Dolabımda ki askıları iyice bir kurcaladım ve normal pantolonlarımdan biraz daha dar olan siyah deri pantolonumu giyindim. Kalçalarım iyice ortaya çıkmıştı. Aynada kendime bakınca kırmızının birden fazla tonuna girdiğimi fark ettim. Neden utandığımı bilmiyordum ama şu anki görüntümden oldukça utanmıştım. Dolabımı iyice bir karıştırmaya devam ettim ve kalçalarımı kapatan gri üzerinde metal baskıları olan bol bir tişört giyindim. Saçlarımı sağa sola savurdum çünkü Lufian dağınık saçlarımın beni çok seksi gösterdiği söylemişti. Saçlarımı daha da bir dağıttım ve merdivenlerden inmeye başladım. Bu sırada babam Ted çoktan sofrayı hazırlamıştı. Daemon ile babam David de sofraya oturmak için yerlerinden kalkmışlardı. Babam David başköşeye babam Ted ise şarap bardaklarını sofraya yerleştirdikten sonra babam David'in yanına oturmuştu. Bense her zamanki yerime babam Ted'in karşısına oturmuştum.


Hepimiz yerimizi almış Daemon'ın karşı köşeye oturmasını bekliyorduk. Çünkü misafirler genellikle karşı köşeye otururdu. Lakin Daemon benim yanıma doğru yaklaşmıştı. Ben ise olduğum yerde donakalmıştım. Tam yanıma oturup sandalyesini bana doğru yaklaştırdığında ise göz bebeklerimi büyültmüş sesli bir şekilde yutkunmuştum. Daemon ise hiçbir şey olmamış gibi yanıma oturdu ve tabağını babam Ted'e uzattı. Babam Ted ise Daemon'ın tabağını kibarca aldı ve babam David ise Daemon'ın bardağına kırmızı şarap doldurmaya başladı. Babam Ted ise Daemon'ın tabağını geri uzattı ve benim tabağımı aldı. Bu sırada ise Daemon babam David'in yanında duran şarap şişesini aldı ve benim bardağıma şarap koymaya başladı babam David ise dudaklarını araladı ve


D: Daemon! Anthony'e içki koyma lütfen. O daha küçük.


Babam David'in tepkisinden dolayı zaten kızarmış olan suratım daha da bir kızarmaya başlamıştı. Beni utandırmak ta mastır yapmış olan ailem şimdi de ikinci doktoramı almak üzereydiler. İçimden daha ne kadar utandırabilirler ki beni diye düşünürken Daemon ise hafif tebessüm ederek


D: Biz bizeyiz. Sorun olmaz. Öyle değil mi? Anthony.


A: A şey e evet sorun olmaz.


D: Gördün mü? David. Sorun yok.


Gözlerimi babam David'e çevirdim ve onun seninle sonra konuşacağız küçük bey bakışlarıyla karşılaşınca başımı hemen tabağıma diktim ve yemeğimi yemeye başladım. Lakin bir yandan da bardağımda yansıyan Daemon'ın silüetini izliyordum. Şeytani bir şekilde gülümsüyordu silüet. Sanki? Sanki benim gizliden gizliye ona baktığımı biliyormuş gibi. Bir dakika? Kahretsin biliyordu. Kesin fark etmişti. Bakışlarımı hemen dizlerime çevirdim. Ellerim ise çoktan birbirine kenetlenmiş ve işaret parmaklarımı birbirine vuruyordum. Bu benim gerilmeye başladığımın nihai kanıtıydı.. Ne zaman bir ortamda gerilsem her zaman işaret parmaklarımı birbirine vururdum. Sesli bir şekilde yutkunduktan sonra derin bir nefes aldım ve konuşulan konuya odaklanmaya çalıştım.Yine iş ile ilgili konuşuyorlardı. Bari bu sefer yapmayın diye içimden geçirsem de ne yazık ki bunun bana bir faydası yoktu. Çünkü beni duyamayacaklarını biliyordum. O an yapabileceğim tek şey kaderime boyun eğip çatalım'la tabağımdaki yemekle oynamaktı ve bende onu yapmaya başladım. Çatalım'la tabağıma değişik, değişik daireler çizerken birden dizimde bir el hissettim.


Elimdeki çatalı çoktan yere düşürmüştüm. Daemon yavaşça işaret parmağıyla diz kapağımı oval bir şekilde okşuyordu. Ben ise çoktan kaskatı kesilmiş, göz bebeklerimi büyütmüştüm. Daemon'da dahil herkes babam David'i dinliyordu. Ben ise konuşulan konunun ne olduğunu anlamaya, zihnimi dağıtmaya çalışıyordum. Lakin zihnim Daemon'ın yavaş,  yavaş erkekliğime dokunmaya başlamasıyla iyice darmadağın olmuştu ve toparlayabilmem neredeyse imkansızdı. Üstelik ses de çıkarmamam gerekiyordu. Derin, derin ve kısık, kısık nefesler almaya başladım. Daemon ise pantolonumun fermuarını çoktan indirmiş ve şaha kalkmış olan erkekliğimi okşamaya devam ediyordu. Gözlerimi belirli bir noktaya yani tabağıma sabitledim. Dikkat çekmemem gerekiyordu. Derin, derin nefesler almaya devam ettim. Lakin bunun bana faydası yok gibi görünüyordu. Çünkü o kadar çok iyi hissediyordum ki inlememek için kendimi zor tutuyordum. Huzursuzca yerimde kıpırdandım. Kalçalarım sanki kendi kendini hareket ettiriyordu. Daemon ise hala gözlerini Babam David'den ayırmamıştı. Lakin bir yandan da şeytani bir şekilde gülümsüyordu. Yavaş bir şekilde dudaklarını yalayan Daemon birden hızlı bir şekilde git gel yapmaya başladı. Ben ise kendimi tutmaya çalışıyor ve kırmızının envai çeşit tonlarına giriyordum. Kahretsin boşalmak üzereydim. Ne yapmalıydım? Nereye boşalmalıydım? Bilmiyordum. Oldukça gerilmiştim lakin içimde tutabilmemin imkanı yoktu.


Ani bir adrenalin patlamasıyla birden Daemon'ın elini çektim ve fermuarımı kapatarak bir hışımla masadan ayağa kalktım tişörtüm çok bol olduğu için şaha kalkmış olan erkekliğimin kabarıklığı gözükmüyordu. Ailemden izin istedim ve koşar adımlarla kendimi banyoya attım. Giderken arkama dönüp baktığımda ise gördüğüm tek şey şeytani bir şekilde gülümsemeye devam eden ve birkaç damla boşalmış olduğum elini yalayan bir Daemon idi.


Kendimi banyoya atar atmaz hemen sıcak suyu açtım ve kendimi rahatlatmaya başladım. Kendimi rahatlatırken bir yandan da Daemon'ın bana tecavüz ettiğini hayal ederek mastürbasyon yapıyordum. İyice rahatladığımdan emin olduktan sonra üzerimi kuruladım. Banyoda ne kadar kaldığımı bilmiyorum fakat aşağıya indiğimde Babam Ted'den başka kimse yoktu. Babam Ted ise babam David'e ani bir telefon geldiğini, Daemon'la birlikte yarın hava alanından önemli bir müşteriyi almak için erkek kalkmak zorunda olduklarını, ve bu yüzden de yatağa erken girmek zorunda kaldıklarını söyledi. Bende yavaşça merdivenlerden yukarı çıkmaya ve oflamaya başladım. Harika. Kırk yılda bir onunla sevişme şansım vardı ve o lanet olasıca iş adamının geleceği tuttu. Her zaman geç yatan herifler bugün erkenden yatağa girdi. Kadere bak. Yok, yok çöle düşsem kesin kutup ayısı bulur beni. Bu kadar da bedevi olunmaz ki. 

Yavaş adımlarla merdivenleri tamamladıktan sonra odamın kapısını açmaya başladım. Kapıyı açar açmaz ise kendimi duvarla bütünleşmiş bir şekilde buldum. Bir eliyle çenemi kavramış olan Daemon Addis ağzımı açtı ve beni öpmeye başladı. Diliyle ağzımın içini turlarken benim yapabildiğim tek şey hiçbir şey yapamadığım idi. Daemon ise çoktan dişleriyle dudaklarımı kanatırcasına ısırmaya başlamıştı. Alt dudağımı kanatmayı başaran Daemon Addis kanayan dudağımı büyük bir iştahla yaladı ve dudaklarımdan ayrılarak şeytani bir şekilde gülümsedi. Dudaklarını aralayarak bana


D: Eee? Nerede kalmıştık?










SEVGİLİ OKURLARIM. GECİKME İÇİN GERÇEKTEN DE ÜZGÜNÜM. SINAVLAR ÜZERİME ÜZERİME GELMESE HER GÜN BÖLÜM ATACAĞIM AMA OLMUYOR MAALESEF. NEYSE Kİ SINAVLARIM İYİ GEÇİYOR VE SİZİN GİBİ ANLAYIŞLI OKUYUCULARA SAHİBİM. BEKLETTİĞİM DE BİLE BANA KIZMIYORSUNUZ. ÇOK ŞANSLIYIM. SİZİ GERÇEKTEN DE ÇOK SEVİYORUM. TEŞEKKÜR EDERİM. 

11. BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE. HOŞÇAKALIN <3 <3

SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2Where stories live. Discover now