Bölüm 3

17.9K 898 21
                                    

Kadir tüm gün boyunca babasıyla etrafı yoklamış ancak işe yarar hiçbir bilgi bulamamışlardı. Gecenin geç bir vaktinde eve gelmişlerdi.

Gün, kafalarında binbir düşünceyle biterken Kadir'in aklına kuryeci kız geldi. Ne kadar da benziyordu annesine. Yarın gidip bakacaktı. Sen bizim kardeşimiz olabilirsin demek yerine kızı tanımaya çalışacaktı. Ona karşı umut beslemek istemiyordu. Kardeşi olmayabilirdi. Beklentiye girip üzülmek yerine tanımak daha iyi olur diye düşündü.

Bir sonraki gün uyanmış, hiçbir şey olmamış gibi davranarak şirkete gitmiş, işlerini bir an önce bitirmeye çalışıyordu. Dünden beri Ali'yi görmemişti. Araştırmasının bitmesini bekliyordu. Olumlu ya da olumsuz gelişme olsaydı mutlaka arardı kardeşi.

Öğle arası geldiğinde soluğu tantunicinin önünde aldı. Şehrin kenar kısmında kalmış, neredeyse birbirine girecek şekilde inşa edilmiş 2, 3 katlı binalardan oluşan eski tip bir mahalleye gelmişti.

Meydan gibi gözüken, her apartmanın altında bir dükkanın olduğu yere doğru geldiğinde tantuniciyi gördü. Daha kapısına yaklaşmadan içerden dün yediği enfes yemeğin kokusunu alabiliyordu. Kapıdan içeri adımını attığında, onu genç bir oğlan karşıladı.

"Buyur abi hoşgeldin, şu tarafa geçmek ister misin ? Söylemesi ayıptır bizim dükkanın en iyi yeridir." Hafif tebessüm ederek oğlanın gösterdiği yere doğru geçti Kadir.

Dükkanın içine şöyle bir göz attı ancak kızı göremedi. Bozuntuya vermeden oğlana dönüp 2 dürüm söyleyerek oturduğu cam kenarından mahalleyi izlemeye başladı.

Meydanın ortası boştu ve tüm dükkanlar merkeze bakacak şekilde yuvarlak olarak konumlanmışlardı. Tam karşıda çırağı temizlik yaparken ustasının camın önünde çay içtiği bir berber, berberin yanında hararetli bir şekilde okey oynayan yaşlıları gördü. Onun hemen yanında da birbiriyle atışan kasap ve manav vardı. Elindeki satırı manava doğru sallayarak hararetle bir şeyler söylüyordu beyaz önlüklü kasap, manavsa iki eline de almış maydanoz demetini kasabın her dediğine gülerek sallıyordu elindekileri.

Bu hareketli mahalleyi gülümseyerek izlerken gözü, iki bina arasındaki yokuştan aşağı yaldır yaldır koşturan bir kıza takıldı. Tantuniciye yaklaşana kadar izledi.

O kızın kuryeci kız olduğunu anladığında olduğu yerde dik bir pozisyon almış, içeri girmesini bekliyordu. Cam kapıya çarparcasına yapışıp büyük bir gürültüyle içeri girdi kız.

"Özür dilerim,özür dilerim,özür dilerim. Yengem temizlik yaptırınca geç kaldım yemin ederim yoksa uyanmıştım." Kız bir oraya bi buraya koşturup, etrafta düzeltilmesi gerekenleri düzenlerken bi yandan da içeri doğru sesleniyordu. Hâlâ Kadir'i fark etmemişti.

"Nesli bir sakin ol be kızım motorun soğusun. Daha yoğun vakitlerde değiliz. Hem sanki akşam gelsen babam sorun yapacakmış gibi niye davranıyorsun ben de onu anlamıyorum. Buyur abi, yanına içecek ne alırdın?" Onu karşılayan oğlan mutfak tarafından söylene söylene gelmiş, siparişini önüne bırakmıştı.

Demek kızın adı Nesli diye düşündü Kadir. Güzel isim.

"Ayran olsun koçum." Nesli ona doğru kaşlarını kaldırmış bir şekilde bakıyordu. Yeni fark ettiği için utandığı o kadar belli oluyordu ki Kadir belli belirsiz gülümsedi.

Annesi de babasına karşı utandığında böyle bakıyordu. Davranışlarından, mimiklerine kadar annesine bu kadar benzemesi şaşırılmayacak gibi değildi.

Yemeği bitene kadar kızı izledi. Hareketleri, konuşması, arkadaşlarıyla ilişkisi o kadar doğal ve samimiydi ki, Nesli sadece nefes alsa Kadir'in gülesi geliyordu.

Bir Aile Hikayesi (Neslişah Ver. 1.7)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora