KISIM 16

2.1K 77 22
                                    

YENİDEN MERHABA CANLARIM. İYİ OKUMALAR, OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. SİZİ AŞIRI SEVİYORUMMM. 💜💜

"Polisler bir şey bulamıyorsa biz nasıl bulacağız?" Alex panik halindeydi. "Kayıp ilanı oluşturalı günler geçti ama ortada elle tutulur hiçbir şey yok. Melinda'yı artık oyalamıyorum. Ablam neden benimle konuşmuyor diyor."

"Beni de bunalttı," dedi Asu. "Onun adına mesajlar atıp hasta olduğunu ve sesinin kısıldığını söylüyorum ama artık şüphelenmeye başladı."

"Belki Ulaç'ı takip etmeliyiz," dedi Alp.

"Denedim," dedi Alex. "Zeki biri, takip edildiğini hemen anlıyor. İki kez denedim ve beni hemen yakaladı."

"O zaman tanımadığı birine takip ettiririz," dedi Alp. 

"Olabilir, buraya yeni taşındım. Sizin tanıdığınız birileri var mı?"

Alp telefonunu eline aldı. "Ben hallederim."

Lilya ise o sırada günlerdir direnmenin çöküşünü yaşayıp tost kemiriyordu. Artık aç kalırsa baygınlık geçirecekti. Duş almadığı için her yeri kaşınıyordu, tostu bitirdikten sonra duşa girmek için dolabı açtı ve eline gelen ilk şeyi alıp duşa koştu. Cildinden resmen kalıp halinde kir çıkıyordu, suyun rengi değişmişti. Güzelce yıkanıp kokan kıyafetlerini sepete attı ve yenisini giyindi. 

Çıktığında Ulaç gelmişti. "Nihayet yıkanmayı denediğine seviniyorum."

"Seni alakadar eden bir şey değil, kokumun seni rahatsız edeceği kadar yakınımda değilsin." Lilya tabi ki onunla uyumasına izin vermemişti, Ulaç yerde uyuyordu. Zor olmuştu ama Lilya resmen kendini yırtmıştı bunu başarabilmek için. "Burada daha ne kadar kalacağım Ulaç?"

"Şansımı deniyorum Lilya, işi zorlaştırma."

"Bir hafta geçti, daha ne kadar sürecek bu? Bıktım, gerçekten."

"Ben gayet iyi durumdayım, seninle olmak bana neşe katıyor. Yine de mutfak alışverişi için dışarı çıkmalıyım, bir süre bensiz idare edebilir misin?"

"Şaka mı yapıyorsun?" dedi Lilya gözlerini bayarak bakarken. 

"Tamam, görüşürüz." Ulaç çıktı ve kapıyı kilitleyip markete vardı. Alışveriş yaptığı sırada arkasından birinin ona seslendiğini duyup döndü. Ses tanıdıktı ve eski psikiyatristini görür görmez suratı ekşidi.

"Ulaç," dedi gülümseyen adam. "Seni görmeyeli uzun zaman oldu. Nasılsın?"

Dondurucudaki bezelyeyi alarak sepetine atan Ulaç omuz silkti. "İyi işte, siz?"

"Bakıyorum da sen hiç özlememişsin beni, şu suratının haline bak. Neden artık seanslara gelmiyorsun, çok yol kat etmiştik halbuki."

"İhtiyacım kalmadı, daha iyiyim."

"O halde neden bezelye alıyorsun?"

"Ne?" 

"Bezelye sevmezsin sen unuttun mu? Baban için mi alıyorsun?"

"Babam artık benimle değil, evi terk etti. O yüzden daha iyiyim."

"O zaman neden bezelye alıyorsun?"

"Seans mı yapıyoruz Eren bey, neden bu kadar soru soruyorsunuz?"

"Üzgünüm, benim hatam. Seni gördüğüme sevindim, belki yakın zamanda kliniğime uğrarsın."

"Belki. Kendinize iyi bakın Eren bey, sizi görmek güzeldi." Arkasına bakmadan ilerlemeye başladı.

"Seni de Ulaç," dedi arkasından bakakalan Eren. Şüphelendiği şey olmuştu işte, Ulaç iyi durumda değildi. Aynı mimikler, aynı huzursuzluk, aynı tehdit altında hissetme gerginliği... En başa dönmüştü, bu çok açıktı. 

SADECE BENİMSİN (+18)Where stories live. Discover now