Gümüş

288 27 169
                                    

Selam bebeklerim biraz zaman geçti ama derslerden anca tamamlayabildim bölümü. Finale gitmeden önce bizi yine normal düzeyde tutacak, sakin bi bölümdü. Keyifli okumalar, sizi seviyorum...💖
Eklediğim şarkının sözleri çok hoşuma gitti, sırf o yüzden bölüm şarkısını değiştirip bu yaptım. Açmayı unutmayın...

Oy verir, sevdiğiniz yerlere yorum yaparsanız bu kızı çok mutlu ederseniz;)

Oy verir, sevdiğiniz yerlere yorum yaparsanız bu kızı çok mutlu ederseniz;)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bir mucize, felaketi getirirdi. Felaketler ise her zaman mucizelere gebe kalabilirdi...
Tıpkı hayat gibi..."
~

"İnsan hep elde edemeyeceğine imrenir." demişti bir gün annem. "Zaten sahip olduğu bir şeye elini uzatmaz ama hep fazlasını ister. Doyumsuzdur, yetinmeyi bilmez. Elde edemediği şeyin varlığı onu rahatsız eder ve umutsuzca ona uzatır tüm benliğini. Günahlar böyle işlenir işte kızım." Annemin saçlarımı okşayarak kurduğu cümleler kulaklarımda yankılanarak beynimin kilitli odalarına sızdı. Gözlerimi sıkıca yumup seneler önce gerçekleşen ama varlığını şimdi hatırlatan konuşmanın gerisini anımsamaya çalıştım.

"İnsan, sahip olamadıklarını başkasında görmenin verdiği kıskançlıkla kinlenir. Bu kin ise tüm kötü duyguların anası olur. Önce çalar, sonra zarar verir insan. Çaldığı, aslında kendine olan saygısıdır. En son ise kendinden geriye bir şey kalmadığını düşündüğü için durmaz ve tüm o kötülüklere devam etmeleri için izin verir. Ama bu seni korkutmasın kızım. Çünkü her şeye rağmen hayat, bizim yaptığımız seçimlerden ibarettir. Sen o kötülüğe izin verdikçe barınabilir senin içinde. İyi insanlar, iradeli insanlardır bu yüzden. Çünkü kötülüğe izin vermek ne kadar kolaysa, onu içinden atmakta bir o kadar zordur."

"Bir gün ya o kötülüğe izin verirsem anne, ya onu içimden atamazsam?" Demiştim korku içinde. Küçük zihnim, yapılan konuşmanın önemini o zamanlar kavrayamıyordu ama kötü olmaktan deli gibi korktuğumu çok net hatırlıyordum.

Annem bana en sıcak gülümsemesini bahşetti ve saçlarımı tekrar okşadı. "O zaman Yağmurum," dedi usulca. "O zaman, o kötülükleri içinden atmana yardım edecek insanların yanında olmasını umuyorum. Yardım almak seni zayıf yapmaz kızım. Bazen iyi şeylere erişmek için hayatımıza dokunan eller olabilir. Ben yaşadığım sürece hep bunun için yanında olacağım..."

"Şşş, sakin ol benim." Dedi tanıdık ses. Eski anılarım, bir sis bulutu gibi bir anda dağılmıştı. Duyduğum ses, beni deli gibi rahatlatsa da özellikle dünden sonra içimdeki korkunun dağılmasına izin vermedim, o korku benim kendimi koruma içgüdümdü. Kaskatı kesilmiş bedenimle hızlı soluklar almaya devam ederken Emre sakince ellerini dudaklarımın üstünden çekti.

"Aras pazar yerinde hâlâ, sakın bağırma." Titreyen bacaklarımla kendimi Emreden uzaklaştırıp duvara yaslandım ve pazar yerini rahatça görebileceğim bir pozisyonda bedenimi sokağın içine sakladım. Dudaklarımı, gelen ağlama isteğini geri göndermek ister gibi, birbirine mühürleyerek bastırdığım sıra Emre'nin keskin bakışlarını yüzümde hissedebiliyordum.

GÖKYÜZÜNÜN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin