13

272 40 52
                                    

"Hongjoong hyungda gitti, kendimi bomboş hissediyorum."

Hepsi kendi arasında konuşurken Seonghwa Yeosang'a dönmüştü.

"Yeosang, bugün seni annem bize çağırıyor. Ne zamandır gelmiyormuşsun özlemiş seni. Hem akşam da biz de kalırsın."

Yeosang düşünür gibi yapmıştı. O da Seonghwa'nın annesini çok özlemişti. Sessizce kafasını salladı. Ardından arkadaşlarının konuşmasına geri döndü. Seonghwa oturdukları kafede sigarasını yaktı. Dumanı dışarı üflerken gri hava çoktan Yeosang'ın yüzünü sarmıştı. Yüzünü buruşturup sigarayı parmakları arasına hapseden eli tuttu.

"İçme hyung, hem bırakacağına söz vermiştin."

"Bana acı veren şeyler bitince demiştim Yeosang, şu an acının tam da içindeyiz."

Seonghwa gülerek bir nefes daha çekti içine. Gri dumanı Yeosang'dan uzağa üflerken dudak büzmüştü küçük olan. Bakışlarını Seonghwa'dan uzaklaştırıp konuya dahil olmaya çalıştı. Seonghwa sigarasının sonuna gelince küllüğe bastırdı. Yunho göz ucuyla ona bakarken Seonghwa ne oldu dercesine göz kırpmıştı. Yunho bir şey olmadığına güvence vererek kafasını salladı. Hava turunculaşmaya başlarken hepsi evlerine dağılıyordu. Yeosang Seonghwa'nın peşinden eve girmişti. Bayan Park, Yeosang'ı görmesi ile koşarak sarılmıştı. Yeosang gülümserken sarılmasına karşılık vermişti. Anne sevgisini özlemişti.

"Hoş geldin oğlum, yemek yaptım sizin için. Yiyin hadi."

İkili aç oldukları için tereddüt etmeden masaya ilerlediler. Sofra baştan sona özenle düzenlenmişken Yeosang'ın gözleri parlamıştı. Seonghwa annesinin kulağına eğildi.

"Bana bu kadar hazırlamıyorsun."

Bayan Park dirseğini oğlunun beline geçirirken acıyla inledi Seonghwa. Gülüşmeler tüm evi sararken mutlu mutlu yemeklerini yediler. Yeosang ve Seonghwa odaya geçerken Bayan Park ikisine de iyi geceler dilemişti. Yeosang uykulu bedeni arkadaşının yatağına bırakırken esnedi.

"Uykum geldi hyung."

"Önce pijamalar, al bakalım."

Seonghwa civcivli pijamayı Yeosang'a uzatırken gözleri parlamıştı küçüğün.

"Atmamışsın."

"Senin pijamanı atar mıyım hiç?"

İkili gülüşürken Yeosang lavaboya girmek için ilerlemişti. Seonghwa kolundan tutup küçüğü kendine döndürdü.

"Burada giyin."

"Hyung, nasıl-"

Seonghwa zorlanmadan Yeosang'ın kazağını çıkarmıştı. Kenara atarken eline aldığı pijamayı kafasından geçirdi. Dağılan saçlarını eliyle düzeltti. Ardından eli pantolonuna inerken Yeosang hızlıca durdurdu.

"Bırak onu da ben yapayım hyung."

Kızaran yanakları ile hızlıca lavaboya ilerledi Yeosang. Seonghwa ise arkasından gülmüş ve giyinmeye başlamıştı. Yatağa uzanıp telefonu ile uğraşırken Yeosang'ı bekliyordu. Yeosang ise lavaboda kendini dizginlemeye çalışıyordu.

Odaya tekrar döndükten sonra kendini Seonghwa'nın yanına bıraktı. Seonghwa telefonla uğraşmaya devam ederken Yeosang'da onu izliyordu. Birkaç süre sonra bakışları Yeosang'a dönmüştü. Utanıp bakışlarını kaçırırken Seonghwa kuruyan dudaklarını ıslattı.

"Yeosang."

Duygu dolu bakışları tüm yüzünde dolaşırken elini küçüğün yanağına götürdü. Yavaşça okşarken Yeosang ne diyeceğini anlamıştı.

ikinci bir şans | seongsangWhere stories live. Discover now