BU NE BİÇİM GÖREV?

1.2K 54 26
                                    

Zehra tepeden tırnağa giyinip süslenmiş bir şekilde operasyon odasına girdi. Odadakilerden ıslıklar ve alkışlar yükseldi. Serdar, tam su içiyordu, Zehra'yı görünce aniden ağzındaki suyu püskürterek öksürmeye başladı.

Zehra ona ters bir bakış atarak Pınar'a döndü.

"Ne diyorsun Pınar? Olmuş mu?"

Pınar Zehra'yı dikkatle inceledi. Zehra kayık yakalı, göğüs dekolteli bir bluz, deri bir pantolon ve yüksek topuklu çizmeler giymişti. Saçları dalgalar halinde çıplak omuzlarına dökülüyordu, hafif bir göz makyajı yapmış ve şeftali tonlarında bir ruj sürmüştü. Çok güzel ve havalı görünüyordu.

Pınar etrafında dönerek Zehra'yı iyice süzdü.

"Kıyafet gayet iyi. Ama makyajı biraz daha abartsa mıydın acaba?"

Serdar kendini tutamadı. "Yok artık!"

Herkes şaşkın bakışlarla Serdar'a döndü. Zehra hariç, çünkü o gözleriyle dövüyordu Serdar'ı. Serdar dudaklarını ısırarak sustu. Zehra Pınar'a döndü.

"Yani, dikkat çekmeye çalıştığımı belli etmek istemedim, kıyafet yeterli bence, makyajı da abartırsam çok ben buradayım diye bağırır dedim."

"Doğru, ben o açıdan düşünmemiştim."

Pınar ve Zehra konuşurken, Serdar burnundan soluyarak oturuyordu, sinirden oturduğu yerde dizini sallayıp duruyordu. Onun asıl sıkıntısının ne olduğunun farkında olan Pınar, muzip bir ifadeyle sordu.

"Sen bu plandan pek memnun değilsin sanki Serdar, ha?"

"E yani!" diye patladı Serdar. "Adamın telefonuna sızmak için Zehra'nın herifle flört etmesi şart mı! Zehra'yı adamın takıldığı bara gönderelim, adamla takılsın da bu arada telefonu kopyalasın, bulduğumuz en mantıklı plan bu mudur gerçekten!"

"Aslında," diye sakince araya girdi Uzay. "Uygulayabileceğimiz planlar içinde en risksiz olanın bu olduğunu öngördüm Serdar."

Serdar tam ters bir karşılık verecekti ki, " Neyse!" diye yüksek sesle araya girdi Zehra. O arada Serdar'a uyarıcı bir bakış atmayı da ihmal etmedi. "Uzay sen adamla ilgili son araştırmaları da tamamla, ben de gidip hazırlanmayı bitireyim. Hakkı dayı mekanı önden bir gözlemleyecekti, ondan haber gelince çıkarım."

Zehra çıktı. Serdar bir süre daha oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandıktan sonra dayanamayıp arkasından gitti.

Kapısı tıklatıldığında Zehra ayna karşısında makyajının son rötuşlarını tamamlıyordu. Kapıyı açıp da Serdar'ı karşısında görünce direk söylenmeye başladı.

"Ya Serdar sen delirdin mi? Ne diye saçma sapan konuşup durdun içerde?"

Serdar içeri girip kapıyı kapattı.

"Tutamadım kendimi ne yapayım," diye kendini savundu. "Yani böyle bir şeyi kaldırmak kolay değil takdir edersin ki."

"Bizim işimiz bu," diye tısladı Zehra. "Ve sen benim işimi ciddi manada zorlaştırıyorsun."

Sonra Serdar'a arkasını dönerek aynanın karşısında saçlarını düzeltmeye başladı. Serdar hafifçe duraksadı, sonra yavaş yavaş Zehra'ya doğru yürüdü ve arkasından beline sarılarak başını saçlarına gömdü. Zehra gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Bu şekilde beni sakinleştiremezsin biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum," diye mırıldandı Serdar. "Zaten senden çok kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum şu an."

"Bak hala ya!" dedi Zehra öfkeyle. "Resmen ömrümü yiyerek formda kalıyorsun Serdar, öf!"

Serdar başını kaldırıp güldü. Aynadaki yansımalarına bakarak konuştu.

"Muhteşem görünüyorsun,biliyorsun değil mi?" dedi. "Yani, güzelliğin beni her zaman hayrete düşürmüştür ama bu halin... İnanılmaz."

Zehra hafifçe gülümsedi. "Gönül isterdi ki her zaman böyle dolaşayım, ama yağmurda çamurda kötü adam kovalarken makyaj ya da topuklu çizmeler pek pratik olmuyor takdir edersin ki."

Serdar Zehra'yı omuzlarından tutarak kendine doğru çevirdi.

"Sen her halinde gördüğüm en güzel kadınsın," dedi Zehra'nın gözlerinin içine bakarak. "Nasıl giyinirsen giyin, fark etmez."

Sonra Zehra'nın gülümseyişini görünce muzip bir ifadeyle ekledi. "Gördüğün üzere, seni sakinleştirmeyi de gayet güzel becerebiliyorum."

Zehra kaşlarını çatarak Serdar'ın göğsüne vurdu.

"Sana inanmıyorum! Deminden beri bana numara yapıyorsun demek, ben de güzel güzel dinliyorum seni!"

Serdar gülerek Zehra'nın vuruşundan kaçtı. "Söylediğim her kelimede ciddiydim bir kere," dedi. "Numara yapmıyordum, sadece ikincil bir amacım daha vardı."

O sırada Zehra'nın telefonuna mesaj geldi. Zehra mesaja baktıktan sonra yatağının üzerinde duran paltosunu ve çantasını almak için yürüdü.

"Neyse, uğraşamayacağım şimdi seninle," dedi. "Hakkı dayıdan haber geldi, gitmem lazım."

Serdar'ın tekrar suratı asıldı. "Bu plan hala hoşuma gitmiyor."

"Senin hoşuna gitmesi gerekmiyor zaten Serdarcım," dedi Zehra. Sonra daha yumuşak bir sesle devam etti. "Ayrıca adamla nikah masasına oturmaya gitmiyorum, alt tarafı bir iki saat oturup bir şeyler içeceğim, amma abarttın!"

"Hiç de abartmıyorum," dedi Serdar inatla. "Pek çok konuda sıradan çiftlere benzemiyor olabiliriz, ama böyle bir konuda geleneksel bir erkek olduğum için suçlayamazsın beni. Kıskanıyorum ya, nasıl engel olayım buna!?"

Zehra arkasını dönüp çıkmak üzereydi, aniden dönüp geldi, Serdar'ın karşısında durdu.

"Kemal öldükten sonra, Yağmur'a gitmeye karar vermiştim hatırlarsan," diye söze başladı.

Serdar aniden bu konunun açılmasına şaşırsa da, Zehra'nın ne anlatacağını merak ettiği için sessizce dinlemeye devam etti.

"Sizinle vedalaştım, eve gittim. Yağmurlar daha gelmemişlerdi. Evin içinde dolaştım, heyecanımı bastırmaya çalıştım... Sonra Kemal'in bilgisayarını gördüm masanın üstünde. Açtım, videolarına baktım. Ve oradaydı. Senin Simon'un şoförlüğünü yaptığın o video. O videoyu gördüğüm anda da koridorda Yağmurların sesini duydum. Karar vermek için bir saniyem vardı,bilgisayarı alıp banyoya saklandım. Kızıma gitmedim. Oradaydı, birkaç metre ötemde, elimi uzatsam dokunabileceğim mesafede..." Zehra'nın hafifçe sesi titrese de durmadı. "Gitmedim. Kaldım. İşte o an anladım Serdar." Zehra iki eliyle Serdar'ın yüzünü tuttu. "Sana karşı hislerimi tam olarak o an anladım. Senin başının belada olma ihtimali, beni kızıma gitmekten alıkoyduğunda."

Serdar aniden gelen bu itiraf karşısında o kadar büyük bir duygu yoğunluğu içindeydi ki, söyleyecek bir kelime bulamıyordu. Gözleri dolmuş bir şekilde baktı Zehra'ya. Zehra hafifçe gülümsedi, sonra Serdar'ın kollarının arasından sıyrılıp kapıya doğru giderken muzip bir sesle konuştu.

"Gördüğün üzere, ben de seni sakinleştirmeyi gayet güzel beceriyorum."

Serdar transtan çıkmış gibi başını salladı.

"Ne!? Nasıl yani, bir dakika..."

Zehra eliyle öpücük göndererek kapıdan çıktı.
"Görev bekler Serdarcığım,görüşürüz!"

Serdar bir süre şaşkınca yerinde kalakaldı,sonra Zehra'nın arkasından koştu.

"Zehra!? Gerçek miydi, değil mi, söylemen lazım, gece uyuyamam!"

SEVMEK VE ÖLMEK ZAMANIWhere stories live. Discover now