MENEKŞE

957 51 44
                                    

"Naptın Gürcan, buldun mu kamera görüntülerini?"

Serdar operasyon odasından içeri girdiğinde Gürcan'ı bilgisayar başında boşluğa bakarken buldu.

"Gürcan?"

İkinci kez seslenmesiyle dalgınlığından uyanan Gürcan toparlandı.

"Hah, pardon Serdar, bakıyorum kamera görüntülerine, birazdan hallederim."

Serdar Gürcan'ın yanına geldi.

"Neyin var senin?"

"Bir şeyim yok ya," dedi Gürcan gözünü monitöre dikerek. "Bekle, bulacağım görüntüleri."

"Ya bırak şimdi görüntüleri," dedi Serdar. "Noldu anlat bakalım."

"Bir şeyim yok dedim ya," diye ısrar etti Gürcan.

"Gürcan," dedi Serdar uyarır gibi. "Sen gel bakayım şöyle."

Gürcan'ı kolundan tutarak odadaki kanepelere doğru sürükledi. Oturduklarında Gürcan'a dönüp sordu.

"Pınar mı mesele?"

Gürcan'ın gözleri şaşkınlıkla kocaman açıldı.

"Ne!? Ne Pınar'ı?" dedi panik içinde. "Nerden çıkardın abicim, yok yani Pınar falan, ne alaka..."

Serdar'ın kahkahayı basmasıyla Gürcan'ın sözü yarıda kaldı. Kaşlarını çatarak baktı Serdar'a.

"Ne gülüyorsun ya?"

"Pardon," dedi Serdar kendini tutmaya çalışarak. "Sadece, bundan bir süre önce ben de babanla buna benzer bir konuşma yapmıştım da, aklıma o geldi."

Gürcan'ın kafası karışmıştı. "Babam mı?"

"Evet," dedi Serdar. "Bana Zehra'ya olan hislerimi sormuştu, ben de böyle kem küm edip kalakalmıştım."

"Hah, tabi," diye acı acı güldü Gürcan. "Yine herkesin duygularını fark edip bana gelince kör olan babam."

"Haksızlık etme," dedi Serdar. "O da fark etmiştir elbette ama, sen onun oğlusun sonuçta, seni utandırmak istememiştir. Ama ben o kadar ince düşünceli değilim, o yüzden dökül bakalım."

"Ya ne anlatayım Serdar?" diye söylendi Gürcan. "Pınar'ın beni stres topu olarak kullanmasından bıktım usandım, konu bu işte!"

"Ya, çok zor şeyler yaşadı Gürcan, onu da anlamak lazım."

"Ben onu anlıyorum zaten Serdar," dedi Gürcan. "En azından anlamaya çalışıyorum. Ama o bir türlü görmüyor bunu. Bak, ben kimseyle acılarımı yarıştırmıyorum. Bir insanın ailesini kaybetmesi, kimsesiz kalması elbette zordur, ama benim çocukluğumda yaşadığım şeyler de şımarıklık olarak nitelendirilemez. Kimse kimsenin ne yaşadığını da, ne hissettiğini de bilemez sonuçta."

Serdar kaşlarını çattı. "Böyle mi söyledi Pınar sana?"

"Bunun gibi şeyler," diye iç çekti Gürcan. "Ben sadece ona destek olmaya çalışıyorum ama o bütün her şeye olan hırsını benden çıkarıyor. Tamam, buraya ilk geldiğimde hatalar yaptım, doğru. Ama beni de anlayın Serdar, ben sizin gibi bu dünya için eğitilmedim. Hiç istemeden paldır küldür içine girdim. Bilmiyordum, anlamıyordum, üstelik benden babamı çaldığı için kızgındım teşkilata. Ben yaşadıkça, gördükçe öğrendim neyin ne olduğunu, ne için çabaladığımızı, ne için fedakarlıklar yaptığımızı... Ama sürekli geçmişte yaptığım hatalar yüzünden azarlanmak ve ciddiye alınmamak da koyuyor yani."

Serdar Gürcan'ın omzunu sıvazladı.

"Pınar şu anda tam olarak sağlıklı düşünemiyor Gürcan. Eminim farkında değildir yaptıklarının. Biraz zamana ihtiyacı var bence, düzelecek inan."

SEVMEK VE ÖLMEK ZAMANIWhere stories live. Discover now