63.Bölüm

10.9K 851 433
                                    

Karaca'dan.

Yatığım tahta oturağın üstünde öylece tavanı izliyordum. Dün genel kurmay başkanı geleceği için hazırlıklar arasında önemli dosyayı almıştım.

Demirliklerin arkasında bana bakan Başkan'a çevirdim kafamı, "Başkanım, gelin beraber oturalım." alay ile söylediklerime tepki vermedi. Bir şey düşünüyormuş gibi suratıma bakan başkan ile yatığım yerden kalktım ve ona doğru ilerledim.

"Dosya işi tamam yemi yutular. Peki ya bundan sonrası?" sorduğum soru ile derin bir nefes aldı.

"Canın acıyor mu?" sorduğu soru ile ne kadar bir tane vurarak, 'Acıyor mu?' demek istesemde susutum.

"Bundan sonra ne olacak başkanım?" sorumu yenilediğimde gülümsedi.

"Ne olacağı belli. Buradan seni aldıklarında bir şekilde kaçacaksın sonrası ise..."

"Tamam." dedim ve yattığım yere dönerek oturdum.

"Bir şey söylemeyecek misin?" sorduğu soru ile kafamı alayla kaldırdım, "Ne söyleme mi bekliyorsunuz? Benim ölüm tarihim, ölüm saatime kadar belirlemişsiniz. Artık ne diyeyim ? Pembe kefen mi giyindirin diyeyim?"

Kapıyı açtı ve yavaş adımlar ile yaklaşarak oturdu.

"Tim'in az önce sana vuran askerleri vurmaya çalıştılar. Aslında vurdular da son anda müdahale ettik. Binbaşı ile kavga ettiler senin suçsuz olduğunu, ellerinde bir kanıt yoksa burada tutamayacaklarını söylediler. Resmen ortalığı mahşer alanına çevirdiler. Sırf senin için..." buruk bir gülümseme ile dinledim sadece.

Size bunu yaşatığım için özür dilerim Göktuğ Tim'i...

"Baban... Zor duruyor içeride, senin böyle bir şey yapmayacağını söylüyor ama emin de değil... Bir yanı seni vurmak istiyor, bir yanı doya doya sarılmak... Annen'den sonra tek ailesi sensin..."

Özür dilerim Kemal Yavuz...

Gözlerimi kapatım ve başımı eğdim, "Dosya benim odamda yatağın altına bantlı oradan alırsınız. Birazdan beni almaya gelecekler, o zaman da birini rehin alırım. Sonra da sizin ayarladığınız nişancılar beni vuracak... Göktuğ tim'i ve babam, önce Allah'a sonra size emanet..."

İkimizden de ses çıkmıyordu.

"En çok bir şehit mezarım olsun istiyordum, hep onun aşkı ile yanıp tutuştum. Bu zamana kadar bile onun için geldim, ama nasipte yokmuş." sağ gözümden akan yaşı hemen sildim ve gülmeye başladım.

"Belki bir mezarım bile olmayacak başkan? Ha ne dersin?" sorduğum soru ile bana döndü.

"Azat var birde. Ona onu ölsem bile unutmayacağımı söyleyin. Çünkü ben kenimi unuturum ama onu unutmam. Bana evlilik teklifi etmişti, cevabını bile veremedim ben... Evet. Onun ile bir ömür boyu yaşarım." gözümden akan yaşlar ile başımı avuçlarımın arasına aldım ve göz yaşlarıımı sildim.

"Annen de böyleydi. Kendini değil hep başkalarını düşündürdü." dedikleri ile dişlerimi sıktım.

Sakin olmak zorundasın kafamı kaldırdım ve sinirle ona baktım, "Sınırımı zorluyorsun başkan. Yapma."

Sustu ve önüne döndü, "Onun ile konuşmak için neler yapmazdım." hızlı nefes almaya başladığımda altımda ki tahta oturağı ellim ile sıkmaya başladım.

"Ben kırılmayayım diye benim ile küçük bir sohbet eder giderdi. Babanın bile bundan haberi yoktu, sırf arkadaşlığımız bozulmasın diye ona bile söylememişti." sağ ellimi boynuna sardım ve duvara yaslayarak sıkmaya başladım.

"Bir daha annem'in adını ağzınıza almayın Genelkurmay başkanı. Yoksa ölmeden önce sizi öldürür sonra ölürüm. Biliyorsunuz, yaparım!" dişlerimin arasından konuştuğum sözlere sadece gülümsedi.

"Münevver, Münevver, Münevver... Senin şuan bu halini görse senden utanırdı emin ol. Vatan'ına ihanet ettmiş bir ev-" sinirle kafasını duvara vurdum ve yakalarından tutarak yere fırlatarak vurmaya başladım.

"P*ç kurusu, sana mı kaldı lan benim ihanetim ha o*ospunun fırlatığı! Annem hakında konuşma dedim!" yüzü kanlar içindeyken çenesini tutum, "Burdan çıkmadan senide öldürürüm dedim!" son kez daha vurdum ve bellinde ki silahı alarak onun ile birlikte ordan çıkıp yürümeye başladım.

Bizi gören askerler silahlarını çıkaracaken başkan'ın kafasına namluyu daha çok bastırdım, "Eğer ters bir hareket yapan olursa acımam, sıkarım." herkes olduğu yerde dururken binadan dışarıya çıktık. Artık herkes bize daha doğrusu bama silah doğrultmuştu. Bir anda etrafımı sarıp onlara silah doğrultan tim ile gülümsedim. Önümde başına silah dayadığım adam yere serildiğimde ona baktım kalbine isabet edilen kurşun ile daha ne olduğunu anlayamadan iki adım geri gittim.

Ellim istemsiz kalbime doğru giderken olduğum yerde dizlerimin üstüne çöktüm. Kaşlarım çatılırken, dişlerimi sıktım.

Ellime bulaşıp geçen kan ile gülümsedim, "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü." son sözlerimi söyleyerek yere düştüm ve gözlerimi kapatım.

Baba, seni bıraktığım için özür dilerim...

Azat, hayalerini yarım bıraktığım için özür dilerim...

Göktuğ tim'i, sizin küçik anneniz olarak sizi bıraktığım için özür dilerim...

Vatan'ımı koruyamadığım için özür dilerim...

Bugün, Mardin'de bir baba'nın feryadı duyulmuştu. Sevdiği kız ile hayaleri olan bir gencin hayaleri batmıştı. Bugün, Mardin için yas günüydü. Karaca Yavuz namı diğer Simurg ölmüştü. Büyük efsane gözlerini sonsuza kapatmıştı...

Onların hikayeside burada bitmişti...

KOD ADI: SİMURGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin