final (part 2)

126 13 2
                                    

insanlar asla karşısındaki kişiyi düşünmez, onun yaşadığı sorunları fark etmek istemezdi. ya da çoğunluk için böyleydi bu. ellerinden kayıp giden hayatı, bir damla suymuş gibi önemsemeden harcarlar, karşısındakileri önemsemezlerdi.

kendi sorunlarını anlatarak anlaşılmayı bekler, ama insanları anlamazlardı. insanların kalbine sevgi aşılar, onlardan anlaşılmayı beklerlerdi. ama anlamazlardı asla karşısındakini. onun hislerini, duygularını, düşüncelerini, sorunlarını... görmezden gelinmenin eseriydi bu. işte büyük aşklar böyle biter, geriye büyük boşluk kalırdı.

"ben bir şey yapmadım!" yoongi hastane odasındaki duvara tırnaklarını geçiriyor, çıkan sesle daha da sinirlenip tırnaklarını -sanki olabilecekmiş gibi- daha da sert geçiriyordu. gözünün önünden gitmeyen o sima onu daha da sinirlendiriyor, daha da bunaltıyordu.

ayrılmasının sebebi jimin'in deli olmasıydı. peki kendisi neydi?

duvardan uzaklaştı. iki adım geriye attı ve sendeleyerek kendisini yatağa yönlendirdi. her yerde jimin vardı. onun parıldayan gözleri, yumuşacık elleri vardı gözünün önünde.

kendi elleriyle toprağa vermişti jimin'i. kendisi yapmıştı bunu. o, kendisini çok seven jimin'i ölüme terk etmişti. jimin her yerde yoongi'yi görüp kendisini evine hapsederken, yoongi hayatına bakmıştı. yeni aşklara yelken açmış, yeni mutluluklar yaşamıştı.

gözlerinin önüne anıları geldi. ilk tanıştıkları gün, ilk öpüştükleri gün, ilk buluşmaları... her şey zihninde capcanlıydı. yoongi asla unutamamıştı jimin'i. hep kalbinde yaşatmıştı.

odayı kaplayan derin sessizliği gök gürültüleri bozarken, yoongi düşünce denizinde boğulmak üzereydi. neden böyle bir bencillik yapmıştı?

gözleriyle etrafı taradı. duvarları küflenmiş, yatağı kırık dökük, tavanı yere dökülmüş bu oda onun jimin'i göndermeye çalıştığı yerdi. tımarhanedeydi. hasta olduğunu kabullenmediği için jimin'e kızmıştı. ama kendisi de kabullenemiyordu. yapayalnızdı ve hastaydı. ama o, bunu anlamak istemiyor, jimin'in var olduğuna inanıyor ve insanların jimin'i öldürdüğünü düşündükleri için onu buraya hapsettikleri fikrine kapılıyordu. belki de jimin diye birisinin olmaması fikri onu çok korkutuyordu.

tabii ki o vardı, hep buradaydı. ama bazen görmek için bakmak yetmez, hissetmek gerekir. hissedemeyen insanlar için yoongi hasta olabilirdi, ama jimin hep oralarda bir yerlerdeydi.

"yeter be." sesi çıkmıyordu. 2 yıldır sadece kısa cümleler kurmuş, kimseyle iletişime geçmemişti. neden yaşıyordu ki? insanlar onu ölüme terk etmişti zaten. neden jimin ile kavuşmuyordu?

gözleriyle etrafı bir daha taradı. nasıl kıyacaktı canına? yatağa ulaştı gözleri, yatağın demirini alıp cama yöneldi. adımları neşe doluydu. biricik aşkına kavuşacaktı. demirin camla buluşması onun içine neşe saçıyordu. cam parçaları yüzüne geliyordu fakat o, bunu umursamıyordu.

cam parçasını aldı ve çizikler atmaya başladı bedenine. git gide derinleşen çizikler onun acısını katlasa da, üzülmüyordu. çünkü biricik sevgilisine kavuşuyordu...

"beni özledin mi, jiminshi?" ağzından dökülen birkaç kelime yere umutlar gibi çarptı ve odayı aydınlatan şimşek seslerine karşılık yerde bir karaltı vardı. dünya sanki bunu yeni fark etmiş gibi çiçek açmış, huzurla yatan bu çocuğu uyandırmamaya özen göstermişti.

yoongi ve jimin birbirleri için atan kalplerini birbirleri uğruna feda ettiler. bir vücut olmak için yapmışlardı. şimdi ise yeni bir rüya denizine atılmış, bir sonraki hayatta birbirlerini bulabilmek için uğraşıyorlardı.

(...)

[medya]

Mmm, please stay alive, yeah

어디서부터 잘못됐나?
전혀 기억이 나질 않아
작은 방안에 나의 몸을 숨긴 속삭이네

어둠이 유일한 ( )
구원을 바라는
내가 이상한 걸까? 피로 물든
누구든 제발 구해줘

Hide in the moonlight
그래, 기적 따윈 없어, 바람들은 그저
Hide in the moonlight
그리 거창한 전혀 아닌데, 그게 어렵네

잠들지 못하는 새벽 끝엔
눈뜬 악몽을 헤맨듯해
기적 따윈 없어 라고 말한 난데
기적처럼 와준 한마디

나의 운명
이따위 말로 설명할 없어
지친 나를 구한 구원
말이 설명하기가 쉬울까?
나를 살린 한마디

많은 밤이 지나도 너의 곁에 있을게
Oh, yeah ( 한마디)
나의 발에 나도 너의 곁에 있음에
Please, you stay alive (oh-whoa)
Please, you stay alive (oh-whoa)
(Please, you stay alive)

그림잔 커져가지만
괜찮아 너란 덕분이니
삶의 이윤 네가 전부이니
언제든 그저 그렇게 웃어줘

나와 너무나 닮은
너와 너무나 닮은
가끔씩 이유 없이 겁나, 감정은 뭘까?
끝이 날지 모르지만

끝나지 않는 악몽 끝에
너라는 존잰 일으켜 매일
기적처럼 와준, 기적과도 닮은
기적과도 같은 한마디

나의 운명
이따위 말로 설명할 없어
지친 나를 구한 구원
말이 설명하기가 쉬울까?
나를 살린 한마디

많은 밤이 지나도 너의 곁에 있을게
Oh, yeah ( 한마디)
나의 발에 나도 너의 곁에 있음에
Please, you stay alive

나의 구원
이따위 말로 설명할 없어
Please, you stay alive (oh-whoa)
Please, you stay alive

***

bu fici yazarken arkadaşımın hayat hikâyesinden esinlendim. umarım kötü yazmamışımdır.

saçma yerler, yanlış olan kısımlar olabilir. lütfen hatalarımı mazur görün. okuduğunuz için teşekkür ederim. umarım beğenmişsinizdir <3

miss | yoonminWhere stories live. Discover now