldığını söyleyenler kesinlikle doğru söylüyordu. Öyle ki, henüz sabah annemle tartışan ben, şimdi kahkahalarımı tutamıyordum. Bunun en büyük etkenlerinden birisi şüphesiz Hoseok hyung ve onun yakın arkadaşı Seokjin hyungtu.

Bir haftaya yakın buradaydık. Taehyung'ların eski evinde kalıyorduk ve bu beni inanılmaz mutlu ediyordu. Evin her köşesinde küçük Taehyung'a dair şeyler vardı. Duvarlara çizdiği şeyler, oyuncakları ve dahası küçük kıyafetleri hoşuma gidiyordu. Ne kadar ısrar ederse etsin, Yoongi hyungun bahsettiği tabloyu kendi gözlerimle görmeme engel olmamıştı. Taehyung cidden onu aşkın çocuk istiyordu!

Onun eski yatağında sarmaş dolaş yatmak, sanki kötü günlerin birer kabustan ibaret olduğunu söylüyordu. Şimdi o, birkaç metre ötemde Yoongi hyunga duvarları boyaması için yardım ederken mutluydu, mutluyduk.

"Ah Jeongguk" diye seslenen Seokjin hyungla aniden irkilmiş ve düşüncelerimin hepsini birer rafa kaldırarak ona dönmüştüm. Gülümseyerek elimle kazdığım yeri gösterince kaşlarımı kaldırıp baktım. Gülümsemesi büyüdü ve kahkaha atmamak için biraz çaba sarf etti.
"Tam kazdığın yer varya," dediğinde başımı sallayıp gözlerimi kırpıştırdım çabucak söylemesi için. "Yoongi üşendiği için Beomgyu'nun çişini hep oraya yaptırıyor."

Ellerim havada kalıp gözlerim kocaman açılırken bir çeşit transa girmiş gibiydim. "Şaka yapıyorsun değil mi?" diye mırıldandım belki de beş dakika sonrasında. Başını iki yana salladığındaysa yavaşça ayağa kalkmış, ellerimi bu defa üzerime sürmemeye çalışarak evin içerisine doğru koşmuştum. Açık olan kapı işimi kolaylaştırırken, alt kattaki büyük banyoya ulaşmış ellerimi hızlı hızlı bol köpükle yıkamıştım. Bu konularda biraz titizdim ve elimde değildi işte.

"Sevgilim, bir sorun mu var?" muhtemelen koştuğunu gören Taehyung yanıma gelip endişeyle sorduğunda başımı iki yana sallamış fakat öğürmekten kurtaramamıştım kendimi.

Oldum olası kusmaktan, kusmuktan ve benzeri şeylerden nefret etmiştim. Bu nedenle titreyen dizlerim paspasla buluşunca, benim yerime klozetin kapağını açıp yanıma çömelen Taehyung'a minnettardım. Bir önceki boş öğürüşümün aksine, bu defa midemdeki her şeyi çıkartacak bir öğürüşle kusmaya başlayınca, sırtımda elini dolaştıran beden kasılmıştı. Endişeleniyordu ve bu en son isteyeceğim şeylerden biriydi.

Sonunda bulantım biraz olsun düzelince başımı ardımdaki omuza yasladım. "Güzelim, iyi misin?" Taehyung'un endişeli sesiyle yavaşça başımı iki yana salladım. İyi değildim ve şu anda yalan söylemeye hiç gerek yoktu. Kusmaktan nefret ederdim!

"Miden bulanıyor mu hala? Kaldırayım mı seni?" cevap vermek yerine kollarımı boynuna doladığımda yüzümü ondan uzak tutmaya çalışıyordum, kirliydi sonuçta. Beni çabucak kucağına alıp yüzümü yıkadıktan sonra salona, koltuklardan birine götürdü. Bedenimi bırakmak yerine, kucağına oturttuğunda daha iyi hissediyordum. En azından midem bulanmıyordu.

Islanan saçlarımı geriye doğru tarayıp alnıma bir öpücük kondurduğunda daha çok sokuldum ona. Hoseok hyunglar bahçeye açılan kapıdan girip yanımıza geldiklerinde gözlerimi kapattım yalnızca. Taehyung'sa feromon salgılayıp mide bulantımı yavaş yavaş geçirmeye başladı.

"Jeongguk iyi misin neyin var?" Hoseok hyung endişeyle yanıma geldiğinde Seokjin hyungun pişmanlıkla mırıldandıklarını işittim. "Sanırım benim yüzümden oldu, kazdığı yere Beomgyu'nun çişini yaptığını söylediğimde koşarak eve girdi. Özür dilerim benim hatam." başımı iki yana salladım hızla. "Normalde böyle bir tepki vermezdim gerçekten, stresten olmalı."

Taehyung, gözlerini kapatıp alnını alnıma yaslandığında yanağını okşamıştım hafifçe. "İyiysen sorun yok, misafir odasına geçelim dinlen biraz." Hoseok hyungun teklifiyle Taehyung direkt ayaklanınca bir şey diyemedim. Birkaç saniye içerisinde de rahat yatakta uzanıyordum.

"Buz dolabında soğuk su var, Taehyung rica etsem getirebilir misin?" Taehyung, Hoseok hyungun isteğiyle mutfağa gittiğinde uzaklaşan feromonları ile artan mide bulantımla elimi ağzıma bastırıp inledim kısık bir sesle.

"Jeongguk, iyi olduğuna emin misin hm?" başımı sallasam bile yanıma oturan Hoseok hyungun inanmadığının farkındaydım. "Eşinin feromonları uzaklaşınca kötü oldun sanki? Birkaç gündür de fazlasıyla halsiz görüyorum seni. Bir hastalığın var mı?"

"Hayır yok, dediğim gibi stresten olmuş olmalı. Biliyorsun hyung.." dediğimdeyse arkasına dönüp kapıyı kollamış ve kimsenin olmadığını görünce üzerime doğru eğilmişti. "Jeongguk." dedi kararsızlıkla gözlerime bakıyorken.

"Bir ihtimal hamile olabilir misin?"

...
Bolum sonu.

normalde bu bolum final olacakti ama iste kiramadim birilerini, guzel gunler gormek sizin de hakkiniz diye dusundum ve buradayizz.

yorum yapmadiysaniz kirildim birazcik..

sizi seviyorum, saglicakla kalin.

-kumsal

Lick Me | TaekookWhere stories live. Discover now