10. Bölüm

40.7K 2.7K 353
                                    

Bir sonraki bölüm için
Oy Sınırı: 1300 oy (1,3k)

Keyifli okumalar ♥️

•10. BÖLÜM•

6 Yıl Önce...

Hayatımda bir çok defa incindim. Pars'ı tanımadan önce, lise yıllarımda bir sevgilim vardı. Adı Caner... Onu da öyle çok, öyle çok sevmiştim ki... Ve onunda beni sevdiğini zannetmiştim. Ama sevmemiş, hem de hiç. Bunu o zamanlar ki en yakın arkadaşım olan Gökçe'ye bademcik ameliyatı yaparken yakaladığımda anlamıştım. Ama o ve en yakın arkadaşım bile beni Pars'ın yaptığı şey kadar incitmemişti.

Ki ben, bir karıncayı bile incitmekten ölümüne korkan ben. Karşımdaki insanın kalbi kırılacak diye söyleyeceğim şeyi bin defa düşünen ben.

Ama her zaman kırılan ben oldum. Acımasızca kalbi paramparça edilen hep ben oldum.

Titreyen ellerimi kalbimin üzerine kapattım. Acıyordu, kalbim çok acıyordu. Az önce Pars'ın yanında dimdik durmayı ve ona son sözümü söyleyip evden çıkmayı başarsam da kapıyı ardımdan kapattığımdan beri apartman boşluğunda hüngür hüngür ağlıyordum. İlk bir iki dakika kapıyı açıp "şaka yaptım, hadi içeri gel." demesini beklesem de o kapı asla açılmadı. Zaten benim ki de boş bir hayaldi, salaklıktı. Belki de inanamamazlıktan kaynaklanıyordu. Çünkü bakışlarını görmüştüm. Bana çok güzel bakıyordu. Sevgiyle, şefkatle... incitmekten korkar gibi. Ama sonra ne değişmişti...? Hiç bilmiyorum. Belki de yanılmıştım. Belki de bana hiç öyle bakmamıştı. Ben öyle olmasını istediğim için öyle görmüştüm.

Daha fazla burada bekleyip kapının açılmasını beklemenin gereği olmadığına kanaat getirdiğimde ve biraz da olsa gücümü toparlayabildiğimde titreyen bacaklarımla bir üst kata çıkmaya başladım. Çok zordu, yürümekte nefes almakta çok zordu. Sonunda Ayşe'nin kapısına ulaştığımda sağ yumruğumu güçlükle kaldırıp iki kez vurdum.

Kapı açıldığında Ayşe direkt konuşmaya başladı ama sesini bir uğultu gibi duyuyordum sadece. "Kızım nerede kaldın ya? Filmi hazırladım, mısırı patlattım 1 saattir seni bekliyoru... Peri?..." Elleri yanaklarımı bulduğunda ağlamam artık sesli bir hal almıştı. "Peri ne oldu?!" diye haykırdığında artık bacaklarım beni taşıyamayacak durumdaydı. Dizlerimin bağı çözülüp tam yere yığılacağım esnada Ayşe beni belimden kavradı ve evin içerisine çekti.  Kapının önünde yere yığıldığımda o da benimle birlikte yere oturmuştu.

"Kızım ne oldu? Bir şey söylesene! Çok korkuyorum." Ben konuşamadıkça, ağlamam şiddetlendikçe o daha fazla panikliyordu. Farkındaydım ama duygularıma söz geçiremiyordum.

Ben artık ben değildim.

"Anneni arıyorum." dediğinde genişleyen gözlerimle panik içerisinde kollarını kavradım.

"Arama Ayşe, ne olur arama." Ben anne ve babamın yüzüne nasıl bakardım? Asla, asla onlara söyleyemezdim.

Ayşe sadece başını sallayarak beni onayladıktan sonra bana sımsıkı sarıldı. Saatlerce o kapının önünde birbirimize sarılı halimizle ağladım. En yakın arkadaşım bir yandan sırtımı sıvazlıyor, bir yandan saçlarımı okşuyor, bir yandan da beni rahatlatmak adına sakin sakin konuşuyordu. Sonunda biraz sakinleşebildiğimde Ayşe'nin yardımıyla salona geçtik ve oturduk.

SEBEBİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin