10

132 22 0
                                    

10.BÖLÜM

Soobin'in aşkını ilan etmesinin ardından ona verecek bir karşılık bulamadım.Aklından bin bir türlü kelime geçen benim şu an tek bir söz gelmiyordu.O ise cevap beklercesine gözlerime bakıyordu.Terleyen avuçlarımı sıktığımda Soobin de yüzümden ellerini çekti.Hata yapmış gibi mahcup mahcup eğdi başını.Onu cevapsız bırakmamam gerekiyordu,bir şeyler gevelemeliydim.

"Ben..." dedim.Tekrar bana baktı o vakit.Sadece "Ben..." diyebiliyordum.Cevap veremeyeceğimi anlayınca tek çare buldum,kaçmak."Ben... Benim gitmem gerekiyor." dedim ve koşarak çıktım o rutubetten geçilmeyen evden.Hiç hız kaybetmeden evime doğru koşuyordum.Yaptığımın utanç verici olduğunu düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi.Hava tamamen kararmıştı artık.Beni yavaşlatansa görüş alanıma yavaş yavaş giren kutlama yapan topluluk oldu.Büyük bir kalabalık ve gürültü vardı.Yemek kokuları burnuma geliyor fakat iştahımı açmıyordu.Meraktan kalabalığın arasından müsaade isteyerek en öne geçtim.İnsanlar garip kıyafetlerle garip şarkılar söylüyor ve yemekler dağıtıyordu.Karşıma baktığımda ailem de herkes gibi o insanları izliyordu alkışlarla.Beni gören Kai gel gel dercesine elini salladı.Kıytı köşeden yanlarına gittim.Ne olduğuna anlam veremiyordum hâlâ fakat bir kutlama,bayram olmalıydı.

"Ne oluyor burda?"

Babam sinirli gözlerle bakınca geç geldiğim için kızacak sandım.Özür dilemek için bahane arıyordum.

"Ne demek ne oluyor?Her yıl kutlamıyor muyuz bugünü?"

İçimden bir oh çektim sinirli bakışlarının nedeninin geç gelmem olmadığı için.Çaktırmamak için "Aaa,evet.Unutmuşum." dedim oscarlık oyunculuğumla.Orda durup ailemle beraber insanların neler yaptığını izlemeye devam ettim.Neyi kutladıklarını çok merak ediyordum fakat sorsam babam bu sefer üzerime atlardı.Garip kıyafetler giyen o insanlar meşaleler yakıp birisini karşılamak için aralıklarla yan yana dizildiler.Çok geçmeden at arabalarıyla asker görünümlü birkaç kişi ve aralarında bembeyaz giyinmiş bir kişi göründü.Herkes alkışlıyordu.Kimdi bu eleman?At arabasından indikten sonra insanları selamladı ve kendini tanıttı.Şimdi anlamıştım kim olduğunu.

"Karşınızda ben,bu ülkenin kraliçesi.İsmimi söylememe gerek yoktur herhal? Beni tanımayan var mıdır bu âlemde?"

Ben.Ben tanımıyordum,sen kim oluyorsun?Çok gıcık olmuştum bu kadına nedensiz.Muhalefet olmak geldi içimden.Gözlerimi devirince gözüm çok da uzak olmayan,beni seyreden Soobin'e takıldı.Onun da yanında dedesi ve annesi vardı.Hemen gözlerini kaçırdı fark ettiğinde.Yanına gitmek ve konuşmak istesem de yaşadığımız merasimden sonra normalde olduğu gibi konuşmamız mümkün gibi görünmüyordu.

Kraliçe denen kadının etrafında yerliler ona armağanlar veriyor ve önünde diz çöküyorlardı.

"Kraliçe oluşumun yıldönümünü kutlamak için gelen herkese,halkıma teşekkür ederim."

Danslar, eğlenceler uzun süre devam etti.Gece oluyordu nerdeyse.Bu insanlar hiç sıkılmadan,yorulmadan taparcasına bu kadını seyrediyordu.Uykum gelmişti artık,dayanamıyordum saçma sapan bu kutlamanın gürültüsüne.

Nihayet kutlama sona erdiğinde kraliçe Soobin'in dedesiyle konuşuyordu.Soobin de yanındaydı anlaşılacağı gibi.Bir makas aldı Soobin'in yanağından kadın.Soobin ise bir adım geri çekildi.Dedesi gülümseyerek Soobin'in omzunu sıvazlarken kraliçeye bir açıklama yapmaya çalışıyordu.Vali torunu olunca demek yıl 1940 bilmem kaç bile olsa torpilli oluyordun.Sıkılmıştım bu ülkeden.Ne doğru dürüst kalem vardı,ne doğru dürüst tuvalet,ne de teknolojiye ait herhangi büyük bir gelişme...İnsanların kıyafetleri, davranışları çok yabancıydı bana.Bir Soobin'de buluyordum kendimi.Onu da cevapsız bırakırsam kaybedecektim.

Dream Sphere/YeonBin ✓Where stories live. Discover now