24

1.6K 172 13
                                    


‎⎊

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

‎⎊

❝ 2008 ᵕ̈

ELIZA


Uzun zamandır beklediğim kavuşmanın birkaç dakika içerisinde olacağını bilmek tüm bedenimi heyecan içerisinde titretiyordu. Kendimi sakinleştirmeye çalışmaktan başka çarem olmadığını bilmeme rağmen yapamıyordum. Pepper'ın beni kaldırdığı saatten sabaha kadar ayakta durmuştum. Zaman geçsin diye yapmadığım şey kalmadı. Duş aldım, olamdı. Yemek yersem biraz olsun daha iyi hissederim dedim, midem kaldırmadı. Film izlemeye çalıştım, odaklanamadım. Tek yaptığım şey kendi kendime mutlulukla orada öylece durmaktı. Babamın özlemiyle, her saniyeyi saymaktan başka bir şey yapmadım. Ta ki Pepper bana gitme zamanı olduğunu söyleyene kadar.. Arabaya nasıl gittiğimi bilmiyorum bile. Pepper ile arabaya bindiğimizde içeride heyecandan asla konuşmamıştık. Elimi tutmuş ve açık camdan dışarı bakmıştı.

Şimdi tam önüme bir uçak inmesini ve babamın içeriden çıkmasını bekliyorum. Askeri hava limanında yanımızda oldukça fazla asker ve hemen uzağımızda bir sedye ile sağlık çalışanları bekliyordu. Ve biraz daha uzağımızda olan bizimkinden başka siyah bir araba. Uçak yavaşça inmeye başladığında yüzüme doğru gelen rüzgardan etkilenmemek için gözlerimi kapadım ve hemen elimin yanında olan Pepper'ın elini sıktım. O da aynı benim gibi elimi sıktığında derin bir nefes aldım. Onu ne kadar özlediğimi dile getiremiyordum. Babamsız geçen her bir saniye dünyanın en kötü anlarıydı. Tanrı'm keşke bir an önce uçak kapağı açılsa.

Hiç kimseye zarar vermemek açısından oldukça titizlikle çalıştıkların, bu yüzden yavaş olduklarını bilmeme rağmen onu görmek için yanıp tutuşuyordum. Babamın yüzüne bu kadar hasret kalacağımı bin yıl geçse düşünmezdim. Burnumun ucunun istemsizce yanmaya başladığını anladığımda dudaklarımı birbirine bastırdım. Ağlayacağımı biliyordum ama bu kadar çabuk değil. Daha yüzünü bile görmemiştim fakat yüzünün düşüncesi bile beni üzüyordu.

Arka kapağı açılmaya başladığında elimi Pepper'ın elinden çektim. Ellerimi hızlıca kavuşturup sıktığımda önce babamı görmeyi bekledim fakat gördüğüm ilk kişi Rhodey oldu. Ardından kapaklar daha çok açılmaya başladığından babamı tekerlekli sandalyeden kalkarken gördüm. Onu gördüğüm ilk anda gözlerim yaşarmaya başladı. Yere çöküp ağlama isteğimi bastırmayı ne kadar istesem bile yapmadım. Arkamda olan arabaya yaslandım ve ondan destek aldım. Babamın yokluğunu hissettiğim tüm o aylardan sonra önümde kanlı canlı duruyor ve bana yürüyor olduğunu bilmem, içimde bazı şeyleri haraketlendirdi.

Gözlerimi açtım. Babamın gözlerini tam olarak üzerimde olduğunu gördüğüm an ağlamam daha çok şiddetlendi. Uçaktan tam olarak inmeye başladığında rampada yürürken kendisine gelen sedyeyi eli ile reddetti. Yüzünde olan çizikler yakından daha rahat görülüyordu. Kolu incinmiş, yalpalayarak yürüyordu. Üzerine neden takım elbise giydiğine dair herhangi bir fikrim olmasa bile işte tam olarak burdaydı. Bana yaklaşıyordu. Rampadan tam olarak indiğinde ve Rhodey'den detsek almayı bıraktığında bana doğru yürüdü. Yalpalayarak olsa hızlı yürümeye çalıştığını anladığım anda arabadan destek alarak kendimi itirdim. İki büyük adımdan babamın kolları arasına girdiğimde ağlamam şiddetlenmeye başladı. Hıçkırıklarım onun bedenine sarılırken ağzımdan çıkmaya başladığında babamın öpücüklerini saçlarım arasında hissediyordum. Aylar ardından, tek bir sesine muhtaçken, şu an ona sarılıyor olmam bir mucize gibiydi.

