• 63. Bölüm •

Start from the beginning
                                    

Resmen beni Kemal'e şikayet ediyordu.

"Sanki sen bağırmak dışında farklı bir şey yapıyorsun." Diye duymayacağını bilsemde mırıldandım.

Sesler kesildiğinde odamın kapısında Kemal'in varlığını hissettim ama dönüp bakmadım ona. Bakışlarım hala valizimdeydi.

Bana doğru gelirken kapıyı arkasından kapatmayı ihmal etmemişti. Bacakları tam önümde durduğunda hala ona bakmamıştım.

Sessizliğime ayak uydurup bir şey demeden tek dizinin üstünde yavaşça eğildi. Dikkatli bir şekilde yüzümü inceleyip durdu.

"Bebeğim?"

Ağlamıyordum ama her an ağlamak üzere olduğum için sızlayan burnumu çektim.

Tek elini kaldırıp yanağımı avuçladı ve ona bakmamış sağladı. Anlayışlı çıkan sesiyle "Ne oldu?" Diye sordu.

Ve benim için kırılma noktası oldu. Sabahtan beri sinirimi ön planda tutarak geri plana ittiğim göz yaşlarım akmaya başladı.

Yüzümü avuçlayan elini tutup, gözlerime kapattım.

Elini çekmeden yanıma oturdu ve aynı benim gibi sırtını duvara yasladı. Diğer eliyle belimi kavrayıp öne doğru uzattığı bacaklarının üstüne oturttu beni.

Gözümden akan yaşlarla sessizce ağlarken, elini çekti ve diğer elinide yüzüme çıkarıp yanaklarımı sildi.

"Yavrum, niye ağlıyorsun."

Gözlerimi, anlayışla bana bakan gözlerine çıkardım. "Bulamıyorum."

"Neyi?"

"Kırmızı tişörtümü."

Garibine gitsede çaktırmayıp "Yenisini alalım." Dedi.

"Hayır onu istiyorum, o olmadan gitmem." Dedim isyanla.

Derdimi şimdi anlamış gibi dudaklarını birbirine bastırıp avuçları içine hapsettiği yüzümü göğsüne bastırdı.

"Anlaşıldı." Derin bir nefes aldı. "O tişört olmadan gidemeyiz ve o tişört yok."

Sesi yorgun geliyordu, Ankara'ya beni götüreceği ve 2 gün yanımda kalacağı için gitmeden önce daha yoğun çalışması gerekmişti çünkü.

O bu kadar yorgunken, böyle davranmamam gerektiğini biliyordum ama kendimi tutamıyordum. Özellikle gitmem yaklaştıkça, annemin değimiyle daha çok huysuzlaşmıştım.

Kafamı göğsünden kaldırdım.

"Seni çok bunalttım değil bi son zamanlarda." Burnumu çektim sesli bir şekilde. "Zaten çok çalılıyorsun bir de ben ergen ergen davranıp iyice yoruyorum seni. İsteyerek yapmıyorum ama tamam mı? Bunu bil yani. Sadece başka şehire gitmek... Daha doğrusu olduğum şehirde olmayacak olman beni çok sinirlendiriyor. Sana sinirlenmiyorum yanlış anlama, sadece bu duruma sinirleniyorum. Sinirlenince de ister istemez böyle saçma salak bir şeye dönüşüyorum, sonra senin canını sıkıyorum. Benden sıkılma-"

Dudağımın üstüne örtülen dudaklarla susmak zorunda kaldım.

Kemal baş parmaklarıyla yanağımı okşarken, sesli bir şekilde dudaklarını benden ayırdı.

Cesur Velet (bxb)Where stories live. Discover now