35. Bölüm

1.8K 98 0
                                    

Biliyorum. Kitabın gidişatı bir anda değişti. Fakat bende de her şey değişti arkadaşlar. Düşüncelerim, isteklerim hepsi. Bazı olaylar sizi olgunlaştırıyor. Bu kitabı tamamen spontane ve vakit geçirmek için yazmıştım. Bir anda bir senaryo belirmişti zihnimde ve bunu hiç düşünmeden direkt aktarmıştım buraya. Çok uzun zaman oldu ve ben böylesini daha güzel buluyorum.

Yeni bir hikaye daha yazmayı düşünüyorum. Yine bir şeyler doluştu kafama. Bu sefer tamamen kurduktan sonra başlayacağım.

İyi okumalar ♥️♥️

•••

Önümdeki kadının saçlarını yolsam en fazla ne olabilir ki? Yaka paça atarlar mesela buradan seni. Ya da direkt karakolda bulursun kendini. Of. Bir insan nasıl bu kadar yavaş olabilirdi??? Nasıl? Yalnızca bir bilet kesecekti filme. Telaşla, kaşları çatık bir şekilde önündeki ekrana bakmaya başlayınca söze girdim.

"Bir sorun mu var?" Sorduğum soruyla birlikte bana döndü fakat oyalanmadan gözleri tekrardan ekranı bulmuştu. Bu sırada sorduğum soruyu da görmezden gelmedi ve cevapladı.

"Çok üzgünüm hanımefendi. Bilgisayara bir şeyler oluyor şu an. Ben de anlamadım." Sonuna doğru sesi kısılmış ve sandalyeden kalkıp aşağı çömelmişti. Sanırım bilgisayarın kablolarıyla oynuyordu.

Derin bir nefes aldım, verdim ve başımdaki bereyi düzelttim sakin olmaya çalışarak. Biraz sonra başını kaldırdı. "Siz diğer sıraya girin lütfen. Uzun zaman alacak çünkü."

Küfür etmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp şansıma tükürdüm. Yanımdaki arkaya doğru uzanan sıraya baktım. Benim arkamdakiler de direkt geçmişti oraya. Kafam yavaşça iki yana sallanırken dudaklarım da aşağı doğru bükülmüştü istemeden. 

Tam bu sırada yanımdan kalın bir erkek sesi duydum. "Buyurun isterseniz."

Soluma döndüğümde onu gördüm. Hayır, tanımıyordum. Kaşlarım bu yabancı adamın iyi tavrına karşı havaya kalktı. Daha sonra küçücük bir gülümseme kapladı yüzümü.

"Gerçekten mi?" Kafasını salladı ve o da gülümsedi. Koyu kahverengi saçları dağınıktı, birkaç tutamı alnına düşmüştü. Gözleri acı kahve tonundaydı ve insanı etkisi altına alacak kadar derin bakıyordu. Yüzünün tanıdık gelmesini çok kafama takmadan yanına doğru gittim.

Boyu uzundu. Aramızda muhtemelen 15 cm kadar vardı. Ben 1.75 olduğum için çok fark oluşmamıştı.

"Teşekkür ederim. Derya bu arada." Elimi uzatarak konuşmama o da elimi tutarak karşılık vermişti.

"Rica ederim. Çağlar." Yüzümüzde büyümemesi için bastırdığımız gülümsememizle birbirimize bakarken görevli kadının sesi geldi. "Hangi film olacaktı?"

İlk kadına sonra birbirimize baktık aynı anda. Ellerimizin hala birleşik olduğunu görünce alelacele ayırdım ve boğazımı temizleyip kadına döndüm.

Sonra aynı anda konuştuk. "Sevmek Zamanı." Kaşlarım kalkarken tekrar yanımdaki adamı buldu gözlerim. Onun da bana baktığını hatta yüzümün her yerini incelediğini görünce kulaklarımdan yanaklarıma doğru kızardığımı hissettim. Bir şey demeden önüme döndüm.

"Ekrandan seçebilirsiniz oturacağınız yeri." Nedense bir anda sesim yükselmişti hafifçe.

"Biz birlikte değiliz. Biletleri ayrı kesin lütfen." Kadın anladım anlamında başını sallayarak ekranı gösterdi tekrardan.

Dudaklarımı birbirine bastırırken boş olan yerlere baktım. Ortada veya arkada bir yer olabilirdi. Fakat neredeyse her yer doluydu. Sadece en öndeki iki sırada ve ortayla arkanın arasında iki kişilik mesafeyle iki koltuk vardı. Geldiğim yer eski türk filmlerini gösteren bir sinema salonuydu. Demek ki insanlar eskileri unutmuyordu.

Dj • Yarı Texting Where stories live. Discover now