Lakin katil olsa bile onu sevmekten asla vazgeçmeyeceğimi de biliyordum. Bunu yaptı diye onu suçlayamazdım. Çünkü adaleti usulünce sağlamaya çalıştığımızda olmadığını, aksine büyük bir adaletsizlik ile karşılaştığımızı en yakından tatmıştım.

Ben, sevdiğim kadına şiddet ve tecavüzden iki yıl hapis yemiştim.

Ona dokunmaya bile kıyamayan ben.

Onu öldürmekle suçlandım. Bu, hayatımda yediğim en büyük darbeydi. O gün, neler yaşadığımı, neler hissettiğimi kimse anlamayazdı.

O gün, sadece bir genç kız değil ona aşık bir dev de ölmüştü.

Şimdi ise o deve, uykusundan uyanması gerektiğini söylüyorlardı. Uyanabilecek miydim? Artık bende nefes alabilecek miydim?

"Ona sırtımı döneceğimi sanıyorsanız," Dedim kafamı kaldırıp gökyüzüne bakarken. "Yanıldığınızı bilmenizi isterim."

O, eğer yaptıysa bile buna mecbur bırakılmıştı. Tüm gençliği elinden çalınan bir kadını ben nasıl suçlayıp, arkamı dönebilirdim ki? Bu imkansızdı. Onu bu kadar severken imkansızdı. Onun yerine tek bir kişiye dahi farklı gözle bakmamışken, ismini duymama bile kalbimin göğüs kafesimin delip geçmesine neden olurken nasıl olur da ondan vazgeçebilirdim?

Benim masum kelebeğim. Yakamoz kızım.

Senin en büyük sevdan buz pateni yapmak, görmekten en zevk aldığın şey geceleri yakamozları izlemekken o küçük ellerin ne büyük katliamlara yol açtı. O güzel gözlerin neler gördü ve sevgilim, o güzel kalbin aşkımızı unuttu mu? Unutmasın.

Ben seni unutamadım.

Katil olmanı bile kabullenirim ama beni unutman asla.

Kendi düşüncelerimin denizinde boğulurken telefonuma gelen bildirim sesiyle irkilip, kafamı kaldırdığım gökyüzünden indirerek telefona çevirdim.

Bilinmeyen bir numaradan atılmış mesajdı.

Mesajda şöyle yazıyordu;

'Doğru bildiğin her şey büyük bir yanlıştan ibaret. Işıklar solmaz, ben ışığın yanında bulunan küçük bir kibrit çöpüyüm. Ateşim sönmek üzere. Çünkü ben; ışık sönmesin diye kendini yakan bir hiçten ibaretim.'

Ellerim titredi, nefes almam giderek zorlaştı. Bu da ne demekti? Bu kelimelerin boşa yazılmış kelimeler olmadığının farkındaydım. Hepsinin altı doluydu. Öyle ki, tüm tüylerim şahlanmış ve iliklerime kadar titremiştim.

"Ne oldu?"

Elimdeki telefona şokla baktığımı gören Ayvaz hızla yanıma gelip telefonu elimden aldı ve mesajı okuyup kısa bir küfür ederek diğerleri de duysun diye sesli okudu. Herkesin yüzünde beliren şok ifadesinin ardından telefon tekrar titredi.

"Abi buna acil bakmalısın." dediğinde korkarak yanına gittim ve telefona baktım.

KORKUNÇ ÖLÜM!

Bu bir haber manşetiydi.

AYAĞINA TAŞ BAĞLANAN ADAM, DENİZİN DİBİNDE ÖLÜ BULUNDU. VÜCUDU TEHLİKELİ DENİZ CANLILARI TARAFINDAN DEFORME OLMUŞ CESET, AKILLARDA SORU İŞARETİ BIRAKTI. İNTİHAR MI? CİNAYET Mİ?

Ayaklarımın beni taşıyamadığını fark ettiğimde kaldırıma nasıl çöktüğümü bilmiyorum. Vücudumdaki tüm hislerin beni terk ettiğini ve yapayalnız kaldığımı hissettim. Tüm dünya başıma yıkılıyor ve ben altında kalıyordum. En acısı da ölüyordum ama her şeyi görüp duyabiliyorum. Sessiz sedasız ölümümü bekliyorum.

XI ' Vahşi ' +18Where stories live. Discover now