25- Tatlı, Huysuz Keçi

21.6K 2.1K 883
                                    

Ava Max - Into Your Arms

İyi okumalar...

Araf'ın kollarının arasında olduğumu ve onun kokusunu soluduğumu algılamam birkaç saniyemi almıştı. Asıl zor kısım bundan sonra başlamıştı. Çünkü onun kolları arasında olduğumun tamamen farkındaydım ve kokusu... Gözleri...

Bir sarhoş yavaşlığında kollarımı kaldırarak onun belimi sıkıca saran kollarından kurtulmaya çalıştım. Bu sırada dudaklarım bir şey söylemek için aralanıyor ancak söyleyecek hiçbir şey bulamayışımdan kapanıp duruyordu.

Araf, belime sardığı kollarını yavaşça çekip dengemi kurmama yardımcı olduğunda ona teşekkür etmem gerektiğinin farkındaydım ama ağzım bir anda kurumuştu ve şu an benim için konuşmak çok zordu. Onu ne kadar süredir tanıyordum? Epey olmuştu. Ama onu ilk kez karşımda canlı bir şekilde görüyordum ve...

Fotoğraftakilerden çok daha yakışıklıydı. Nefesim kesilmişti.

Sendelediğim esnada elimden kayıp yere düşen kremi almak için eğildiğimde Araf'ın yüzü yerine yere bakmak aklımı yeniden başıma getirmişti. Ne kadar önce olduğunu unuttuğum bir zaman diliminde Araf, mutfağın kapısında dikilip bana kim olduğumu sormuştu. 

"Fatma Teyzenin bir arkadaşıyım." Kremi yerden aldım ve yüzüme en samimi gülümsememi yerleştirerek doğruldum. Yeniden Araf'ın yüzüne baktığımda kalbim, bu acımasız varlık karşısında çaresizce sancılanıyordu.

Boyu epey uzundu. Fotoğraflardan boyunun ne kadar olduğu anlaşılmıyordu ancak 1.82 olan erkek kardeşimden birkaç santim uzun olduğu belliydi. Ona baktıkça görünüşüyle ilgili yeni bir detay karşıma çıkıyordu ve bir sanat eseriymiş gibi onu uzun uzun incelememek benim için çok zordu.

"Babaannemin arkadaşı mısın?" diye sorduktan sonra yüzümü bir kez daha inceledi. Herhalde kaç yaşında olduğumu kestirmeye çalışıyordu. 

"Evet, arkadaşıyım." 

"Adın ne?" Hâlâ yüzüme inceleyici bakışlarla bakıyor, babaannesinin ona bahsettiği kişiler arasından beni çıkarmaya çalışıyordu. Onun bu çabasına tebessüm edip yanaklarını sıkmamak için zor durdum. Belli ki yeni uyanmıştı, saçları birbirine girmişti ve tüm huysuzluğu üzerindeydi.

Çok tatlı görünüyordu.

"Cennet."

"Cennet mi?" Kaşları şaşkınlıkla kalktı. İsimlerimiz arasındaki anlam bağlantısı gözlerinden ufak bir pırıltı şeklinde geçmişti. Onun görmediği birçok ortak noktamız vardı ve bunlar en başından isimlerimizle başlıyordu. Ve isimlerimiz arasındaki bu benzerlik aşırı hoşuma gidiyordu. 

Araf, elini ensesine götürüp gözlerime şaşkın bir bakış attı. "Kusura bakma, seni 50 yaşında bir teyze sanıyordum."

İnsanın tam da sevdiği çocuktan duymak isteyeceği bir cümleydi.

"Ben de seni sidikli bir oğlan çocuğu sanıyordum," demekten kendimi alamadım. "Fatma Teyze torununu öyle bir anlatıyor ki insan küçücük bir bebek zannediyor."

Yüz ifadesindeki bozulma bende kahkaha atma isteği oluştursa da yüzüm ifadesiz kalmıştı. Bunu nasıl başardığım konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Onu gördüğüm ilk an kan grubuyla ilgili bir şeyler zırvalarım sanmıştım ancak gayet de iyi gidiyordum.

0 RH (-) | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin