11

117 26 3
                                    

11.BÖLÜM

Beraber olmamızın ilk günü, birbirimize itiraf ettikten ertesi günün gecesi,dizlerimi göğsüme çekmiş gülümseyerek yatağımın üzerinde öne arkaya sallanıyordum.Bu sabah Soobin ile okulda kaçamak el tutuşmalarımız,utanarak da olsa söylediğimiz o sevgi sözcükleri dolanıyordu aklımda.Böyle çiftleri ne zaman görsem öğürürdüm fakat insan kendi sevince öyle olmuyormuş.Artık Beomgyu'nun,dayı demeye alışamadım,annesine büyü yapan büyücü kadının iyilik yaptığını düşünmeye başlamıştım.Belki bizden öncekilere bakarsak bu düşüncem bencilce olabilirdi lakin kalbimde filizlenen tohum kötü olan ne var ne yok görmemi engeller hâle getiriyordu.Camıma fırlatılan nesnenin çıkardığı sesle yüreğim hoplayacak gibi oldu,gülen çehremi korku kapladı.Beni buraya getiren küre nasıl camımdan geldiyse beni burdan götürecek olan da camdan geliyor varsayımında bulundum.Bakmak istemedim cama,oturmaya ve sallanmaya devam ettim.Tekrar ses gelince artık başka çarem yoktu, merakıma yenik düştüm.Yavaş adımlarla cama gittiğimde gözlerimi sımsıkı kapadım.En azından birkaç gün içinde burdan dönmemeyi diledim.Camdan kafamı çıkardım ve sımsıkı kapattığım gözlerimi bir anda açtım.Karşımda gülümseyerek, kalın kıyafetleri ve eldivenleriyle bana bakan Soobin vardı.Gecenin bu saatinde karşımda soğuktan kızarmış yanaklarıyla ve burnuyla duruyordu.İçimi rahatlama hissiyle beraber mutluluk kapladı tekrardan.Onu görmek bile yetiyordu tüm günümü mutlu geçirmeme.Gecem nasıl süslenmesin?

"Ne işin var burda bu soğukta?"

"Seni özledim."
Ağzından dumanlar çıkıyordu konuşurken soğuk havanın etkisiyle.

"Sabah gördün ya."

Dudaklarını büzdü,küser gibi tavır takındı.
"Özleyemez miyim?"

"Özle tabii,ben de özledim de üşüteceksin."

"Değil mi,çok soğuk?Ne duruyorsun? Alsana beni içeri."

Şimdiye kadar bunu yapmadığım için kendimden utandım.

"Annenleri dert ediyorsan etme,yakalanmayız."

"Yok,içinde sen olan hiçbir şeyi dert edemem ben."

Elimi uzatarak kollarını tuttum.Kolayca içeri girebilmesi için daha çok araladım pencereyi.O da ayakları ve kollarımdan destek alarak zahmetsizce içeri girmeyi başardı.Lakin dengemizi kaybedip yere düşmüştük.Birbirimize bakıp kahkahalarla güldük bir süre.

Odamı soğuk kaplayınca pencereyi kapatıp Soobin'in üzerindeki kalın kıyafetleri çıkarmasına yardım ettim.O da benim gibi bu ülkede genellikle tercih edilen geniş bir tişört ve pantolonla kalmıştı.

Geceliğin okulda görülür diye yapamadığımız birçok şeyi yaptık.Omzuna yattım, saçlarını okşadım.Sadece bunlarla ve güzel sözlerimizle yetindik herhal.Hiç bitmeyecek gibi geliyordu, sonsuza dek kalırdım burda Soobin varsa.Ne elektro gitarım ne arkadaşlarım ne de telefonum gelmiyordu aklıma Soobin yanımdayken.Hayatıma giren en güzel insan olarak kalacaktı her zaman.Sadece onu değil kendimi de gerçek anlamda sevmeye başlamıştım yavaş yavaş.Bana karşı kullandığı sözcükler o kadar güzeldi ki şımarmamak elimde değildi.Dünyada tek mutlu bir insan varsa o da ben olurdum o sözcükler karşısında.Geç olmadan yattık,endişelenmedim ailem gelir de görür diye.Burada tek gerçek insan Soobin idi sonuç olarak.Başımıza dert olmayacağı sürece isteyen görebilirdi.Sabah olduğunda yine Soobin'in kollarında uyandım.Ben kalktığımda o da hareketlenip ardından uyandı.Güneş Soobin uyanınca doğmuştu benim için.Her yer karanlık olsa ne yazar?Onun gülüşü aydınlatmaya yeterdi etrafımı.

Okula gitmek için arkamıza dönüp üzerimizi değiştirdik.Ne annem ne de Kai şansıma bu sabah odaya girmemişti.Soobin hazırlanınca pencereden girdiği gibi geri dışarıya atladı ailem görmesin diye.Ben de Kai'a haber verip kahvaltı bile yapmadan koşarak dışarı çıktım.Kai sezmişti olanları,göz kırpı kaşlarıyla dışarıyı işaret etmişti.

Dream Sphere/YeonBin ✓Where stories live. Discover now