Çaresizlik

142 13 47
                                    


Selam şekerlerim... Uzun zaman sonra buradayız, oy ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️✨

Cem adrian- herkes gider mi
Can Bonomo- Yine karşılaşırsak
Cem adrian- Gidemem
Leyla the Band- Yokluğunda

~~~~~~
Buruk bir mutluluk sardı dört bir yanı. Birazı, insanı mutlu eden bir huzur; birazı ise sonu gelmeyen bir sızı. Nasıl anlatılır, emin değilim. Sanırım yaşanınca insana işleyen bir his. Yine de her şeye rağmen gülümsedim.

Az önce yaşların boşaldığı gözlerim kısıldı ve karşımda, tıpkı benim gibi buruk bir mutlulukla bakan kadına döndü. Her zamanki gibi, şefkatli bir ifadeyle bana doğru bir adım attığında ben de ona doğru gittim.

Başka bir şey demeden kollarımız birbirimize dolandığında buraya geldiğimden beri benden nefret etmeyen birini görmek bana iyi gelmişti. "Kuzum benim..." dedi Sevda abla bana. Merdivenlerin başında ürkekçe yemekhaneyi arayan o kıza değil, mimarlığını yapacağı binaya gelen dimdik kıza. "Arkadaşımız o tarafa gitti, dedikleri an içime doğmuştu. O tarafa..." dediği an durdu. Ben de gözlerimi yumdum ve birbirimizden sakince ayrıldık. "O tarafa iki kişi hariç kimse gitmez, diyemedim."

"Sevda ablam..." dedim gülümseyerek. Ağlamıyordum ama anıların yoğunluğu gözümü doldurmuştu. "Canım ablam... Nasılsın?"

Sevda abla, gram değişmeyen o ifadesiyle karşımda dikleşti. Hala dağ gibi, sığınacak bir yuva gibi, buradakilerin annesi gibi sıcacık bakıyordu. Kahverengi saçlarını ensesinde bir topuzla tutturmuş, tıpkı onu ilk gördüğüm hali gibi duruyordu şimdi. "İyiyim, asıl sen nasılsın kuzum?"

"Ben... iyiyim." Dedim önce. Aslında konuşacak çok şey vardı. Onun da bir şeyler duyduğunu biliyordum, merak ettiğini de öyle. O hepimizi tanıyan, şu an hepimizin ne halde olduğunu bilen belki de tek kişiydi. "Şaşırdın biliyorum, ben de şaşırdım emin ol. Bir proje için geleceğiz dediklerinde, burayı beklemiyordum."

Gözleri şaşkınlıkla irileşti. "Tesadüf deme, bu kadar tesadüf olamaz..."

Omuz silktim, "Öyle, planlanmış bir şey değildi. Buradan dönecektim aslında..." dediğimde kelimeler boğazımda tıkandı. Sevda abla bana anlayışla bakmaya başladığında nedense ağlama isteğim arttı. "İşte öyle, kaldım." Diyebildim yalnızca.

Ellerini omzuma koyup sıvazladı, zaman geçse de bazı şeyler değişmiyordu işte. "Zor olacak, biliyorsun değil mi? Her gün buraya gelip burada hiçbir şey yaşamamış gibi davranmak zor olacak Yağmur."

Sertçe yutkundum, "Ne kolay oldu ki abla, benim yaşadığım ne kolay oldu? Bunu da atlatırım. Kaçmaktan yoruldum, kaçmak iyileştirir sanmıştım ama yalnızca üzerini kapatmış."

Sevda abla, bana annemi hatırlatıyordu. Her ne kadar uzaklaşmak istesem de annemi de özlemiştim, yanımda bir tek o vardı. Herkes gitmişti ama yanımda bir tek o kalmıştı. Zaten hep öyle olmaz mıydı, sizi ne olursa olsun koşulsuz sevecek tek kişi hep anneniz olmaz mıydı?

"Bahtsız kuzum benim..." dedi Sevda abla saçlarımı okşayarak. Ağlamayacaktım, ağlamayacaktım. "Yüzü güzel, kalbi güzel kuzum... Seni ilk gördüğümde de burada olmayı hak etmiyordun. O masum ve ürkek bakışlarından bile hemen anlamıştım zaten. Şimdi buradasın, özgürsün ama hala canın yanıyor. Nasıl bir kader bu be Yağmurum? Nasıl bir hikaye?"

"Bilmiyorum ki abla." Dedim gülümsemeye çalışarak. "Ben de anlamıyorum, yaşıyorum sadece. Günler geçsin diye yaşıyorum sadece."

"Yağmur!" diye yüksek bir ses ile ikimizin de hüzünlü bakışları aramızda baya bir mesafe olan Nur'a döndü. "Toplanıyoruz hadi!" diye bağırdığında aklıma gelen şey ile bileğimdeki saate baktım.

GÖKYÜZÜNÜN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin