"Sakin olun bi! Çocuklar koridora sapasağlam bir dönsün sonra isterseniz karşılıklı mani atışması yapın! Şimdi operasyona odaklanalım."

Dümen'in ciddi ve olgun tavırlarını ona çok yakıştırırdım şu ana kadar. Tolunay onu sollamıştı ama... Liderlik yapmak kesinlikle doğal bir yetenekti ve Tolunay buna kesinlikle sahipti.
Uzun zaman sonra ilk kez onu bu şekilde korkutucu ve dikta görmüştüm. Sınıftaki yer çalma kavgamızdan sonra hatta...

Yeniden sessizlik sağlanınca ekrana odaklandık.

"Ona ulaşacağımız herhangi bir yol yok mu? Savunmasız mı şu an?" diye sorduğumda tüm bakışlar bana döndü. Bu herkesin merak ettiği bir soru değil miydi?

"Silikon sahte göbeğinde onu koruyacak materyallere sahip, ayrıca biz onu duyabileceğiz. Zaten kafa derisine bir çip yerleştirilmişti birkaç yıl evvel. Ondan da konumunu, sağlık durumunu, değerlerini öğrenebiliyoruz. Bir tehlike olması halinde her şekilde müdahale ederiz ama işte muhtemelen odası da kamerayla izleniyor olur. Neyle karşılaşacağını bilmiyoruz ve nasıl fark ettirmeden tepki verecek?"

Çok gerilmiştim. Tolunay'a yanaştım ve fısıldayarak "Polisçilik oynayacağımıza polise haber versek daha sağlıklı olmaz mı?" diye sordum.
Sanırım onun da morali baya bozulmuştu ama yine de doğru yaptıklarına iknaydı.

"Polis daha emniyet binasından çıkmadan tüm deliller yok edilirdi. Sence bu kadar devasa bir organizasyon bunun önlemini almamış mıdır?" O da benim gibi fısıldayarak cevap vermişti.

"Dümen'in göbekli resmi var mı?"
Doktor'un sorusuyla herkes birden aynı anda konuşmaya başladı ve heyecanla Dümen'in resmini talep ettiler.

Asena kıkırdayıp "Birkaç saniye verin bana" dedi ve gerçekten birkaç saniye sonra ekranda Dümen'in göbekli ve tüylü vücudu belirdi. Üstünde beyaz bir atlet ve çizgili bir don vardı. Bir sonraki resimde ise takım elbiseliydi. Bir okul müdürü gibi görünüyordu ama bıyıkları ve saç kesimi ona bir Arap hissiyatı katmıştı.

"Şu entarilerden giydirseydiniz keşke!"

Meriç'in oyunbaz sesi herkesi güldürürken Asena gülerek "Saçmalama." Dedi. "Çok sahte dururdu. Hani Suudilerden olsa neyse de!"

Bir sonraki resimde Dümen rolüne girmiş bıyıklarını tutuyordu.

"Dümen Arapça biliyordur değil mi?" diye sordum. Elbette sorunun cevabını içten içe biliyordum.
Tolunay kaşlarını 'Yani' dercesine kaldırdı.

"Dümen 11 dili anadili gibi konuşuyor."

Bu bilgi Dümen'in kız kardeşinden gelmişti. "Onu kıskandığım tek konu budur. Ben 9. Dilimi henüz öğrenmeye başladım. Tayca."

İngilizceyi yeni öğrenmeye başlayan Elif Levla gruptan ayrıldı...

Çaktırmadan Tolunay'a güz ucuyla baktığımda gülmemek için zor durduğunu gördüm. Sanırım düşündüklerimi ifademe yansıtmıştım.

"Gülme." Diye fısıldadım dirseğimle bel boşluğuna dokunup. "13 yaşımdayken beni bulsaydınız ben de en azından 3-4 dil öğrenmiştim."

Hayır, hayatım boyunca yurtdışına çıkma ihtimalimin olduğunu bile düşünmemiştim ben!

Ayrıca bir insan neden Tayca öğrenmek ister ki?

Ç.T. Adaletkoridoru.comWhere stories live. Discover now