"Saat 7 gibi gideriz olur mu?" Sorusunda kafamı sallayarak cevap verdiğimde bir kez daha yanağımı öptü. Biraz daha Pepper ile konuştuktan sonra yukarı kata çıkıp odama girdim. Çantamı yatağımın kenarına koyup üstümde olan kıyafetleri çıkartıp bir kenarı attım. Umarım sıcak bir duş tüm yorgunluğumu alır.

&

"Sana buranın güzel olduğunu söylemiştim." Önümde duran yemekten bir lokma daha aldığımda elimde olmadan Pepper'ın söylediğine güldüm. Yol boyunca hatta evde bile burayı övüp durmuştu. Bir anlığına ailevi bir yakının işlettiğini sansam bile durum elbette öyle değildi. Pepper'ın daha önceden yaşadığı yerin biraz ilerisinde olan ufak bir yerdi burası. Oldukça tatlı insanlara sahipti. Pepper'ı uzun yıllardır tanıdıkları aşikardı. "Üniversite yıllarındayken gelmiştim buraya ilk defa. Çok param yoktu, hatta bazen param ev kirasına bile yetişmiyordu." Yüzünde olan gülümsemede ufak bile olsa bir burukluk gördüğümde derin bir nefes alıp çatalı tabağa bıraktım ve Pepper'ın anlattıklarını dinlemeye odaklandım.

"Dediğim gibi eve bile param yetmiyordu, bazen yemek alacak param olmuyordu. Ev soğuktu bu yüzden dışarıda geziniyordum. Açlığımla ya da soğukla baş başa kalmak yerine dışarısı bana daha iyi geliyordu. En azından unutabiliyordum. Sonrasında Roberto fark etti beni." Diyerek bakışlarını tezgah arkasında duran oldukça tombul yüzü tatlı adama çevirdi. "Bedava yemek falan dedi önce beni mahçup etmemek için. Kabul ettim. Fakat birkaç defa daha bu durum yaşanınca anladım ve kendimi huzursuz hissettim. Bir gün artan paramdan vermeye çalışınca beni durdurduğunu hatırlıyorum. Kızmamıştı ya da parayı elimden almamıştı. Hayal kırıklığına uğramıştı." Derin bir nefes daha aldı. Masada uzanıp elini tuttuğumda gülümsedi. "Kısacası Üniversite yıllarımdan beri geliyorum buraya. Roberto benim için çoğu zaman bir amca gibi oldu. Ve dahası Tony bile buraya geldi, inanabiliyor musun?" Güldüğünde istemsizce dudaklarım yana kıvrıldı.

"Buraya her geldiğimde eski anılarım aklıma geliyor, üzgünüm." Elini yavaşça sıktım ve ona gülümsedim. "Hayır, sevdim." Dediğimde o da güldü. Kirpikleri biraz ıslanmıştı fakat ağlamıyordu. Gözünden tek bir damla yaş bile düşmedi.

Aniden içimde beliren huzursuzluk hissi ile gözlerimi Pepper'ın yüzünden çektim. Aylardır tek bir gün bile aksatmadan yanımda olan tek kişiydi. Şu son ayları geçtim, tüm hayatım boyunca yanımdaydı. Ona nasıl teşekkür edeceğimi ne diyipte onu mutlu edeceğimi bilmiyordum. "Teşekkür ederim." Ağzımdan çıkan ilk şey bu oldu. Bakışlarımı ona çevirmeye korktum. Aylardır ağlamıyorum ve şimdi de ağlamaya hiç niyetim yok. Kendimi açıklamadım, neden olduğunu söyleyip konuyu uzatmadım ama onun anladığını biliyordum. Neden teşekkür ettiğimi bildiğini biliyordum.

"Eliza." dedi. Dikkatimi çekebilmek için belirli aralıklarla elimi sıktı fakat bakamadım. Pepper elini uzatıp diğer elimi tuttuğunda iç çekişini duydum. "Hayatımda senin gibi bir çocuk olduğu için ben teşekkür ederim." Duygusallaştığımızı ikimiz de fark edince Pepper'ın gülüşünü duyduğumda yüzümü ona çevirdim. "Hadi yemeğini ye."

Pepper ve ben orada yaklaşık bir buçuk saat daha kaldık. Bana eski aşklarını, üniversite zamanını, benim ilk doğdumda olan hallerimi ve daha birçok şeyi anlattı. Onunla zaman o kadar hızlı geçmişti ki ne ara gitmemiz gerektiğini anlamadım. Pepper'a yaptığı şey için minnettardım. Eğer evde yeseydik büyük ihtimalle odama kapanacak ve saatlerce orada nerdeyse hiçbir şey yapmadan duracaktım. Bana beni sevdiğini gerçekten hissettiriyordu.

Beklenmedik bir şekilde ikimiz de yorgun olmamıza rağmen arabada da konuşmuştuk. Ona okulumda olan, etrafta dönen bazı şeyleri anlattığımda heyecanlanmıştı ve bana okul dramalarını özlediğini söylemişti. Onun söylediğine göre işte hiçbir drama yoktu, tüm gün verimli geçse dahi insan arada bazı şeyleri duymak istiyordu.

Eve vardığımızda hala az az bir şeylere gülüyorduk fakat bu çok fazla değildi. Pepper benden daha fazla bitkindi ve bu belliydi. Gün boyunca çoğu işe bakmak zorunda kalmış, Obadiah'ın verdiği her şeyi yapmıştı ki Obadiah kesinlikle iş konusunda insanların pestilini çıkarmaktan zevk alan biriydi.

Pepper ile daha fazla konuşmadan odalara çekildiğimizde derin bir nefes aldım. Okuldan geldiğimde yere attığım kıyafetlerimin üzerine bir de yemek yemeye gittiğimizde giydiğim kıyafetleri attım ve yatağın üzerine atılmış dağınık pijamaları üzerime giydim. Televizyonu açıp herhangi bir kanalda durdum ve sesi oldukça düşürüp yatağın içine girdim. Soğuk çarşafların arası bir süre sonra tüm bedenimi ısttığında gözlerim iyice kapanmaya başladı. Her gece yaptığım gibi babamın düşüncesiyle uykuya daldım.

Saatler sonrasında yavaşça dürtülmemle gözlerimi açtım. Odamda herhangi doğal bir ışık belirtisi aradım fakat tek ışık belirtisi televizyondu. "Pepper?" Pepper, dağınık saçları ve eşofman takımı ile karşımda duruyordu. Gözlerinin altında televizyon ışığından yansıyan ıslaklık dikkatimi çekti. Dudaklarında olan gülümseme ise neler olduğunu sorgulamam gerektiğini düşünürdü. "Saat kaç?" Bu ondan çok kendime sorulmuş bir soruydu. Kafamı çevirip saate baktığımda saatin sabaha karşı beş olduğunu gördüm. Çok erkendi.

"Tony'i buldular, Eliza."

-𝐛𝐢𝐡𝐭𝐞𝐫: ' Winter Soldier kitabı yazmak istiyorum bc why not fakat kafam çok fazla karışık ama bir çözüm bulcam öptüm çok 💋 + Aylardır bölüm atmamamın sebebi ufak çaplı depresyon sonrası kendime odaklanmam + birinden hoşlanmam (hoşlantım bitti btw) neyse aktif olmaya çalışacağım sanırım sadece çok tıkanıyorum bu kitapta gelecek olayları belli fakat arada boşluklar var ve oraları doldurmakta zorlanıyorum 💋

𝐈𝐍𝐇𝐀𝐋𝐄,    starkWhere stories live. Discover now