Merak ve heyecan duygusunu herkes bir arada yaşarken Seokjin'de Jimin'e doğru yaklaşmış ve "Ne buldun?" diye sormuştu.

Jimin kocaman açtığı gözleriyle sadece bir kelime söylemişti. "Kurtlar!"

Ortamdaki Herkesin kaşları çatılırken kimse ne demek istediğini anlamamıştı. Tek bir kişi hariç. Seokjin kocaman açılan gözleriyle "Siktir!" demişti. Büyülenmiş gibi görünüyordu. "Tabiki kurtlar!"

Hemen ardından bakışları Bay ve Bayan Jeon'a dönerken "Kusura bakmayın." demişti.

"Anlamadım Jimin, ne olmuş kurtlara?" diye büyük bir merakla sordu Bayan Jeon.

Jimin ona dönerken hala hızla inip kalkan göğsünü umursamadan konuşmaya devam etti. İçi içine sığmıyordu ve bir an önce aklında ki fikri denemek istiyordu. Zaten başka da çareleri yoktu.

"Taehyung uyuyor olabilir ama kurduyla iletişime geçebiliriz. Taehyung belki söylediklerimizi duymayabilir ama kurdu elbet duyacaktır. Şu anda yapacak başka bir şeyi olmadığı için sahibi olduğu bedene itaat ediyor ancak burada olduğumuzu hissederse uyanması için Taehyung'u tetikleyebilir."

Bir çırpıda söyledi şeyler ile elini hızla atan kalbine doğru götürmüş ve "Tanrım!" diye mırıldanmıştı.

Duydukları herkese mantıklı gelirken "Tamam tamam, deneyelim!" diyerek öne atılmıştı Jungkook. "Yeter ki uyansın artık!"

Onun bir çocuk gibi sabırsız olan tavrı babasının bıyık altından gülmesine neden olmuştu fakat bunu kimse görmemişti.

"Bunu Jungkook'un yapması daha doğru olur." diyerek araya girdi Seokjin. Herkesin bakışları Jungkook'a dönerken onun çekingen bakışları ise anne babasının üzerindeydi. Hala daha konuşmaları gereken bir konu vardı. Seokjin onun baktığı yere baktığında olayı toparlamak adına tekrar konuşmuştu.

"Hani sizin bir samimiyetiniz var ya." dediğinde cevap Bay Jeon'dan gelmişti. Dudağının tek tarafı havalanırken "Evet." demişti. "Baya bir samimisiniz."

İmalı cümlesi ise eşinden bir dirsek kazandığında durumu toparlamak adına boğazını temizlemişti. "Bir an önce yapalım şunu. Oğlumu çok özledim çünkü."

Seokjin ve Jimin hızla Jungkook'a dönerken ona yapması gerekenleri anlatmaya başlamışlardı. Eğer işe yararsa Taehyung hemen uyanabilirdi.

"Şimdi öncelikle yanına girdiğinde onunla konuş, omegasıyla bağlantı kurmaya çalış. O da uyuyor mu yoksa sadece Taehyung'a itaat ederek ona izin mi veriyor anlamalısın."

Seokjin'in söylediklerini kafasını sallayarak onaylamıştı Jimin. "Ve bol bol feromon salgıla ki yanında olduğunu ve onu beklediğini hissetsin."

Jungkook hepsini anladığını belirterek kafa salladığında heyecandan yerinde duramıyordu. Sürekli olarak kıpırdanıyor ve ellerini hareket ettiriyordu. Sadece bir gündür kolları arasına alamadığı omegasını çok fazla özlemişti. Bakışlarını son kez karşısında ki iki adamda gezdirdi ve derin bir soluk aldı.

"İşe yarayacak, değil mi?"

Çökmüş omuzları ve umutlu bakışlarıyla sorduğu soruya karşılık Seokjin umut verircesine gülümsemişti ona. "Taehyung ve kurdu seni seviyor, buna kayıtsız kalamazlar."

Jungkook tekrar derin bir nefes almış ve son kez ailesine göz ucuyla baktıktan sonra sabahtan beri kapısında beklediği odadan içeri girmişti.

Hastane yatağında yatan naif bedeni gördüğünde içi titremişti. Sevgilisi bu halde bile o kadar güzel görünüyordu ki ağlamak istemişti karşısında. Kapıda dikilmeyi bırakarak yanına adımladığında yatağın boş kalan köşesine oturmuş ve yatakta öylece hareketsiz duran elini tutmuştu. Kahve feromonları odaya yavaşça yayılırken ne söyleyeceğini bilememişti. Oysa ki konuşmalı ve ona burada olduğunu hissettirmeliydi.

permission to love | taekookWhere stories live. Discover now