1

995 72 40
                                    

2021

"Yeosang bebeğim hazırlandın mı?"

"Seonghwa.. bu kemer korse çok sıkıyor yardımcı olur musun?"

"Geliyorum hayatım."

Seonghwa merdivenleri çıkarak sevgilisinin olduğunu odaya ilerledi. Sevgilisinin arkasından sarılarak boynuna öpücük kondurdu. Korseyle ilgilenirken bir yandan da konuşurken nefesini boynuna üfledi.

"Artık korse giyme, belini tahriş ediyor biliyorsun."

"Ama onu giyince daha hoş duruyor."

Seonghwa boynuna minik bir öpücük kondurup konuşmaya devam etti, "böyle de çok hoşsun bence."

Yeosang sevgilisine dönüp kollarını boynuna sardı. Dudağına küçük bir öpücük kondurup yüzüklü parmaklarıyla karşısındaki büyüğünün saçlarını okşadı.

"Şöyle konuşma, çok utanıyorum."

Seonghwa gülümseyerek konuşmaya başladı, "hadi çıkalım sevgilim, çocuklar bizi bekliyor."

𖤐 ♡ 𖤐

"Hey, çok içme Yunho."

Jongho sevgilisinin elinden kadehi çekmeye çalışırken somurtmaya başladı. Sekiz arkadaş birlikte, yakın arkadaşlarının düzenlediği partiye gitmişlerdi. Yunho çok içtiği için sevgilisi onu azarlıyordu. Hongjoong da dans eden Mingi'yi tutmaya çalışıyordu. Wooyoung ise sevgilisi San ile uğraşıyordu. Seongsang çifti ise en köşede birbirlerine sarılarak duruyorlardı. Seonghwa Yeosang'ın gözlerine derince bakarken gülümsedi. Birbirilerine olan düşkünlükleri herkesi hayrete düşürüyordu.

"Hey Seonghwa, şu gelen eski sevgilin Eun değil mi?"

Jongho hem sarhoş olmuş sevgilisini tutmaya çalışırken hem de Seonghwa'ya laf anlatmaya çalışıyordu.

"Siktir, evet o."

Seonghwa kollarını Yeosang'dan ayırdı. Yeosang'ın anında kaşları çatıldı.

"Ah Park Seonghwa sen de mi buradaydın?"

Çocukların olduğu yere ilerleyip masaya çantasını koydu. Giydiği dar ve siyah elbise ile göz kamaştırıcıydı. Ama Seonghwa'nın gözleri çoktan Yeosang tarafından kamaştırılmıştı.

"Ne işin var burada?"

"Alex ortak arkadaşımız değil mi? Ben de geldim o yüzden. Ayrıca sen görmeyeli baya kaslanmışsın ya. En son ki ilişkiye girdiğimde bu kadar yapılı değildin."

Yeosang anında yüzünü ekşitirken Seonghwa sinirle elini saçına daldırdı.

"Kes sesini, git buradan."

"Aa nedenmiş? Daha yeni başlıyorum."

Eun Seonghwa ile olan ilişkisini anlatmaya devam etti. Cinsellik konusuna da girmeyi unutmuyordu. Yeosang sakin adımlarla masadan kalkıp salonun dışına ilerledi. Seonghwa yanındaki boşluğu hissedince peşinden koşmaya başladı. Yeosang çoktan dışarı çıkmış toprak yolda yürümeye devam etmişti. Gittikleri salon ıssız bir yerde ve uçurumdaydı. Eh, pek uçurum sayılmazdı ya.

Seonghwa hızına yetişip anında kolundan tuttu. Konuşmak için uçurum denilen yerin önündeki bankın oraya çekiştirdi. Yeosang'ın ise çoktan gözleri dolmuştu.

"Nereye böyle Yeosang?"

"Seonghwa oturup sizin ilişkinizi dinleyemezdim değil mi? Ayrıca konu bu kadar iğrençken."

"Yine de beni onunla tek bırakmamalıydın, buradan el ele çıkabilirdik."

Yeosang akan gözyaşlarını gizlemek için hızlıca arkasını dönüp hafif adımlarla uçurumun kenarına yürüdü. Gözyaşlarını silerken esen rüzgar saçlarını uçuşturuyordu.

"Yapamam ben Seonghwa. O kız sizin cinsel ilişkinizi anlatırken ben öylece dinleyemem."

Seonghwa iyice sinirlenmişti, en azından böyle yapması hiç hoşuna gitmemişti. Eun'un amacı da buydu ve Yeosang ona istediğini vermişti. Hızlıca kolundan tutup kendine çevirdi. Tabii Yeosang'ın ayağının altındaki toprağın kayacağını düşünmeden. Her şey çok ani gelişmişti. Toprağın sessizce kayışı da, Yeosang'ın 16 metrelik uçurumdan düşüp yere çakılması da, Seonghwa'nın ellerinin bomboş kalması da saniyelik bir olaydı. Şaşkın bakışlarını direkt karşıya dikti. Aklı tamamen karışmıştı. Sertçe yutkunup şoktan çıkıp aşağı baktı. Salondan gelen ışıklar az da olsa aydınlatıyordu. Tabii bu da kafasının etrafındaki kanları görmesini sağlamıştı.

"Yeosang.. hayır, hayır." Birkaç adım gerilerken sendeleyip yere düşmüştü.

"Ben yaptım, sevgilimi uçurumdan ben ittim."

Ellerine bakarken sertçe altındaki toprağı sıktı. Acı dolu çığlıklar tüm etrafı sararken Seonghwa'nın gözyaşları belli belirsiz akıyordu.

𖤐 ♡ 𖤐

Yeosang gideli 4 ay oluyordu. Seonghwa ise iyice salmıştı kendini. Sevdiği adamı öldürmüştü, kendi elleriyle.

O gün ambulans sirenleri her yeri inletmişti. Yeosang'ın cansız bedenini alıp ceset poşetine koymalarını izledi Seonghwa. Etrafa bağırıp saldırsa da sevgilisi çoktan ruhunu teslim etmişti. Çırpınışları boşaydı.

Tabii Seonghwa cinayetten suçlandı, ama arkadaşlarından hiçbiri Seonghwa'nın yapmacağını biliyordu. Çünkü o Yeosang'a çok düşkündü ve çok aşıktı. Güvenlik kamerası olmadığı için işi araştıramadılar. Hepsi ayağının kayıp düşmüş olacağını savundu. Seonghwa'yı ise yetersiz delil sonucu serbest bıraktılar.

Şimdi ise günümüze gelirsek Seonghwa'nın kaçıncı sigarasını yaktığını sayamadım bile.

"Tanrım, onu bana bağışlamadın. Ama lütfen bu sefer istediğimi yerine getir. Lütfen zamanı geriye alalım. (Zaman geriye aksın.) Ben.. ben ona bir mücevhermiş gibi bakacağım söz. Bir daha asla bu hataya düşmeyeceğim. Lütfen, eskiye gidelim."

Gözyaşları arasından sadece bunları söyleyebilmişti. Başını balkon duvarını yaslayıp sıkıca gözlerini yumdu. Parmaklarının arasındaki sigarayı dudaklarına götürüp sertçe dumanı içine çekti.

𖤐 ♡ 𖤐

Seonghwa yavaşça gözlerini araladı. Gözlerini ovuşturup etrafına bakındı. Burası..

Saatte bakmak için komidinin üzerindeki telefonunu aldı. Gözü tarihe takılınca şaşkınlığı iyice artmıştı. 2018 mi?

Odaya baktığında burasının eski odası olduğunu hatırladı. Aşağıdan annesinin sesi yankılandı anılarla dolu odada.

"Seonghwa, çabuk kalk ve aşağı gel. Yeosang okula gitmek için seni almaya gelmiş."

...

Dediğim gibi angst değildir. Tamamıyla farklı bir kurgudur. Aklınızda soru işareti kalmasın diye söylüyorum Yeosang tekrar ölmeyecek. Şimdi rahatlıkla okumaya devam edebilirsiniz. Umarım beğenirsiniz.

ikinci bir şans | seongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin