SIR / Bölüm 16

13.9K 1.2K 76
                                    

Tam bir hafta olmuştu.

Elliot'la konuştuktan sonra ne olaylarla ilgili bilgi vermişler, ne de benimle konuşmuşlardı. İstediğim bu değil miydi zaten? Neden söylenmeye başlamıştım ki?

Sanırım bir şekilde bana ihtiyaçları olacağını düşünmüştüm. Cesetler dışında arkadaşlık kurduğumuzu sanmakla saflığımı göstermekte zaman kaybetmemiştim. İyi yanından bakmalıydım. Mason'la aram gayet iyi gidiyor, aynı zamanda ders notlarım yükseliyordu. Hayatım normale dönmüştü. Bir takım eksikliklerle beraber.

Elmamın kalan kısmını kemirirken Mason'a kızmayı ihmal etmiyordum. Dersten erken çıkacağını söylemişti ama hala ortalarda yoktu. Becky yine Cara'yla karşıma oturmuş, yüzlerce insanın ölümüne şahit olduğu halde engellemeyi reddedip gülüşüyordu. Artık Hunter'ın yokluğu daha az fark ediliyordu. Diğer tarafta bile olsa yeni hayatıydı orası. Elbette dayanacağım tek düşünce kendi halkından birisine zarar verme olasılıklarının az olmasıydı.

Mason'ı görünce muhtemelen asık olan suratımı düzeltmeye çalıştım. "Çok yoğunsun ha?"

Karşıma oturarak, "Üzgünüm, koridorda koça yakalandım. Salı günü oynanacak maç hakkında geveledi."dedi.

"Salı mı?" Kaşlarımı çattım. "Bu ikinci oluyor, senin maçların yüzünden doğru düzgün dışarı çıkabilmiş değiliz."

Önce cuma günü okulu asıp istediği yere gitmeye söz vermişim. Tam olarak Brad'le son konuştuğum günden bu yana o da bir hafta olmuştu. Hala gideceğimizi söylüyordu. Hafta sonu sürekli çalıştığından imkansız gibi bir şeydi artık.

"Biliyorum, üzgünüm. Unutma sen de beni ekmiştin." Gülüyordu ama ciddiyetimi bozmadım.

"Benim işim ciddiydi."

Bir süre baktı. "Benim de ciddi, ayrıca ne yaptığım belli. Daha ne için olduğunu bile söyleyemiyorsun."

"Özel mesele olduğunu söyledim."

Sesim yükselince etraftaki yüzler bize döndü. Mason susarak dikkatlerini dağıtınca devam etti. "Hiç açmamalıydım bu konuyu."

"Çok geç." dedim sabırla.

"Cumartesi, hakkımı kullanacağım. Tabii sözünü tutmakta kararlıysan."

"Cumartesi maça hazırlandığını sanıyordum."

"Küçük bir istisna olabilir."

"Sana fazladan sayıya neden olsa bile mi?"

Suratı asılmıştı. "Öyle bir şey olmayacak. Çünkü Millar'lar asla kaybetmez."

Kıkırdadım. "Yine de küçük bir istisna olabilir."

Gülerek, "Beni vazgeçirmeye mi çalışıyorsun?" dedi.

"Tabii ki hayır. Unuttun mu Millar'lar asla kaybetmez."

Ögle yemeğinden sonra geriye tarih dersim kalıyordu. Dolabımın başında dikilmiş inatla ortadan kaybolduğuna emin olduğum sıkıcı tarih kitabımı arıyordum. Dolabım karmakarışık olmuştu ama hiçbir yerde yoktu.

"Alecia değil mi?" dedi yanımdan bir ses.

Pes ederek dolabın kapağını hızla kapatıp döndüm. Birkaç saniye sonra tanıyabilmiştim Andrew'i. Paul denilen çocukla -Beth beni seçmeden önce- kavga etmiş ve ona şans tanımadan yere sermişti.

Üzerinde siyah ya da griden eser yoktu. Sadece Brad dışarıda da bu renkleri kullanıyordu anlaşılan. Öte yandan Elliot ve Andrew renkli giyimleriyle iç açıcı görünüyordu. Diğerlerini sadece antrenmanda siyah ve griyi kullanırken görmüştüm. Belki rahat olmak içindi.

SIR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin