Ellerim anında gömleğimin düğmelerini buldu ve birkaç tanesini açıp nefes almaya çalıştım. İşimi seviyordum. Kendi işim için çabalamayı da seviyordum fakat bu tarz ortamlar beni öylesine geriyordu ki ne başarılarımın ne de çabamın bir önemi kalıyordu. Üstelik, şimdiye kadar böyle bir duruma düşmediğimden, kararları veren kişi hep ben olurdum. Birilerinin dediğine göre hareket etmek beni zorluyordu.

Yapabileceğim bir şey yoktu. İş hayatında her şey olabilirdi ve ben bu durumu en iyi şekilde idare etmeye çalışacak, birkaç aya kadar da eski düzenimi geri kazanacaktım.

*

Bu durumun ortaya çıkma ihtimalinden korka korka geçirdiğim gecelerde korkmakta ne kadar haklı olduğumu şimdi çok daha iyi anlıyordum. 

Anıl, ona haber vermediğim için gözlerime öylesine kırgın kırgın bakıyor ve hıçkırarak ağlıyordu ki özür dilemek dışında ağzımı açamıyor, sadece sakinleşmesi için bir şeyler mırıldanıp duruyordum.

Tamamen batmıştım. Aşağıdaki stresin üzerine bir de eşimle aramın bozulacak olması beni delirtiyordu. Bir şeyleri aynı anda idare etmekte berbattım ve Anıl'ı hayal kırıklığına uğrattığım gerçeği içimi daraltıyor, beni mahvediyordu.

Kollarımın arasından çıkıp üzerini değiştirmek için banyoya geçeli birkaç dakika oluyordu. Gitmemesi adına bir ton dil dökmüştüm. Dinlemezse de haklıydı. Tatilimizi elime yüzüme bulaştırdığım yetmezmiş gibi bir de başıma eğlence düzenleme işi çıkmıştı ve Anıl bunu duyunca daha da delirmişti. 

Onun gözünden bakıldığında berbat gözüktüğünü biliyordum, tavır almakta haklı olduğunu da biliyordum ama yine de yanımda olsun, beni bırakmasın istiyordum. 

Kapının açıldığını duyar duymaz banyoya çevirdim bakışlarımı. Ağlamaktan kızarmış gözlerini birkaç kez kırpıştırıp ifadesizce baktı bana. Elinde az önce üzerinde olan geceliğini tutuyordu. Kendi kendine bir şeyler mırıldandıktan sonra ise makyaj masasının kenarında duran çöp kutusuna atmıştı bir hışımla.

Daha ne kadar kötü hissedebilirdim kendimi hiçbir fikrim yoktu...

"Gitme." dedim, yeniden. Benden uzak kalması psikolojik açıdan daha iyi gelirdi belki ama buradan ayrı ayrı çıkmamız demek, bazı şeylerin kalıcı olarak çözümsüz kalması anlamına gelirdi. Bu ihtimal beni deli gibi korkutuyordu. 

Cevap vermedi. Masanın tam önünde durdu ve parmak ucuna sıktığı kremi göz altlarına sürdü. Kızarıklık hafif de olsa geçerken gözleri kenarda duran telefonundaydı. Kimi arayacağını düşünüyor olmalıydı.

"Anıl, sevgilim."

Gözlerini devirdi. Sesimi duymak istememesi paramparça ediyordu beni.

"Birlikte dönelim, lütfen."

Arkasından yaklaştım usul usul. Geriye çekilmek adına hiçbir hamle yapmamasından cesaret alarak kollarımı beline sardığımda kasıldığını hissettim. Dokunduğum zaman rahatlayan bedeni şu an huzursuzdu. Kafayı yiyecektim, onu böyle görmekten nefret ediyordum.

"Benden ayrı gitme. Birlikte dönelim evimize."

Burnumu tenine sürtüp güzel kokusunu derince soludum. Elimin altındaki hafif çıkık karnını okşadım yavaşça. Karnının gittikçe büyüyeceğini düşünmek deli gibi heyecanlandırıyordu beni. Tombul yanaklı ve koca göbekli bir Anıl görmek için sabırsızlanıyordum.

"İkimizde yorulduk, bebeğim. Yapmayalım artık bunu."

"Sakin sakin konuştuğunda az önceki saçmalıklar değişmiyor."

Bebeğimiz İçin • [b×b]Where stories live. Discover now