four: you know, i am spider...-

514 36 88
                                    

Keşke huzurla gözlerimi açtım diyebilseydim ama ne yazık ki her zaman istediğimiz şeyler olmayabilir.

"Oliv, hadi kalk!" kulağımın dibinde Peter hem bağırıyor hem de beni dürtüyordu.

Yastık ile kulaklarımı kapattım ve elimi ile ona kovalar biçimde salladım. "Pete, git başımdan." dedim uykulu sesimle ama tahmin edilebileceği gibi işe yaramadı. Üstümde ki örtüyü çekti ve yastığı da alırken konuşmayı ihmal etmiyordu. "Bugün yeni okulunun ilk günü ve sen hâlâ uyuyorsun. İnanmıyorum sana Oliv."

"Uykum var Pete."

"Eğer kalkmazsan başından aşağı su dökerim Olivia."

Eğer Peter ismim ile hitap ediyorsa kesinlikle çok ciddi.

Pes etmiş sesim ile konuştum. "Tamam, kalkıyorum... Sen git, geleceğim ben."

Peter bana şöyle bir baktı "Hayır, inanmadım. Şimdi kalkıyorsun ve beraber kahvaltıya iniyoruz." dedi.

"Üf tamam..." o güzel, sıcacık yataktan çıktım. "Kalktım, mutlu musun?" saçım başım dağınık halde Peter'a bakıyordum.

Peter bu hâlime gülerek cevap verdi. "Evet."

Oda'dan çıktım ve tuvaleti bulmak adına etrafımda döndüm. Peşimden gelen Peter'a döndüm."Pete, tuvalet nerede?"

Peter odanın kapısına kolları bağlı bir şekilde yaslanmış bana bakarken yanıtladı. "Karşı yanda ki kapı."

Aldığım cevap ile o tarafa doğru ilerledim. Tuvalette işlerimi halledince kapıyı açtım. Kapı'nın önünde Peter'ı görmeyi beklemiyordum. "Sen neden hâlâ buradasın?"

Peter hemen ensesini kaşımaya başladı. "Ee... Şey..." söyleyecek bir şey aradı. Bulmuş olmalı ki hemen konuştu. "Tekrar uyuklama diye... Senin o yatak sevdanı biliyorum. Bu yüzden, başka bir sebebi yok."

Tek kaşım havada ona baktım. "Başka bir sebep yok yani?" sorgularak sordum.

"Evet, yok. Ne olabilir ki?"

Omuz silktim. "Pekala, sen öyle diyorsan."

Odama girdim peşimden de Peter. Dün dolaba yerleştirdiğimiz kıyafetlerime göz gezdirdim ve dolaptan bulduğum rahat kıyafeti elime aldım, Peter'a döndüm.
(kombini aşağıya bıraktım ama siz istediğiniz gibi hayal edebilirsiniz.)

"Hâlâ orada dikilecek misin Pete?"

Peter hemen arkasına döndü.

'olmamış bu' anlamında kafamı gülerek salladım ve hızlıca üstümü değiştirdim. "Giyindim Pete, dönebilirsin."

Bunu söylerken çekmecemin içinde olan tarağımı aldım ve aynanın karşında sarı saçlarımı taramaya başladım. Sonra da önden birkaç saç tutamını alıp arkada küçük bir toka ile tutturdum.

"Hazırım. Hadi aşağıya inelim de May'i daha fazla bekletmeyelim."

Peter başı ile onaylarken konuştu. "Tamam, inelim."

Aşağı inerken May bizi görmüş olacak ki bize bakarak konuştu. "Günaydın çocuklar."

"Günaydın May." dedik Peter'la beraber.

"Kahvaltı hazır. Ben şimdi çıkacağım yoksa işe geç kalacağım ve okula giderken dikkatli olun." May her annenin söylemiş olduğu klasik şeyleri söyledikten sonra askılıktan paltosunu giyerken biz de masaya kuruluyorduk.

"Tamam mı?" diye sordu May. Peter'da ikimiz adına konuştu. "Tamam May. Sen endişelenme. Biliyorsun, ben örümc...-"

Benim burada olduğumu fark etmiş olacak ki lafını yarıda kesti ve farklı şekilde konuşmaya devam etti. "Ben... ben buradayım."

acquaintance - Peter ParkerWhere stories live. Discover now