Der demez gözlerine baktım ateş fışkırıyordu. Gerçi benim için de aynı şeyler geçerliydi. Birbirimize bakıyorduk sadece ve dişlerimizi sıkmayı da ihmal etmiyorduk. Fakat başımıza her ne gelirse gelsin, birbirimize ne yaparsak yapalım yinede birbirimize kızgın kalamıyorduk. O yüzden de kıs kıs gülmeye ve ardından da kahkaha atmaya başladık. Kahkahalarımız havada uçuşmaya devam ederken bir yandan da ikimize kahvaltı hazırlıyordum. Lufian ise bu sırada kapı için birileriyle konuşuyordu. Kahvaltılarımız hazır olduğunda masaya yerleştirdim ve yemeye başladık. Ben tabağımın yarısına bile gelememişken Lufian çoktan hepsini yemişti. Tanrı aşkına yedikleri neresine gidiyordu bu çocuğun? Ben ise çabuk kilo alan bir insandım. O yüzden de yediklerime dikkat etmek zorundaydım. Çünkü kilo aldığım zaman verene kadar canım çıkıyordu. Fakat Lufian spor yapmasa ve bir yıl boyunca sadece fast food yese bile yine de kilo almazdı. Lanet olsun! Lufian der demez tabağımdaki jambondan birini Lufian'a fırlattım. Lufian ise üzerine düşen jambonu aldı ve onu da yedi. Umarım dozerle taşırlar seni dedim. Bunu der demez yine gülmeye başladık. Lufian böyle biriydi benim için. Her ne kadar depresif olursam olayım eğer yanımda Lufian varsa depresifliğimden eser kalmıyordu.


Kahvaltılarımız biter bitmez tabakları bulaşık makinesine yerleştirdim. O sırada dışarıda birileri belirdi. Sanırım kapı için gelmiş olmalıydılar. Lufian kendisinin halledebileceğini ve benim yukarı çıkıp üzerimi değiştirmemi söyledi. Bende yukarı çıktım ve üzerimi değiştirmeye başladım. Siyah yırtık bir kot pantolon ve beyaz bir tişört giyinmiştim. Üzerime de siyah deri ceket ve altıma da siyah botlarımı geçirdim. Merdivenlerden aşağıya indim ve kapının çoktan onarıldığını gördüm. Tanrı aşkına yukarıda ne kadar oyalandım ben öyle? Lufian ise şaşkınlığımı anlamış olacak ki dudaklarını araladı ve


L: Sakin ol dostum. Bu kapının aynısı ofislerinde varmış. Getirip taktılar işte. Kapı yapmadılar yani.


A: Hadi gidelim.


Dedim ve yürümeye başladık. Lufian yine bir zamanlar Sebastian amcama ait olan, Lufian'ın on yedinci yaş gününde kendisine hediye ettiği Harley Davidson markalı efsane motoruyla gelmişti. Bir kaskını bana uzattı ve güneş gözlüklerini takarak sürmeye başladı. Oldum olası hız korkum vardı ve Lufian da özellikle hızlı kullanırdı. Bende her zaman kaskın siyah camını kapatır ve gideceğimiz yere kadar gözlerimi yumardım. Lufian'a göre korkularımı yenmem gerekiyordu. Fakat bu korkumu yenmem o kadar da kolay olmayacaktı. Motorun durduğunu hisseder hissetmez yummuş olduğum gözlerimi açtım ve başımdaki kaskı çıkarıp derin bir nefes aldım. AS holdinge gelmiştik. Burada ne işimiz vardı bizim? Lufian ise gözlerimin içine baktı ve dudaklarını aralayarak


L: Ah Anthony. Tatlı, sevimli, Anthony. Herkese rol yapabilirsin. Fakat bana rol yapamazsın. Neden moralinin bozuk olduğunu sormayacağım. Çünkü ben iyi bir dostum. Fakat senin böyle olmana sebep olacak yegane kişinin Daemon Addis'ten bir başkasının olmayacağını da biliyorum. Bugün sizin şirkete gelip bir anlaşma imzalayacak. Orada onu görebilirsin. Şimdilik gidiyorum. Malum ben çok seksi bir erkeğim ve izin günümü senin gibi depresif bir çocukla değil, tatlı mazoşist erkekleri becererek geçireceğim. Sonra görüşürüz.


Der demez göz kırptı ve motorunun önünü kaldırarak sürmeye başladı. Bense çoktan arkamı dönmüş, AS Holdingten içeri girmiştim bile. İçeri girer girmez beyaz takım elbiseli bayanlar karşıladı beni. Ailem tanıtım yemeğinde beni tanıtmışlardı. O yüzden de orada çalışan kıdemli kıdemsiz herkes beni tanıyordu. Beyaz takım elbiseli bayanlara Bay David ve Bay Ted'i görmek istediğimi söyledim. Beyaz takım elbiseli bayanlar da bana eşlik etmek istediklerini ve gittikçe yakışıklı olmaya başladığımı söylediler. Bende onlara yalnız gidebileceğimi söyledim ve kulaklıklarımı takarak asansöre doğru yürümeye başladım. Babalarım yirmi üçüncü kattaydı. Numaraya bastım ve çıkmaya başladım. Çıkarken ise derin,  derin nefesler alıp sakin olmaya çalışıyordum. Nihayet üç günün ardından onu görebilecektim. Acaba kıyafetlerim düzgün müydü? Saçlarım? Kahretsin! Neden içim içime sığmıyordu? Alt tarafı bir erkek. Bu derece heyecan yapmak? Artık biraz cool olmanın zamanı gelmişti. Hep o mu cool görünecek? Hep o mu şeytani bir şekilde gülümseyecek?

Bu sefer gülümseyen ben olacaktım. Bu sefer benim değil onun başı dertte olacaktı. Bu sefer ben değil o benim peşimden koşacaktı.


Derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklattım. İçeri girdiğimde ise az önce söylemiş olduğum her şeye lanet ettim ve kendimi tamamen onun büyüsüne kapılmış bir şekilde buldum. Siyah takım elbisesinin içine beyaz bir gömlek giyinmişti kravat takmayı oldum olası sevmeyen Daemon Addis bir iki düğmesini açık bırakmış, şahane boynunu gözler önüne sermişti. Her zaman açık olan saçlarını bu sefer toplamış olan Daemon sağ elini saçlarının arasından geçirdi. Bu haliyle o kadar çok seksi görünüyordu ki sırf ona bakarken bile erekte olabilirdim. Beni görür görmez şeytani bir şekilde gülümsemiş, diliyle baştan aşağı dişlerini yalamış ve yalamış olduğu dişleriyle alt dudağını ısırdı. Bense çoktan erekte olmaya başlamıştım.  Erekte olduğumu anlamış olan Daemon çoktan gözleriyle beni okşamaya başlamıştı. Bense hala derin, derin nefesler alıp veriyordum. Babam David ise dudaklarını aralayarak Daemona


D: O halde bu akşam bizdesin Daemon?


Daemon ise babama çevirmiş olduğu bakışlarını tekrar bana çevirdi ve tekrar dudaklarını yalayarak


D: Evet David. Bu akşam sizdeyim.







YARIN ÖNEMLİ BİR SINAVIM VAR O YÜZDEN DE BU KISMI UZUN TUTAMIYORUM. GECİKME İÇİN ÜZGÜNÜM DERS ÇALIŞIYORDUM. UMARIM BU BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ. HOŞÇAKALIN <3

SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2Where stories live. Discover now