Derin nefesler alışını duyduğumda benim saçlarımı ve beni kokladığını fark ettim. "Tanrı'm." diye iç çekişini duydum. Öpücüklerini kafamın her yerinde hissediyordum. Durmaksızın, aylardır bunu bekliyor gibi öpüyordu beni. İncinmeyen eli, sırtımda duruyor veya saçlarım arasında dolanıyordu. "Baba." Ağlamam arasından konuşabildiğim kadar konuştum. Babam titrek bir nefes aldı ve saçlarım arasına birkaç tane daha öpücük kondurdu. Ondan geriye çekilip yüzüne baktığımda sulanmış gözlerini gördüm. Söyleyecek çok şeyi var gibi gözüküyordu fakat ağzını bile açmadan hızlıca alnıma ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Ardından yüzüme bakmak için tekrar geri çekildi. "Seni seviyorum." Tekrar yanağımı öptüğünde babama onu ne kadar özlediğimi sadece göstermek istedim. Ona sımsıkı sarıldığımda Pepper'a ithafen konuştuğunu duydum.

"Gözlerin kırmızı." Duraksadı. Sesinde belli olan alay vardı. "Uzun zamandır kaybolan patronun için mi?" Bana karşı tutumundan çok daha farklıydı. Bana şefkatle, beni özlediğini belirtirken ona karşı alayla belirtiyordu. Sözleri üzerine babamın kolları arasından çekilip elimi incinmeyen eline götürüp sıktım. Gözleri benim elinin arasına girmiş elime kaydığında derin bir nefes alıp yüzüme baktı. "Mutluluk gözyaşları." Diye belirtti Pepper, yalan olduğu apaçık ortadayken. "İş aramaktan nefret ederim."

Babam derin bir nefes aldığında "Evet." diye başladı sözüne hala gözleri benim yüzümdeyken. Beni özlediğini anlayabiliyordum ama ben onun beni özlediğinden bin kat daha fazla özlemiştim. "Tatil bitti." Söylediğine gülümsedim. O yaralı olsa bile hala laf yapacak haldeydi ve gerçekten buna minnettardım.

Arabaya doğru yürümeye karar verdiğimizde babamın elini daha sıkı tuttum. Babamı bir kez daha kaybetmek istemiyorum. Gerekirse gittiği her yerde peşinde bir kuyruk gibi dolanacağım fakat tek bir kez daha ondan ayrı kalmayacağım. Çünkü biliyorum bir ayrılığı daha vücudum kaldırmaz. Vücudum kaldırmadı gibi mental sağlığım da kaldırmaz. Arabaya yürürken gözleri arada bende kalıyor oyalanıyordu. Elini elim arasından çekip yanağındaki ıslaklığı sildiğinde gülümsedim. "Artık ağlama." Ağlayacağımı bile bile söylüyordu. Elini, elime götürüp sımsıkı tuttu ve yukarı kaldırıp elime bi öpücük kondurdu.

Gözleri tekrar benden ayrıldığında bir anlığına babamın yürümesini durdurmasıyla gözüm onun üzerinde kaldı. Arkamızda olan Pepper'da bizim gibi durduğunda ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bir şey mi oluyordu? Yoksa canı falan mı acıyordu? Gözlerim babamın üzerinde herhangi bir acı belirtisi göstermesi için beklerken sonunda yüzüne baktığımda belirli bir yere baktığını fark ettim. Gözleri, Geldiğimde de gördüğüm siyah arabanın kapanan camındaydı. Dönüp arkama baktım. Pepper'ın yüzüne baktım ama o da aynı benim gibi babama ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Baba." Elini sıktığımda babamın gözleri bana döndü. "Hadi.." öncesinden daha hızlı yürürken beni çekiştirmeye başladı. "Gidelim. Evet." Arabanın kapısı açıkken babam beni içeri doğru sırtımdan destekledi. Babam hemen benim ardımdan arabanın içine girdiğinden kapının kolunu tutup hızlıca kapattı. Pepper'ın yanımda olduğunu görünce ona bir saniyeliğine baktım. "Happy.." diye söze başladı babam. Happy onu anlamış olacak ki arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı.

Şu son üç dakika içerisinde babamın girdiği telaşı anlamaya çalıştım fakat olmadı. Yapamadım. Onu telaşlandıran şeyi anlamadım.

Sanırım sadece gitmek ve burdan kurtulmak istedi.

𝐈𝐍𝐇𝐀𝐋𝐄,    starkDonde viven las historias. Descúbrelo ahora