iki

324 31 48
                                    

"ee dün neler yaptınız? minho eve geldiğinde baya mutluydu." meraklı bir sesle sordum seungmin'e. o sırada diğerleri de tüm ilgisini seungmin'e vermişti.

"çok bir şey yapmadık ya. değirmenlerin orada oturup bir şeyler yiyip içtik. sonra o bana, beni sevdiğini itiraf etti. bende ona. öyle yani şuan sevgili miyiz bilmiyorum." dedi seungmin düşünceli bir suratla. hepimiz seungmin'in anlattıklarına sevinmiş ve şaşırmıştık. çünkü uzun zamandır flörtleşmelerine rağmen ikisi de itiraf edecek gibi durmuyorlardı.

"merak etme sen, ben bugün onun ağzını arar, çıkma teklifi et falan derim." dedim ona göz kırparken. o da usulca başını sallamıştı.

az sonra minho ve arkadaşlarının masamıza geldiğini gördük. yanımıza geldiklerinde hemen boş sandalyelere oturmuşlardı. "nabersiniz çocuklar?" dedi minho kolunu seungmin'in omzuna atarken "çıkışta maçımız var normalde sadece seungmin'i çağıracaktım ama önemli bir maç olduğu için hepinizi çağırmaya karar verdim.".

"piç, kardeşini çağırmayacak mıydın bu 'önemli maça'?" dedim masanın altından ayağına tekme atarken. minho'da yerinde dikleşip cevap verdi "lan seni kaç kez çağırdım toplam üç maça falan geldin niye çağırıyım seni?".

tamam biraz haklı olabilirdi "of tamam tamam ağlama gelirim bundan sonraki maçlarına." dedim göz devirerek. minho'da cevabıma karşılık alttan bacağıma tekme atmıştı. "ah acıdı." dedim kısık sesle yüzümü ekşitirken.

"neyse gelin yani hepiniz, güzel olur çıkışta bir şeyler yaparız." dedi changbin'de kahvesinden bir yudum alırken. bizim çocuklar da buna karşılık kafalarını sallamıştı. daha sonra zil çalınca yavaşça hep birlikte masadan kalkmıştık. tam jeongin'in koluna girip merdivenlere yönelirken arkamdan hyunjin seslenmişti "hey felix, iki dakika sınıfa çıkarken bir şey konuşabilir miyiz?".

"aa tabii." diyip jeongin'in kolundan çıkıp merdivenin başında onu beklemeye başladım. yanıma gelince direkt konuya girdi "biliyorsun bu sene son senem olduğu için hocalar saçma sapan, zahmetli projeler vermeyi seviyor. bana da alt sınıflardan biriyle ilçe çapında bir anket yapmam gerektiğini söyledi. bende minho'nun kardeşi olduğun için seninle yapmam rahat olabilir diye düşündüm. sen de olur dersen birlikte yapalım mı?".

"yani olabilir gibi duruyor ama bu proje benim de puanımı etkileyecek değil mi?" diye sordum sonuçta benim bir çıkarım yoksa boşu boşuna kendimi yormak istemezdim. "tabii ki ikimizin de dönem projesi yerine geçecek." dedi o da.

"pekii, diğer tenefüs bana biraz projenin detaylarından bahsedebilir misin o zaman? bende karar veririm ondan sonra." dedim sınıfımın olduğu kata geldiğimizi fark edince. "tamamdır, diğer tenefüs kantinin önünde buluşalım o zaman. iyi dersler felix." diyip üst kat merdivenlerine yöneldi ben de arkasından "iyi dersler." demekle kalmıştım.

sonunda kırk dakika bittiğinde hızlıca sıramdan kalktım sonuçta hyunjin'i bekletmek istemezdim. "nereye gidiyorsun?" diye sordu jisung kafasını sıradan kaldırırken, o sırada arka sırada jeongin uyumaya devam ediyordu. "kantine, hyunjin'le bir şeyler konuşucaz. gelince anlatırım." dedim ve yanağına sulu bir öpücük kondurup kapıya doğru adımladım jisung da arkamda bana söyleniyordu.

kapıdan çıktığımda hyunjin'in merdivenlerin orada beni beklediğini fark ettim. hızlıca yanına adımladım ve birlikte sessizce aşağı, kantine indik.

kantinden birer kahve aldıktan sonra okulun arka tarafında kalan banklara geçtik. hızlıca söze girdi "bu bir ingilizce projesi. genel olarak insanlara aşkla ilgili sorular soracağız, biliyorsun jisu hoca fazla duygusal bir hoca. örneğin 'bir ilişkide en önemli şeyler nedir?' tarzı sorular soracağız. yaklaşık bin kişinin katıldığı bir anket olması gerekiyormuş. aslında çok zor bir şeyi yok. kalabalık yerlere gidip insanlara sorular soracağız ve daha sonrasında onları ingilizce şekilde temize çekeceğiz.".

high school sweethearts - hyunlixWhere stories live. Discover now