Gözleri yavaş yavaş dolarken odaya girdiğinden beri ısırıp durduğu dudaklarını rahat bırakarak derin bir soluk almış ve konuşmaya başlamıştı.

"Taehyung?" Birkaç saniye duraksadı imkansız olsa da ondan bir yanıt gelmesini beklemişti. Acı bir şekilde güldü bu haline. "Bebeğim, halime bak. Sen uyuyorsun ama yine de senden bir yanıt bekliyorum."

Gözlerini birleştirdiği ellerinden ayırarak uyuyan yüzüne götürdü. Göz bebekleri titrerken bir damla yaş özgürlüğüne kavuşmuştu.

"Jimin ve Seokjin seninle konuşmam gerektiğini söylediler. Böylece belki beni duyar ve uyanırmışsın ama ne diyeceğimi bilmiyorum bile."

Sevgilisinin saçlarını okşamaya başladığında gülümsemişti. "Sadece bir gündür kollarım arasında değilsin ama seni çok özledim. Bir daha bu şekilde habersiz ortalıktan kaybolursan bozuşuruz ona göre!"

Siyah saçları geriye doğru tarayarak açığa çıkan alnına bir öpücük kondurdu. "Ama yine de sana kızmayacağım. Onların evini mahvetmişsin, Namjoon için bu kötü olsa da yine de seni tebrik ederim! İçin soğumuştur umarım ama zarar gördüğün için yine de ufak bir tartışmamız olabilir." Ardından yine sanki onu duyabiliyormuş gibi kıkırdamıştı. "Şaka yapıyorum, aldırma bana. Sadece... konuşmam gerek işte."

Alfası içinde fazlasıyla sabırsız davranırken buna devam etmek çok zordu.

"Annemiz ve babamızda burada ve biraz endişeliler senin için. Beni öptüğünü gördüler ama henüz bunun hakkında konuşmadık. Yine de sanırım fazla tepki vermeyecekler gibi görünüyor."

Konuşurken odanın içerisinde gezdirdiği bakışlarını tekrar omegasına çevirdi. Bir tepki bekliyordu, feromonlarına karşılık vermesini ve ya parmaklarını oynatmasını ancak Taehyung öylece yatıyordu.

"Bu arada işin içine polislerde girdi ama korkma, Namjoon hepsini halletti. Sana kızgın falan da değil ayrıca. Sadece o da senin için fazlasıyla endişeli. Büyükbaba Kim'in de ifadesi alındı ve o iki insan demeye utandığım kişileri içeri aldılar. Sürü lideri onlara büyük bir ceza verecekmiş."

"Öyle yani... her şey yoluna girdi diyebilirim belki ama sen uyanmadığın için pekte yolunda sayılmaz bir şeyler."

Susmuştu ardından. Omuzları çökerken gözlerinden birkaç damla yaş aktı ve sonrasında hıçkırarak ağlamaya başladı. Çok acı çekiyordu ve yalnızca o da değil, alfası da büyük bir acı içindeydi. Omuzları her hıçkırığında sallanırken avuçları arasında ki eli sıkı sıkıya tuttu.

Bir anda kafasını kaldırmış ve eğilerek sevgilisinin yanaklarına öpücükler bırakmıştı. Feromonları odanın her bir yerine yayılırken gözlerini kapatarak derin nefesler aldı ve kendisini alfasına bıraktı. Birkaç saniye sonra gözlerini açtığında ise kırmızıydı. Alfası vücudunun kontrolünü eline alırken omegasını gördüğünde gülümsemiş ve onunla iletişim kurmaya çalışmıştı.

"Omega, uyanmalısın."

Kahve kokusunu hiçbir şeyden haberi olmayan omegaya yöneltmiş ve çağrısına cevap vermesi için kullanmaya başlamıştı. Odadan taşan feromonlar koridora kadar giderken kapının dışında ki herkes merakla bekliyordu.

Yoongi heyecanla hemen yanında ki Seokjin'e dönerek "İşe yarayacak mı?" diye sorduğunda Seokjin stresle soluklanmış ve "Umarım." diyebilmişti.

İçeride ki alfa gözlerini bile kırpmadan omegasını izlerken zihninin içinde hissettiği omeganın sesiyle gözleri kocaman açılmıştı. "Omegam?" diye tekrar seslendi ve bir yanıt bekledi.

Zihninde ki omegasının sesi ona "Alfam?" diye bir karşılık verdiğinde ise yüzüne kocaman bir gülümseme yayılmıştı. Sesi yorgun ve bitkin gibiydi ancak uyandıkları anda alfası onlarla güzelce ilgilenecekti.

"Sizi özlüyoruz, uyanmanız lazım. Her şey yoluna girdi. Hepimiz buradayız ve sizi bekliyoruz."

"O çok yorgun... sadece uyumak istiyor."

"Kasabamıza dönmemiz gerekiyor, evimize gittiğimiz zaman daha iyi olacaksınız ve dinleneceksiniz."

Kalbi heyecandan son hızda atarken birazdan bedeninden fırlayacağından korkuyordu. Avuçlarının arasında ki eli sımsıkı tuttu ve feromonlarını daha fazla salgıladı.

"Kokunu özledim, kollarımın arasında olmana ihtiyacım var, sana ihtiyacım var."

Tekrar bir cevap bekledi. Saniyeler geçti ancak omegadan hiçbir ses gelmedi. Alfanın kaşları çatılırken "Omega?" diye fısıldadı ancak yine bir cevap gelmemişti. Zihninin içinde ki omegayı artık hissedemezken kalbinin üzüntüyle büküldüğünü hissetti.

"Taehyung? Omegam?"

Gözyaşları teker teker akarken omeganın da gittiğini anladı. Belki o da uyumuştu? Zaten sesi de yorgun geliyordu. Gözyaşlarını sildi ve oturduğu yerden kalktı. Son kez omegasına bakarak eğildi ve dudaklarına minicik bir buse bıraktı.

"Sorun değil, istediğin kadar beklerim seni."

Hiç istemese bile tuttuğu eli bırakmış ve odadan çıkmak için arkasını dönmüştü. Hala akan gözyaşlarını silerken kapıyı açmak için uzandığı sırada hissettiği feromonlarla hareketleri durmuş, vücudu donakalmıştı. Gardenya kokusu yavaş yavaş odaya dağılarak kahve kokusuyla karışırken hala arkasını dönememişti.

Sonra sesini duydu. Duyduğu an kurdu heyecanla ulumuş ve içinde deli gibi koşturmaya başlamıştı. Çünkü saatlerdir bu sesi duymak için acı çekiyor ve sürekli gözyaşları akıtıyordu.

"Jungkook?"

-

Yeni hikayeme de bir uğrarsanız çok sevinirim kdlcslclslx PTL bitince buna başlayacağım ama ilk bölümünü şimdiden attım.

Yeni hikayeme de bir uğrarsanız çok sevinirim kdlcslclslx PTL bitince buna başlayacağım ama ilk bölümünü şimdiden attım

Йой! Нажаль, це зображення не відповідає нашим правилам. Щоб продовжити публікацію, будь ласка, видаліть його або завантажте інше.




12.03.2022

permission to love | taekookWhere stories live. Discover now