🖤

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

 🖤

Atlas Özkara

Gün ortası, eve dönmenin verdiği rahatlığı pek az şey verirdi. Kalan zamanlar hâlâ içimizdeki ateşe yetecekti çünkü. Gün bitmedi diye sevinçliydim. Çok yorulmamıştım da. O evin içinde, üstün yetenekleriyle bana makarna pişirdiğini tahmin ettiğim yetenekli bir sevgilim varsa hele tadından yenmezdi. Esmer bombastik Lodos'um be. Yapıyordu bu işi de layıkıyla. İtalyan olmak=Makarna pişirmekti çünkü çoğumuzun gözünde.

Evin içini saran güzel kokuları takip ettim. Ahsen, ANA'mız, mutfak mekanımızdı neticesinde. Oraya ayrı bir değer veriyordum. Ufak bir imza işi için bir saatliğine şirkete uğramam gerekmişti. Abim kendine kafa tatili verdiğinde iş yükü, doğal olarak ortada kalanın canı çıksın misali bana verilmişti. Ömür de kendini ben tercih dönemimdeyim diye manyak ettiğinden, olan Atlas civcivine yani bana oluyordu.

"Ben geldim," dedim mutfağa bodoslama dalarken. Dalmaz olaydım.

Sırtımdan aynı anda 70 hançer yesem bu kadar koymazdı. Lodos, mutfakta, mutfağımız diyeceğim bu alanda kollarında bir oğlanla bana bakıyordu. Nasıl ya?

Dilim beklenildiği üzere tutuldu. Biraz kekeledim, az buçuk sendeledim. Nihayet, "Siz ne yapıyorsunuz?" diyecek gücü kendimde bulabilmiştim.

Gözlerim, sevgilimin, benim sevgilimin gözlerine kenetlenmişti. Bunu bana, Atlas'ına, güzeline nasıl yapardı amk dünyasında? Ben Atlas Özkara'ydım, ben aldatılacak bir adam mıydım lan?

Lodos bana baktı ama sanki beni görmedi. Nispet yapıyorsa da yaptığı nispet götüne girsindi. Kollarıyla sarıp sarmaladığı ve bunu harbiden iyi başardığı oğlanı tutmaya devam etti. Bir de şekil yapıyordu dağ ayısı, yaptığı makarnayı çatalın ucuna takmış, önündeki camışın ağzına uzatıyordu. Ne bu bebek miydi de onu kendi elleriyle besliyordu alo? Benim de gözlerim alamadığım cevapla oraya döndü sonunda.

Sapsarı, güneşten parlak saçlar, bembeyaz, lekesiz, süt gibi bir ten rengi; yumuşaklığı su götürmez bir cilt dokusu, baldan tatlı gibi duran dolgun dudaklar, yaklaşık 1.70 boyla, minyon bir yapıyla Lodos'un kolları arasında kaybolmuş bir baby boy. Gözleri de mavi. Lan bu harbi bebekti!

"Sen?" dedim hayretler içerisinde. "Böyle çocuklardan mı hoşlanıyordun?" Onun yanında ben sulak arazide yetişmiş kalırdım çünkü.

Boğazımda bir yanma vardı. Ağzına sıçayım bari evimizde yapmasaydı. Yuva bilmiştim burayı. Aşk yuvası... Lodos da bildi diye tahmin ediyordum.

"Ben hep böylelerinden hoşlanırım," dedi Lodos. Götüne sokayım bu nasıl cevaptı lan?

"Böyleleri?" dedim. Çocuğa dönüp bir kez daha baktım. Amk böylesine ben de düşerdim şimdi bu da erkek değil melek gibi bir şeydi ama neyse konumuz o değildi. Konumuz neydi?

MAFYA BEY -TEXTING +18Where stories live. Discover now