5. SERÇELER AĞLADIĞINDA

16 4 0
                                    

Melike Şahin -Geri Ver
Asena İrmikci - Bildiğin Gibi Değil


Çıplak ayaklarıma çamurun soğuk ve ürkütücü tarafı değmiş gibi hissediyorum. Her adımda içim ürperiyor ve üşüyorum. Ardımda ki adamın söylediklerini algılamaya çalışan beynim işlevini yerine getirmek için biraz daha zorluyor kendini. "Dün Melih denen adam izin gününe ayrılmış, akşam altı gibi işten ayrılmış" dedi hala konuşmaya devam eden adam. "Dün babasını da hastaneye kaldırmışlar beni de onun yakını zannettiler efendim."


  Başım şiddetli bir şekilde ağrıyordu , bir sızı beynime işlemiş gibi canım acıyordu. Kerem'in bana baktığını hissettim ve başımı ona doğru çevirmemle yanılmadığımı anlamış oldum. Gözlerinin karardığını, bana bakarken sinirlendiğini anlamıştım.

"Peki Melih denen adamın evini buldun mu?" dedi bana bakmayı sürdürürken. Terlemiş avuç içlerimi pantolonuma sürttüm ve yutkundum. O sırada Yağız sendeledi ve yere düştü bir anda. Her şeyi bırakıp ona doğru yöneldim, böyle olacağını tahmin etmiştim.


  Yağız'ın yere düştükten sonra ona yerde uygun bir pozisyon vermeye çalıştım. Biri beni kolumdan çekip kenara itti. Gizem ve Tugay'ın koşarak müdahale ettiklerini gördüğümde ikisininde birer doktor olduğunu anlamak uzun sürmemişti. Hala olayın seyri soğumadan "Bir anda ayağa kalktı, iç dengesi de bozulmuştur" dedim tüm bildiklerimi öne sürerek. Onlar benim dediklerimi bile dinlemediler. Neden dinlemediler?


  "Pupilla takibi yapıp kan değerlerine baktıralım" dedi Gizem Tugay'a doğru. Beni bir kenara sertçe iten Kerem bana bakıp "Sen hiçbir şeye karışmıyorsun!" bağırmıştı. Bana hitaben söylemişti.
"Gizem ve Tugay bugün kardeşimin yanında kalın biriniz?" sorar gibi söylemişti. Tugay cebindeki fenerle göz takibi yaptı ve Gizem de koşturarak merdivenlerden çıktı. Tugay Yağız'ı sarsarak bir şeyler söyledi bilinci hafif yerine gelmeye başladı. Gizem merdivenlerden elinde tansiyon aleti ve bir poşetle yanımıza vardı. Yağız yavaş yavaş kendine geliyordu. Kerem'in rahat bir nefes verdiğini hissettim.
Tugay kafasını kaldırıp “Gizem gelirken mutfaktan bir bardak su ve yarım dilim limon getir!” dedi. Kerem tam kalkıp mutfağa doğru yönelecekken Gizem mutfağa doğru ilerlemişti bile.


Yağız gözlerini açmış ve az da olsa kendine gelmişti. Tugay Kerem’e bakıp “gece vakti gelirim buraya” dedi. Tugay Yağız’ın başının altına ellerini koydu. Yağız etrafına tuhaf sayılacak bakışlar sunup "Ne oldu bana?" diye sordu. Yüzünü buruşturarak elini omzuna attı. Tugay Gizemin getirdiği suyu Yağız a uzatıp içirdi. Gizem o sırada Yağız'ın elini tutup tansiyonuna baktı. Kerem'e bakarak gözlerini sakince kapadı - bence bu onun iyi olduğu anlamına geliyordu- ardından bakışlarını Yağız'a çevirip " Şimdi düzenli nefesler alarak otur ve daha sonra seni koltuğa yeniden geçirelim" dedi.

Arkama baktığımda birkaç takım elbiseli adamın hayretle baktığını gördüm. Tugay ise hayretle bakan adamlara kapıyı gösterdi ve çıkmaları gerektiğini o an anladılar. Kerem kardeşinin koltuğa oturmasına yardımcı oldu. Yağız başını koltuğun başına yaslayarak derin ve düzenli nefesler almaya çalışıyordu. Tugay ise tabakta duran limonu koltuğun yanında duran sehpaya bırakmıştı.


"Neler oldu birden bire?"
"Bir anda hareket etmemelisin, daha dün kaza geçirdin" dedi Gizem ayağa kalkıp yerdekileri masaya geçirdiğinde. Daha sonra konuşulanlara Tugay da dahil oldu. "Kan kaybettin, vücudunun dengesi bozuldu ve doğru dürüst beslendiğinde  yok" Tugay Kerem'in yanında yer alıp "Sen biraz dinlen kendine gelmen için sana ilaç hazırlayacağım eczaneden. Gizem gidecek ona söylerim o ayarlar sana." Tugay derin bir nefes alıp başını pencereye çevirdi. "Sana hastaneden ayrılmaman gerektiğini söylemiştik, hastaneden ayrıldığında ilk soluğu burada alacağını bildiğimden ses etmedim ama buradan da ayrılayım deme sakın" diyebildi tek solukta.

GECENİN KIYISINDADonde viven las historias. Descúbrelo ahora