22.Bölüm

265 35 12
                                    

[22]Ortak Amaçlar Bir Bedende Toplanır

Hwang Ji Na

Okuldan dışarı kendimi attıktan sonra aklıma gelen tek yer, Han Nehri’ni gören çim bir alan olmuştu. Buraya varmam ve ılıklaşan havada çimlerde oturmam da uzun sürmemişti bu yüzden. Düşünmekten kafam patlayacak gibiydi üstelik. Sakin bir gün geçirmenin hayaliyle yanıp tutuştuğum anlar oluyordu ama olanları düşündükçe bu sadece daha da imkânsızlaşıyordu gözümde.

“Tuhaf ama kaçılacak bir şey değil.”

Ardımdan gelen sesle sıçrayarak arkamı dönerken kaşlarım şaşkınlıkla havalanmış ve ağzım küçük bir yuvarlak şeklini almıştı. Sesin sahibi henüz birkaç saat önce tanıştığım Lee He Ra’ydı. Ağzında evirip çevirdiği lolipoptan takırtılar gelirken uzun saçlarını boştaki eliyle geriye attı ve rahat bir şekilde yanıma kuruldu. Ayrılmaz parçası olarak görünen laptop çantası da diğer elindeydi, sırt çantası ile ikisini dikkatle yere koymuştu.

Bu rahat hali ve ağzındaki lolipop bana Hoseok’u hatırlatırken küçük bir nefesi ciğerlerime misafir ettim. Henüz tanışalı birkaç saat olan biri yanımda belirip böyle bir şey söyleyince ne demem gerektiğini çok kestirememiştim fakat söylediği şeyin anlamı çok açıktı, geçmişi görmemden bahsediyordu.

“Hoseok, bunu pat diye söylerken eminim niyeti seni üzmek değildi.” Onu yakından tanıdığını, ona benzeyen tavırlarından anlayabiliyordum zaten. Birini tanıyıp onun neyi neden yaptığını bilmek, hatta yeri geldiğinde onu savunmak güzel bir şeydi aslına bakılırsa. Ben sadece insanların düşüncelerini fazla umursuyordum, yine de haksız sayılmazdım. Bunun herkes tarafından öğrenilmesi dahilinde-gerçi birinin buna inanması güçtü- insanların bana ucubeymişim gibi bakacağını biliyordum.

“Babam da o polislerden biriydi. Hoseok ile tanışıklığımız çocukluğumuza uzanıyor.” Ben her ne kadar cevap vermesem de o anlatmaya devam etmekte kararlıydı. Beklemediğim şekilde sırtını sırtıma yaslarken hazırlıksız olduğumdan sendelememe neden olmuştu bu fakat o, çekinmeden kolumu tutup düzgün durmamı sağlamakta gecikmemişti. ‘Tuhaf’ diye düşündüm, bana yaklaşmak konusunda bir çekincesi yoktu.

“Meslekten atıldı ve insanlar tarafından damgalandı. Yani bu işte zarar gören taraflardan biri de ben ve ailem. Bu yüzden çok düşünme ve sadece suçluyu bulalım.”

Hoseok, hiç bahsetmediğinden onunla ilgili herhangi bir şey bilmiyordum ve yeni öğreniyordum ama bu kadar açık olması dürüst olduğunu düşünmeme neden olmuştu. Yine de gerilmeme engel olamıyordum çünkü bunu öğrenen tek kişi kendisi değildi, Kim Taehyung da öğrenmişti.

“Cevap vermeyecek misin?” Dirseği ile kolumu dürterken başını yana çevirdiğini hissedebiliyordum.

“Sadece suçluyu bulalım.” Dedim başımı hafifçe sallarken. Haklıydı, belki de çok düşünüyordum fakat elimde değildi. İnsanlara olan kronik güvensiz halim sürekli tereddüt etmeme neden oluyordu.

“Ortak amaçlar bir bedende toplanır.”

Derin bir nefes verdikten sonra konuştuğunda başını geriye yatırdı hafifçe. Bunu yapmasıyla başının omzuma yerleşmesi de bir olmuştu. Söylediği şey kelimesi kelimesine doğruydu aslında, birbirinden bağımsız görünen insanların bir araya gelmesi başka türlü açıklanamazdı. Hepimizin hayatını mahveden bir kişi vardı ve herkes onun peşindeydi.

“Bu arada…” yeni bir cümleye başladıktan sonra kısa bir an duraksadığında, kaskatı kesilen bedenime yaslı bedeninde kıkırdadığını anladım. “Ben Hoseok’a âşığım.”

Lena ❧ JungkookМесто, где живут истории. Откройте их для себя