Dostane bir tavırla elini Jungkook’un omzuna yerleştirirken bu hareketi güven vericiydi. Jungkook ise benim gibi şaşkın bir şekilde ona bakarken “Burada ne işin var?” diye sordu.

“Birini bulmaya geldim.”

“Kimi?” Okulda kimle görüşeceğine dair bir fikrim olmadığından saf bir merakla sormuştum bunu. Okulda bizden başka tanıdığı birileri olması imkânsız değildi elbette ama hiç bahsetmediğinden tuhaf gelmişti bir an için.

“Lee He Ra.”

Üzerindeki gömleği düzeltip bileğindeki saati kontrol ederken ise masamıza bir kızın yaklaştığını gördüm. Kim olduğunu bilmesem de bahsettiği kişi olduğunu düşünürken “Selam.” Dedi masaya ulaşan kız enerji dolu bir sesle. Burada özel bir sebeple de bulunabilme ihtimali aklıma henüz geldiğinde, Jungkook’u da alıp kalkmaya niyetlendim ama sandalyeden hafifçe kalkmam ve gerisin geri oturmam bir olmuştu. Hoseok, bana gözlerini devirirken oturmam için yakaladığı kolumu da bırakmıştı.

“Bize yardımcı olabilecek biri.” Dedi açıklamaya koyulurken. Kız ise hemen sağ çaprazımdaki sandalyeye kendini bırakmıştı. Rahat ve güzel görünüyordu. Uzun ve doğal dalgalar şeklinde uzanan saçları vardı, spor giyinmişti. Hoseok’un söylediğini başıyla onaylarken “Ben Lee He Ra.” Diyerek kendini tanıttı. Bense hangi konuda bize yardımcı olacağını düşünürken sadece başımı onun gibi aşağı yukarı sallamakla yetinmiştim. Açıkçası birilerinin bizle ilgili fazla şey bilecek olması gerilmeme neden olmuştu. Üstelik çevremdeki insanlara da yeni yeni tamamen alışmıştım. Şimdi buna nasıl bir tepki vereceğimi bilememiştim o yüzden.

“Bu, sana bahsettiğim Jeon Jungkook ve bu da Hwang Ji Na.”

“Kim Tak Su’yu bir süre gözlemledim ve normalde iş yerinde bilgisayarı olmasına rağmen şahsi bilgisayarını sürekli yanında gezdirdiğini fark ettim.” Hoseok, kendi araştırması ile ilgili gözlemlerini bize anlatırken olduğum yerde dikleşerek onu dinlemeye koyuldum. Jungkook’un da az önceki öfkesi yerini dikkate bırakmış, o da elini çenesine yaslamış onu dinliyordu.

“Bu sadece bir ihtimal olsa da bilgisayarında bir şeyler bulabileceğimi düşünüyorum. Burada da He Ra devreye girecek.”

Çenesiyle gösterdiği kız başını sallarken sandalyede sırt çantasının önüne bıraktığı, sırtının arkasında kalan bilgisayar çantasını işaret etti. “Komiser Kim Tak Su ile ailem tanışıyor. Oraya gittiğimde bilgisayarını ya da bulabildiğim her şeyi hackleyeceğim.”

“Bilgisayar mühendisliği bölümü öğrencisi ama dersler dışındaki her şeyde daha çok yeteneği var.” Hoseok, onunla ilgili konuşurken dalgın bir şekilde başımı aşağı yukarı salladım ama bahsettikleri şey o kadar da kolay değildi. “Sende onların geçmişini görmek için He Ra’nın arkadaşı olarak yanında gideceksin.”

“Ne?” Jungkook ile ağzımızdan eş zamanlı çıkan soruya karşılık Hoseok’a bakarken benim bakma nedenim iki taneydi. İlki, neden bu kadar normalmiş gibi başka birinin, en azından benim henüz tanıdığım birinin yanında bunu söylüyordu, ikincisi ise bir el sıkışması ile ne kadar şey görebilirdim ki?

“Ya! Jung Hoseok…” cümlemin devamını nasıl getireceğimi bilememiştim ama rahatsız olduğum da ortadaydı. Bunu pat diye söylemesini beklemiyordum, üstelik bu konuda duyduğum hassasiyeti de biliyordu. Başımı iki yana sallarken yavaşça ayaklandım ama hemen ardımda beklemediğim biri daha vardı ve hayattaki şansım benimle eğlenmek istediğinden olsa gerek o da duymuştu.

“Sen geçmişi mi görüyorsun?”

Kim Taehyung, gözlerine düşen dalgalı saçlarını kafasını sallayıp dağıtmaya çalışırken sorusunu sormuştu ve ağzı bir karış açıktı.

Bunun böyle ulu orta açığa çıkması beni rahatsız ederken ise kendimi savunmasız hissetmiştim. Bunu kabullendiğimden, bu hissi de beraberinde aştığımı sanıyordum ama görünen o ki pek de öyle değildi. Ellerim hafifçe titrerken aralarında ufalıyormuşum gibi hissetmekten de alıkoyamadım kendimi. Bu yüzden ardıma bakmadan hızla kafeterya çıkışına yöneldim, bir yandan da bu zayıflığı aşmam gerektiğini düşünüyordum çünkü insanlara karşı tamamen gardımı düşürmeme neden oluyordu. Bir yandan ise bunu herkesin bilmemesi gerektiğini düşünüyordum. İkinci düşüncem benden bağımsız daha ağır basıyordu.

Kendimi binanın dışına attığımda nereye gideceğimi düşünmediğimi fark ettim ve gelişigüzel davranmak daha mantıklı geldi o an. En azından bu kez, bilinmesine rağmen yapılan bu hatanın telafi edilmesini istiyordum. Jin ağabey, ‘senin iyiliğin içindi’ demişti fakat Hoseok, bunu tanımadığım birine söylemese de olurdu ya da en azından önce benimle konuşabilirdi. Sanırım bu kez onu anlamam biraz zaman alacaktı zira kendimi gerçekten berbat hissediyordum ve bu kadar zayıf olmaktan da nefret ediyordum.

Lee He Ra'ya hoş geldin diyelim! Taehyung'un da bunu öğrenmesi bir şeylere neden olacak ve biraz karışacak ortalık.

Satır arası bol yorum yapmayı ve oylamayı unutmayınız lütfen. ⭐ Hesaplarıma göre 15-20 bölüm arası kadar bölüm kalmış, tabii hiç belli olmaz. Gidişata göre bakacağım.

Lena ❧ Jungkookजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें