25. Kırmızı kart, ruhani kurban.

1.2K 66 12
                                    

Merhaba, aslında bu bölümü atmayacaktım. Öyle ki elimdeki 3 bölümü de atmak istemiyordum. Çünkü bu kitabın okuyucuları, bir kaç kişiyi tenzih ediyorum, çok nankörler. Okudukları halde hiçbir şekilde destek olmuyorlar. Ama anlıyorum. Daha iyilerine layık olmalısınız. Lütfen daha iyi kitaplara gidin, beni ve kurgumu daha fazla aşağılamayın.

Kitabın gerçek okuyucularını selam olsun, iyi okumalar. 🥂

***

"Adaletsiz doğdunuz bir yaşam için adalet dilenmek kadar saçma bir şey yok. Çünkü dünyanın terazisi para ile ağırlık kazanmasaydı, adalet diye bir kavram ortaya çıkmazdı."

-reborly-

Still Don't Know My Name


2.5


"Kırmızı kart, ruhani kurban."








Zaman ağır, sinsi ve ufalanmış bir haldeydi. Tanelere ayrılarak odaların içlerinde doluşmuş bir dolu zihin karmaşasının içinde yatan planları besliyordu. Uyutuyordu. Yatırıyordu ve siz oraya baktığınızda her şeyin güzel ve normal ilerletildiğini sanıyor olabilirdiniz.

Evet, gerçek anlamda her şeyden uzağa yatırılmış bir genç kız vardı. Zamanın sinsice yol aldığı, kutsandığı ve keşfettiği kendisi ile uyuya kalan biri. O rüyaların içinden bir pencere dışında seyre duruyordu çoğu şeyi.

Ava, Victor Sazawar'ın yatağında tüm bedenin arta kalanların yorgunluğu ile hasta düşmüştü. Biraz ateşi vardı ve bu hali yaklaşık iki gündür sürmüştü. Onunla ilgilenen adamın, esmerin, varlığının bir rüya olduğu kanısındaydı. Çünkü en son yaşadıkları, kabusun içinde, şeytanın kelepçelerinden kurtulmak için Tanrının merhametine sığınmış biriydi. O merhametle adamın onunla ilgilendiğini görüyordu.

Gözleri yavaşça aralandığında, başını yastığın içinde saçlarını dağıtarak kendisine gelmeye çalıştı. Biraz şakakları sızlıyor, susamış olacak ki boğazındaki o gıcıklık için ağzının şapırdatarak gözleriyle etrafta içebileceği bir su arıyordu. Komidinin üzerinde bulduğu cam sürahi almak için bedenini toparlayıp yatağından ayaklarını ilk önce zemine doğru sarkıttı ve buzların çoktan erimiş olarak gördüğü soğuk suyu hızlıca içmişti. Bunu yapmak hem iyi hem de kötüydü ama kendini şu anda daha iyi hissediyordu.

Evin sessizliğine alışmıştı. Bu evin varlığına ve bu evin içinde her daim duran sabit eşyaların yüzündeki ifadelere. Fakat yüzünde manasızca dolanan ince bir tebessüm vardı. Bu özgürlüğün tanımlanmış hali miydi? Yoksa vâr olduğunu, gözünü diktiği kalbin içinde bir isminin olduğunu bilme heyecanı mıydı bilinmez ama, artık evin içinde adımlar atarken sessiz değil, gürültü ile haraket ediyordu. Savsak ve bir o kadar alışmış olmakla.

Üzerindeki bol düz eşofmanını çıkarmak istedi. Üzerindeki o birikmiş yorgunluğu ile çekip almak belki de. Bu yüzden banyo etmek için aşağı kata indi. Kendi odasına girdi. Ama karnının içinde merak çoğalmıştı ve vücudundaki sızıyı düşündükçe, git gide yüzünü buruşturdu. Birilerini görmeyi umuyordu. Fakat bundan emin değildi. Bir an için içi ürperdi ve hızlıca giysi dolabına geçip giyeceği bir kaç kıyafeti seçip, iç çamaşırı ile birlikte alıp banyosuna yöneldi.

Orada uzun bir süre küvetin içinde kaldı. Yeni yeni kendine geliyor, bulanık zihninin içinde yarım kalan anıları canlandırarak ne olup bittiğini hatırlamaya çalışıyordu.

ŞAH VE TAHT +18Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