Berzanın Gerçekleri

8.9K 352 278
                                    

Not :Arkadaşlar bölüm hakkında düşüncelerinizi yazmadıgınız taktirde yeni bölüm beklemeyin (sınır koymadım çünkü bu bölüm için düsüncelerinizi kendiliğinden yazacağınızı düşünmüştüm )..İyi okumalar 🕊

Yazardan..

Yüreğinde tüm güzel duyguların mezarını taşıyan adamdı Berzan Karadağlı.Ela gözleri öfkelendiğinde öyle bir bakıyordu ki insan kendisini karşısında av konumunda hissedebilirdi.Ya da bu his sadece ona gözüyle bakanlar içindi.İnsanoğlu dünyaya vahşi bir varlık olarak gelmezdi ki.Onların bugün ki varlığı ailesinin,sevdiklerinin canım dedikleri insanların etkisiyle oluşur.Peki tek ayak üstünde kırk tane oyun onayıp hiçbir şey yapmamış gibi soğukkanlılığını koruyan vahşi görünümlü adamın masumiyetini kim çaldı ?daha doğrusu masumiyetini kim öldürdü ?Bir cevabınız var mı ?tabi ki koca bir HAYIR !

Ama size Berzanı anlatan kelimeler diye soru sorsam cevaplarınız tahminen "kaba,vahşi ,öküz,mal ,gerizekali...(küfürleri es geçiyorum ) " olurdu.Hayır,Berzan bu dediklerinizin hiçbiriydi.Korkutucu bir zekaya sahipti ve bu onu hayatta tutan tek şeydi.Bir çocuk düşünün yaramaz,bütün köyü birbirine katan ama bacak kadar boyuna bakmadan arkadaşlarının önüne geçip onları koruyan.Bir çocuk düşünün abi bildiği adamın gölgesinde kalıp bütün yükleri küçük bedeniyle üstlenerek soğuğa,açlığa ,yalnızlığa direnen ve en acısıda anne dediği kadının şiddetinin bedeninde yarattığı izlere sevgiden diyen bir çocuk.Evet abi dediği,evet anne dediği ! Berzan o ailenin çocuğu değildi,hiç olamadı ki.Şaşırdınız değil mi ?durun daha yeni başlıyoruz.

Fırat ve Dicle Türkiyenin sınırları içinde birbirine kavuşamayan ancak yurt dışında birbirine karışabilen iki nehirdir.Bundandır ki Doğuda kadınlara Dicle erkeklere Fırat ismi verilir.Burada her aşkın sonu ölümdü,ailelerin onayı olmayan her evliliğin bir bedeli vardı.Kimisi bu bedeli göze alacak kadar gözü karaydı,kimisi ise kaderine razı gelirdi...Erzurumun karlı bir gecesinde Berzanın babası annesini kaçırıp Diyarbakıra getirdi.Annesinin ailesi namus meselesi deyip peşlerine sonradan düştüler ve Berzan iki yaşındayken yaşadıkları yeri bulunup evleri tarandı.Anne ve babası orada öldü.O gece Berzan hem öksüz hem yetim kalmıştı,seslere gelen komşulardan biri babasının ailesini tanıyordu ve onu bir kaç gün sonra onlara teslim etti.Babasının ailesi ela gözlere her baktığında oğullarının ölümüne sebeb olanlar ile aynı kanı taşıdığını bilmek öfkelenmelerine ve küçücük çocuktan nefret etmelerine sebeb oldu.Bu yüzden öksüz ve yetim kalan torunlarını kimsesiz gibi uzaktan bir köye aracı kişi katarak uygun gördükleri bir aileye verdiler,işte böyle başladı her şey..

Berzanın hiç normal bir çocukluğu olmadı.Bedeninden büyük işlerde çalıştı,sevdikleri için canını öne koyardı ama canım dedikleri insanlar ilk ona kazığını attılar.Kaçakçılık işine amcası aracılığıyla daha on üç yaşındayken girdi,Keje hanım büyük oğlu (yirmi yaşında ) gitmesin diye Berzanı öne attı.Sonuçta birine bir şey olacaksa yük taşıyan katarlar gibi Berzana olmalıydı,kendi evladına zarar gelmesini kabul edemezdi.Oysa bugün ki Karadağlı iştişamı Berzanın bilek ve zekası sayesindeydi.

Berzan on beş yaşına geldiğinde evlerine gelen misafirin konuşmalarına tanık olarak hayatının gerçeklerini de öğrendi.Aslında içten içe hissetmişti hissetmesine ama kendisine sahip çıkmalarının minnetini yüreğinde garip duygulara neden oldu.Belki çocukluğunun ve dahi geleceğini çalan insanlara karşı hala kendisine sahip çıktılar diye saygı hissetmesi.Oysa bir çocuğun bedeninden öfke çıkartan bir kadına kim anne derdi ?Kim sırf daha çok zengin olmak adına küçücük bir çocuğu hem işi ögrensin hem de ilerde de bu yolun başında dursun diye mayın tarlaların üstünden geçirten kişiye saygı duyardı ?Hiçkimse duymasa bile Berzan Karadağlı duyardı.Küçük bedeni işkence de görse,tanıdığı bildiği sahip olduğunu düşündüğü bir ailesi vardı.Ve bu ailenin içinde eşinden şiddet görse de çocuklarına ve yuvasına sahip çıkan kadına şahit oldu,belki de bu yüzden sırtında ki çırpı izi ellerindeki nasıra rağmen kendisine büyüten kadına hala anne demeye devam etti.Onun için şiddet kişinin iyiliği için yapılan bir şeydi.Öyle olmasa annesi ekmek yapması için dağdan topladığı çalı çırpıyla onu dövmezdi değil mi ?Gariptir ki Berzan Karadağlı annesinin kendisinin iyiliği için bu kadar dövdüğünü düşünürdü.Eğer yaramaz olmasaydı annesi bunu yapmazdı,yani tabi bu onun teorisi.

VAHŞİNİN GÜLÜ(Final Oldu)Where stories live. Discover now