Kutay dudak dişlerken iştahla ağzına ekmeği alan ve dişleyen Uygar'ı izledi.

"Keşke benimkini dişlesen..."diye fısıldadı Kutay alayla.

"Tuttuğumu koparırım,dikkat et."diye mırıldandı ağzındaki lokmayı çiğneyen Uygar ,Kutay'ın ayranını onun için sallarken.

"Bugün ne çalışıyoruz?"dedi Kutay bıkkınca. "Hadi biyoloji çalışalım,anatomi..Üreme organları."

"Sadece bir organ işimizi görüyor be aşkım."diye kıkırdadı Uygar onunla birlikte yemeğine gömülürken. "Kahve yapayım ben bize yemeği bitirelim, çay mı istersin ?"

Gerçekten kira vermeden bedava eve çıkmış gibilerdi ikisi zira Uygar'ın odasında kendi lavabosu ve banyosu da vardı. Ayrıca oda epeyce büyüktü bir koltuk bile sığıyordu. Böylece koltukta ya da çalışma masasında yemek yiyebiliyorlardı.

Zaten yemek yemek için kullanıyorlardı çoğu zaman.

Ayrıca odaya kettle almışlardı Kutay ile milyoncundan. Gidip kahve makinesi ve kettle alarak çay kahve bile yapıyorlardı odada. Uygar'ın annesi tek başına nasıl bu kadar bulaşık çıkardığını sorduğunda "Unutmuşum yine bardak almışım kendime.."diye mırıldanıyordu Uygar.

Evet, oda odasında bardak bulaşığı biriktiriyordu.

Herkesler gibi.

Geceleri böyle geçiyordu. Ayyaş son zamanlarda Kutay'ın kör talihi gibiydi. Yıllardır eve selam vermeye bile uğramayan sarhoş herif her gece akşam karanlığı olur olmaz kart basar gibi geliyordu erkenden.  Zebani misali dikiliyordu yani Kutay'ın çocukluktan beri çoğu zaman tek kaldığı eve.

Manitası geleceği zaman herifin ev kuşu olası tutuyordu!

Bu nedenle Uygar'ın ailesi uyurken aşağıda, genelde Kutay oğlanı sertçe becermekle sonra doymayıp bir daha becermekle sonra acıkıp yemek yemekle sonra çay kahve molası vermekle geçiriyordu gecelerini.

"Eşofmanla geldim be ahu gözlüm."dedi Kutay yemeğini bitirirken ağzını temizlerken. "Benim gömlek sen de mi?"

Evet, Kutay bir parazit gibi çöreklenmişti oğlana.

Sabah beş buçuk altı gibi evden ayrılan ailesi gözleri kapalı evden çıkıp giderken sekize kadar Kutay ve Uygar kilitli odada sarılarak uyuyordu.

Kutay burada giyiniyordu, okul üniformaları buradaydı.

Sadece kıyafetlerini yıkamaya ya da arada bir ayyaşın cebinden para yürütmeye evine uğruyordu. Onun haricinde akşam dokuzdan sabah sekize dek Uygar'a ve odasına mühürlüydü.

"Kahve yapayım mı?"dedi Uygar.

"Yap."dedi Kutay göz kırpıp.

"Gömlek getirmişsin bitane,ütüledim."diye mırıldandı Uygar.

Hayatında ilk defa kırışıksız gömlek giyiyordu,Uygar vasıtasıyla. Uygar arada onunkileri de ütülüyordu okuldan gelince Kutay'ı beklediği akşam saatlerinde. Zaten öğleden sonra gelip ders çalışıyor ya da tiyatroya provaya gidiyordu ve geceye kadar sevgilisine hazırlık yapıyordu.

Bugün mesela duş jelini değiştirmişti. "Fark ettin mi?"dedi Uygar boğaz temizlerken kahveye uzandı.

"Kokunu mu?"dedi Kutay çapkınca.

"Etmişsin.."dedi Uygar sevinçle. 

"Mis olmuş, diğeri de güzel."diye mırıldandı Kutay. "İnan fark etmiyo."

Uygar ikisi için kahve yaparken sırıtıp göz kırptı. "Ses kaydı aldım, attım sana mailden baktın mı ?"

"Dinlemedim  ki yavrum."dedi Kutay yatağa uzanırken yorgunca. "Başım çatlıyor.."

"Niçin?"

"Çok kasmıyorum matematik fen yok ben de, sözel kasacağız dedik ya yavrum. İki paragraf çiziktiririm."dedi Kutay dişiyle "klik" sesi yaparken. "İki yuvarlak doldur bas geç, barajı."

