YİRMİBİRİNCİ BÖLÜM

1.2K 75 65
                                    

"Oo Özge Hatun, nasıl geçti dün gece?"

"Asiye Hatunun pabucu dama atıldı!"

"Ee, kaç aydır gebe, hünkarımız daha fazla sabredememiştir."

"Artık şehzade değil padişah oldu, hiçbir şey eskisi gibi gidemezdi zaten."

"Biz burda boşuna durmuyoruz, sadece Asiyeyle alakadar olmaya devam etseydi vallahi isyan çıkaracaktım."

"Ee devletin sarayın kaç yıllık kaidelerine kimse karşı gelemez."

"Harika Sultan eskisi gibi olsaydı o hatuna ölümlerden ölüm beğendirirdi. Asiye napacak acaba?"

Haremde cariyeler bunları konuşup duruyordu. Asiye odasında kulaklarını tıkıyordu. Kaç aydır bu saraydaydı. Kaideleri biliyordu. İnsanoğlu herşeye alışıyordu. Lakin gönül, kural kaide dinlemiyordu. Aklını kurcalayan esas şey başkaydı. Hatunun boynunda bir kolye görmüştü. Doruk onu kendi elleriyle yapmıştı. Bu Asiyeyi huzursuz etmişti. Aniden kapı açıldı. Doruk içeri girdi.

"Hayırlı sabahlar Asiyem, nasılsın?"

"İyi."

"Beraber kahvaltı edelim istedim. Seni odama çağırıp gebe halinle yormak istemediğim için buraya hazırlamalarını emrettim. Söyle bakayım, canının istediği hususi bir şey var mı?"

Bu kadar kibar, düşünceli, sevgi dolu gözlerle bakan adamla, dün geceki adam aynı kişi miydi?

"Kahvaltıyı Özge Hatunla edersiniz diye düşünmüştüm."

"Öğrendin demek... O dün gece işi biter bitmez gitti. Soframda senden başkasına yer yok."

"Vay be... Ne kadar kolay söylüyorsunuz."

"Yine mi bu sebepten kavga edeceğiz Asiye? Bak hatunu ben istemedim, validem hazırlatmış bana haber de vermediler, benim içinde sürpriz oldu. Gelen tüm cariyeleri kapıdan çevirirsem insanlar arkamdan ne der? Hem haremde kıskançlıktan kızlar sana saldırıyorlarmış, ya sana, bebeğimize bir şey yapsalardı? Cinselliğin bu kadar önemli olmadığını sana daha önce de söylemiş-

"Tamam Doruk, sus. Rica ederim sus. Konuşmak istemiyorum bunları."

"Konuşmadan sorunlarımızı çözemeyiz ki Asiye."

"Sorun falan yok, tamam mı? Cemile kalfa geceden beri başımda anlatıp duruyor, haremin binlerce yıllık düzeniymişte kimse bozamazmışta... Bir de senden dinleyemeyeceğim."

"Gözlerin bana hala farklı bakıyor ama."

"Sana öyle gelmiş. Hadi şu kahvaltıyı yiyelim de herkes işine baksın."

"Kovuyorsun yani beni?"

"Ben öyle birşey mi dedim Doruk?"

Dora Hatun ise elindeki kumaşlarla dolu çuvalları hareme götürürken takılıp yere düştü. Çuvallar ortalığa saçılmıştı. Acıyla inledi.

Oradan geçen Oğulcan Ağa hemen yardımına koştu.

"Aman, iyi misin hatun? Dur şunları toplayalım."

Dora Hatun ağlamaya başladı.

"O kadar mı acıdı ya?"

OSMANLI'DA KARDEŞLERİM (+18)Where stories live. Discover now