2

613 88 250
                                    

Louis anaokuluna doğru sürerken sadece bir kişiyi düşüyordu, Harry Styles. Hayatında üç kişiye karşı böyle hissetmişti Harry, Eski sevgilisi Luke ve kendi anaokulu öğretmeni. Hatta öğretmeni için annesinden gizli yüzüklerini alıp bir kutuya koyup ona vermişti, onunda aldığı cevap tahmin edersiniz ki bir hayır olmuştu. Zaten şuan Louis'nin burdan çıkardığı sonuç okul öncesi okuyanları cidden çekici bulduğuydu.

Eski anılarından uzaklaşıp Harry'e tekrar odaklandığında onun ne kadar güzel olduğunu fark etmişti. Kocaman gamzeleri, kıvırcık, omzuna gelen saçları, 10 saniye gözgöze gelseniz sizi büyüleyecek yeşil gözleri, dolgun dudakları ve bütün ayrıntıları onun ne kadar güzel olduğunun göstergesiydi aslında.

Ama bunların dışında tahmin edebiliyordu ki dış güzelliği içine yansımıştı. Çok yeni tanışmalarına rağmen kendine en çok hayran bırakan enerjisi ve kardeşleriyle nasıl ilgilendiğiydi ve içinden bir ses ona çok hayran kalacağını söylüyordu.

Louis'nin bazı etikleri vardı, bu etikler arasında inanın kardeşlerinin öğretmeniyle bir ilişki yaşamak yoktu. İlişkiyi bırakın hoşlanmak bile etik değildi Louis'ye göre ama aklından çıkaramıyordu işte. Buna bir son vermesi gerektiğinin farkındaydı. Adamı daha dün görmüştü bunların geçici bir heves olduğuna emindi ve olmasa bile karşılıksız bir aşk yaşamak istemiyordu.

Arabayı park edip içeriye girdi, kapıdaki kadın bu sefer onu tanımıştı hatta telefondan birkaç numarayı tuşlayıp ikizleri getirmeleri için bir şeyler söyledi. Louis bu duruma hafif tebessüm etti. Kapının tam yanındaki çocukların boyuna göre yapılmış boy aynasından ceketini düzeltti, biraz eğilip saçlarını düzene soktuktan sonra kendinden emin bir gülümseme takındı.

Elini ceplerine koydu. Modu yerindeydi çığlıklar atası, dans edesi ve birileriyle konuşası vardı. Yavaşça Andrea'ya döndüğünde kadının odaklanmış bir şekilde tınaklarını törpülediğini gördü, konuşmak için çok doğru bir zaman olduğunu düşünmüyordu.  İçinden arabada gelirken duyduğu bir şarkıyı mırıldanırken çok geçmeden ikizleri gördü ve onların öğretmenlerini.

"Belki rehabilitasyona ihtiyacım var veya belki biraz uykuya!*" Louis mırıldandığı şarkıyı dışından sesli bir şekilde söylediğinin farkına yaklaşık 2 saniye sonra onun yüzüne garip bakışlar atan ikizlerden anlamıştı. Harry bozmadan "Benim takıntı hastalığım var, rüyalarımda görüyorum bunu?" diye devam ettikten sonra Louis ne zamandır tuttuğu nefesini bırakmıştı.

Louis ona bakarak güldü "Şarkı zevkini cidden beğendim Harry." ve ikizlere baktı "Abiye sarılmak yok mu?" Dizlerinin önüne çöküp kollarını açıp bekledi, ikizler bekletmeden kollarının arasına girdi. Louis sıkıca sarılıp onları kaldırdıktan sonra ellerinde çantalarla bekleyen Harry'i gördü "Bu hiç
centilmence değildi Harry üzgünüm." diyip ikizleri yere bırakmıştı.

Harry ise önemli olmadığını belirten bir kaç cümle söyledikten sonra ona çantaları uzattı. O an Louis, Harry'nin sarı, üzerine gülenyüz çizimli ojelerine takılmıştı. Harry onun yüzüne bakıp ne düşündüğünü anlamaya çalıştı. Nefret etme, yargılama ya da çocukları okuldan almaya yetecek kadar nefret etme. Ama bunlardan inanın hiç biri değildi, Louis sadece hayran kalmıştı.

"Tırnakların" derin bir nefes aldıktan sonra devam etti Louis. "Tırnakların çok güzel olmuş Harry. Bayıldım." Harry "Bir an Andrea'ya gidip miniklerimin kayıtlarını aldıracaksınız sandım!" demişti. Louis çantaları aldıktan sonra aklına takılan tek bir kelime vardı, miniklerimin.

"Ah, hayır hatta biliyor musun? Bence pembe ve mavi de çok yakışacaktır." Arabada kendine tekrarladığı 'Ondan uzak durmalıyım' cümlelerinden sonra bunları demesi o kadar yanlıştı ki, kendine lanet okudu Louis. Sonra Harry'nin yüzündeki gülümsemeyi görünce bütün kendine ettiği küfürleri geri aldı.

"Abi gitmeyecek miyiz?" dedi Doris. Harry, Louis'nin güzel sözlerinden sonra toparlanıp 'ciddi' öğretmen rolüne geri dönmüştü. sonuçta bu olay hakkında eve gidince bir süre sırıtabilir, Niall'a yaklaşık 20 ses kaydıyla böbürlenerek anlatabilirdi. Yapacağı bir başka şey ise bu ojeleri çıkarıp yerine pembe ve mavi ojeler sürmek olacaktı. "Teşekkür ederim Bay Tomlinson ve görüşürüz aşklarım!" demişti.

Louis çantaları sırtına takıp çocukların elini tutarken ona gülümsedi. "Öğretmeninize görüşürüz diyin ve çıkalım, olur mu?" Ernest ve Doris görüşürüz diyip Harry'e günü için iyi dileklerini sıralarken yavaşça dışarıya yönelmişlerdi. Harry ise onların arkasından bakarken bu aileye ne kadar hayran olduğunu düşünüyordu.

Bu sefer çocuklar ile arabaya geçtiğinde anahtarına bakındı yoktu. Normalde eve geçip Jay'i beklerken biraz ikizlerle ilgilenir, kız kardeşleriyle dalga geçer ve televizyondan maç izlerdi. Jay gelince kendi evine geçer uyurdu. en azından bir haftadır bu iş böyle yürüyordu. Kızları arayıp hiç birinden evde değilim cevabını aldıktan sonra olayın içine Doris ve Ernest'in iki favori insanını katıp onları eğlendirmeye karar verdi. "Bebeklerim üzgünüm eve gidemiyoruz, sizinle yeni aldığımız o güzel renkli oyun hamurunu oynayamayacağız." İkizlerden isyan sesleri yükselirken o cümleyi söyledi "Ama eminim ki Zayn ve Liam'la sinemaya gitmeyi tercih edeceksiniz!"

* Kesha-Your Love Is My Drug

Umarım beğenmişsinizdir, öptüm hepinizi<33

kindergarten || larry stylinsonWhere stories live. Discover now