8

13.5K 1.2K 360
                                    

Gördükleri ile şok olan Taehyung vücudundan geçen titremeye engel olamamıştı. Nefesleri hızlanmış, gözleri şok içinde açılmıştı. Jungkook ise gergince dudaklarını dişlemiş ve küçüğünün gördüklerini hazmetmesini beklemişti.

Yerdeki bedenin başında bekleyen biri onları gördüğü gibi hızla doğrulmuş "Siktir, nerede kaldınız?" diye bağırırken hızla üzerlerine doğru yürümüştü. Boyu biraz kısaydı ve telaşlı olduğu her halinden belli oluyordu.

"Geldik işte." diye karşılık verdi Jungkook.

'"H-hyung..." diye mırıldandı Taehyung. Daha kendine gelememişken Jimin'in hızla yerde yatan alfaya doğru koştuğunu gördü.

Jimin yere eğilerek ellerini alfanın kafasının iki yanına koymuş ve ilk gözlemlerini yapmaya başlamıştı. Bu sırada Jungkook ellerini Taehyung'un yanaklarına yerleştirerek kendisine doğru çevirmişti. "Taehyung kendine gelmen lazım. Şu anda sana ihtiyacımız var."

Taehyung derince bir nefes almış ardından hızla arkadaşının yanına yere çökerek yerdeki alfanın vücudunu taramıştı gözleriyle.

"Kesik fazla derin görünmüyor." diye hızla konuştu Jimin.

Taehyung elini alfanın bileğine atmış ve nabzını ölçmeye başlamıştı. O sırada Jimin eliyle karnına hafifçe baskı yapıyor ve ne durumda olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Nabzı iyi durumda şoktan bayılmış sanırım." diye mırıldandı Taehyung. Bu sırada tepelerinde dikilen ikiliyi umursamıyorlar ve yağan yağmura aldırmadan hızla işlerini yapmaya çalışıyorlardı.

"Ölmüş mü?" Kısa boylu olan telaşla konuştuğunda Jimin ve Taehyung'un hareketleri sekteye uğramış ve ikiside tepesindeki bedene 'ciddi misin?' bakışları atmıştı.

O sırada Jungkook, yanındaki bedenin ensesine patlatmış ve "Şoktan bayılmış dedi ya gerizekalı!" diye çıkışmıştı.

"Ne bileyim ya bende şoktayım şu an."

Jimin çantadan çıkardığı malzemeleri kanamayı durdurmak için kullanırken Taehyung ise gözlerine ışık tutarak tepkilerini ölçmüştü. Ardından yarayı temiz bir bezle kapatmışlardı.

Jimin hala yerdeki bedenle ilgilenirken Taehyung hızla ayaklanmış ve hyungunun yanına gitmişti.

"Durumu nasıl?" diye sorduğunda derin bir nefes alarak saçlarını karıştırmıştı.

"Kesik iç organlara zarar vermemiş bu iyi bir şey. Ama ısı kaybını önlememiz lazım o yüzden onu hekimin yanına götürelim ve o da kontrol etsin."

"Hekim olmaz." Sesi sert ve keskin çıkan kısa boylu çocukla Taehyung'un bakışları ona kaymıştı.

Histerik bir gülüş dudakları arasından kaçmış ardından "Ne demek olmaz?" demişti. "Farkında mısın bilmiyorum ama adam bıçaklanmış?"

Ardından hyunguna dönerek bakışlarını ona dikmişti. "Hekime götürelim."

İkilemde kalan Jungkook eğer hekime giderlerse işin içine kasaba polisininde gireceğini bildiği için kafasını iki yana sallayarak reddetmişti bu durumu.

"Gidemeyiz." derken sıkıntılı bir nefes almıştı.

Kaşlarının çatılmasına engel olamayan Taehyung ise yavaşça sinirlenmeye başlıyordu. "Ne demek gidemeyiz ya? Yaranın temizlenmesi ve dikiş atılması gerekiyor? İyi bir kontrolden geçmeli. Ya bir şey olursa?"

Sesi sertti ve bazı yerlerde yükselmişti. Jungkook sert bir nefes aldı ve elini küçüğünün koluna atarak birkaç adım uzaklaştı yanındaki betadan.

permission to love | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin