Bölüm 30

11.3K 744 198
                                    




Pekala, her şey plana uygun. Yapmam gereken tek şey hesap sormak. Bunca zaman bunun için çabaladım.

Derin bir nefes alıp abime döndüm yavaşça. Güven vermek ister gibi oturduğum sandalyenin önüne çöktü. Bir eli hâlâ omzumdayken başparmağıyla okşuyordu.

"Yapabileceğine emin misin fıstığım?" Kafamı salladım sakince. Biri yapacaksa, bu kişi ben olmalıydım.  Abimin arkasında gözümü gezdirdiğimde Ali abim de bana büyük bir gururla bakıyordu.

"Pekala, sanırım yüzleşme vakti geldi." Ellerimi dizlerime vurup kalktım oturduğum sandalyeden. Karşımdaki kapının arkasındaydı. Bunu yapabilirsin Nesli.

Ağır adımlarla kapının kolunu çevirdim. Bilmiş surat ifadesinin yerinde yeller esiyor, beklediğim o korku ifadesi parıl parıl parlıyordu.

Kafamı çevirdiğimde yan tarafta duran masanın üstündeki sopayı elime aldım. 

Elime vura vura ürkütücü bir şekilde daire çizerek yürürken olabildiğince manipüle etmeye çalışıyordum. Çünkü dostum, bu işlerin yarısından fazlası şovdur.  Ablanız mafya, öğrenin bir şeyler.

"Tek bir soru soracağım, hanginiz yaptınız?"

"O!"
"O!"  İkisi de aynı anda parmaklarıyla birbirlerini gösterip büyük bir sinirle aralarında tartışmaya başladılar.

"Yalan atmasana lan!" Alaska bağlı olduğu sandalyede Sibiryaya doğru atılsa da başarılı olamamıştı.

"Ne yalanı gerizekalı herif! Sen demedin mi yapalım diye?"  Bir elim belimde, tuttuğum sopayı incelerken tartışmalarının bitmesini bekliyordum.

İkisi de laf dalaşından başka bir atakta bulunamıyordu. Bu durumda bağlı olmalarının da etkisi büyük tabi.

"Senin miden yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı! İki dakika daha dayansan ne vardı?"  Sibirya'nın haklı serzenişine karşı Alaska'dan alaycı bir gülüş geldi.

"Fikri sadece sunmama rağmen benden önce gittin mutfağa, onu ne yapalım peki?" Sibirya haksızlığın verdiği hırsla Alaska'ya atıldı ama yine ipler onu engellemişti.

Annem sağolsun, terliğiyle tehdit ede ede başlamıştı onları buraya. İntikamcı hatun, gemici düğümü mü attı artık ne yaptıysa...

Tartışmalarının bitmeyeceğini anlayarak bıkkın bir nefes verip iplerini çözdüm. Belki iki yumruk atarlar birbirlerine de ben de keyiflenirdim.

İkisi de serbest kalır kalmaz sadece bakışılar. Kaos çıkmayacağını anlayarak elimi alnıma vurdum hayal kırıklığıyla.

Bir laf vardı bu konuyla ilgili neydi, neydi?  Hah, havlayan köpek ısırmaz...

Sibirya neşeli yüz ifadesiyle bana yaklaşmaya başladı.

"Benim güzel kardeşim! O mükemmel yüreğinle beni affedeceğini biliyordum!" Sarılmak için yeltendiğinde elimdeki sopayı aramıza koyarak daha da yaklaşmasını engelledim.

"Yo, affettiğimi kim söyledi?" Alaskayla ufacık bakışarak bana geri döndü.

"E ama bizi çözdün?" Yanlarına gidip ikisinin de omzuna kolumu attım. Pekala, şey... Zıplayarak omuzlarını çekiştirdim desem daha doğru olur. Sır verecekmiş gibi kafalarını yaklaştırdım iyice ortaya doğru.

Alaska bu yakın temastan rahatsız olmuş olsa gerek, omzundaki koluma ters bakışlar atıp duruyordu. Hele hele...

"Belki birbirinizi döversiniz de bana gerek kalmaz diye düşünmüştüm, beni hayal kırıklığına uğrattınız. O yüzden ceza hakkım saklı kalmak üzere şimdilik sizi salıyorum." Sırtlarını patpatlayıp odadan çıkarken arkamda afallamış iki kurt bırakmıştım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 07, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Bir Aile Hikayesi (Neslişah Ver. 1.7)Where stories live. Discover now