"Hıı."dedi Uygar göz devirip. "Ne anlatacan  o iki çizgide ,hamileyim mi diyecen esprisi mi yapayım ?"dedi Uygar alayla.

Zira Uygar sesli ders çalışıyordu ki ses kaydı alıyordu Kutay üşenmeyip arada bir dinlesin sınavda işine yarar diye.

Aynı üniversiteye başlayıp beraber yaşama planları suya düşmemeliydi! 

"Düşmez demişti."Kutay endişeli sevgilisine ilk üniversiteden lafladıklarında. "Sik gibi herifim yapayalnız, sen nere peşine takılır gelirim. Çalışırım bi yerde...Çok kasma beni."

Ama Uygar onu da fakülteli edebilmek adına çabalıyordu epeydir...

Yani elinden geldiğince. Çam sakızı çoban armağanı.

"Hamile kalacak biri olsa o iki çizgiyi görecek.."diye fısıldadı Kutay göz kırpıp. "İçinde yüzdürdüğüm sayısız spermle sen olurdun."

"Kulağa hoş geliyor."dedi Uygar gözlerini irileştirip dudak büzerken.

"Hayatta tek bir dilek hakkım olsa seni hamile bırakmayı dilerdim."diye fısıldadı Kutay öpücük atıp. "O ceylan gözlerin türemesi lazım,soy gibi soy be..."

"Benimki kadar iri senin ki kadar laci.."diye kıkırdadı Uygar. "Bi sonraki hayatımda gel Kutay,kesin kız olarak doğar sana bebe veririm."

"Biz de bu baht varken ben de kız doğardım biz yine ürüyemezdik götüne rahvan gitsin.."diye tısladı Kutay kahveden bir yudum alırken. "Tuzsuz.."

"Tuz eskiden renciden etmeden seni istemiyorum demekmiş görücüye. Yani kalbi başkasında olan ya da görücü gelen damat adayını beğenmeyen kızlar koyarmış ben niye koyayım? Ya da isteyerek evlenme aşamasına gelenler niye koyuyor?"dedi Uygar göz devirip. "Tam bir kültürel defermasyon değil mi ? Saksafon çalar gibi dinliyorlar tarihi herhalde, dönemin sosyolojik.."

"Dediklerinden sadece koymak ve saksofonun saksosunu anladım."dedi Kutay iştahla oğlanın boynuna öpücük bırakırken. "Hı.."

"Dağ çomarı mısın ..."diye kıkırdadı Uygar.

"He."dedi Kutay. "Gelsene altıma bi bişi dicem sana sosyolojik psikolojik tespitler gösterim..."

"Çok kabasın.."dedi Uygar kaş çatıp muzipçe sırıtırken. "Ama yataktayız, kaba olabilirsin evet.." Uygar yavaşça kucağa yerleşirken kahve tadı sinen dudaklara bir öpücük bırakıp dudak ısırdı.

"Dokunuşun yeter biliyosun dimi?"dedi Kutay alayla sertliğini Uygar'a bastırırken.

"Bu ne ara.."dedi Uygar şaşkınca. Sonra bir nefes verdi." Artık soramıyorum bile."

"Yüzüme otursana.."diye fısıldadı Kutay oğlanın kalçalarındaki eşofmanı sıyırırken.

Uygar allanıp kıkırdarken Kutay onun belinden eşofmanı tamamen sıyırıp kucağında soymayı sürdürdü. "Yüzüme otursana güzelim.."diye fısıldadı Kutay. 

"Ağzına mı alacaksın?"diye mırıldandı Uygar gözlerini yumup. 

"Özledim.."diye mırıldandı Kutay çıplak kalçaları avuçlarken.

"Bu asla reddedemeyeceğim bir teklif..."diye fısıldadı Uygar tişörtünü savurup odanın herhangi bir kenarına fırlatırken. Kutay dilini dudaklarında gezdirirken yutkundu.

Şimdi güzel bir tat denizinde soluklanacaktı dolgunluklar ağzına doğru kapanırken önce iri yarı kalçalardan başlayacak sonra pembelikte vakit geçirecekti.

Uygar yüzüne oturduğunda Kutay kalbinde çarpışan kelebeklerle birlikte oğlanın belini sıkıca sarıp yüzüne daha da sıkıca bastırdı.

Mümkünmüş gibi daha da yapışmak isteyerek...

Her gece onunla olmak da doyurmuyordu.

Çünkü yeterince alamıyor gibi hissediyordu.

Ondan daha fazlasını isteyecek kadar şuursuzdu ve Kutay iştahla sardı oğlanın gamzeli belini.



Son PerdeWhere stories live. Discover now