SIR / Bölüm 12

15.7K 1.3K 158
                                    

Elliot önden merkeze gitmiş, bense Brad'le aşırı sessiz ve sıkıcı bir yolculuğa mahkum edilmiştim. Görüntülerin ortadan kalkmasıyla bir şey değişmemiş, ciddi tavrını koruyordu. En azından Elliot'ın yüzde biri kadar rahat konuşmasını bekliyordum ama olmamıştı. Brad'ti bu. Hiçbir zaman beklediğim gibi davranmamıştı ve davranmayacaktı.

"Beni okula bırakır mısın?" dedim düz bir sesle. Anlamsız bakışları bir süre üzerimde gezindi.

Ardından gözlerini yola kenetledi. "Akşam yemeğine geç kalacaksın."

Dudağımı ısırdım. Ne zaman Elliot ya da Brad'le ilgili bir şey olsa zaman su gibi akıp geçiyordu. Belki de Elliot'ın bitmek bilmeyen ama her zaman beni güldürmeyi başaran muhabbeti neden oluyordu buna. Çünkü kesinlikle Brad'in suskun ve sinir bozucu tavrı değildi. "Neden umurunda olsun?"

"Bize lazımsın, Gabriella. Ceza alman ihtiyacımız olan son şey."

"Babamın o kadar katı olduğunu nereden çıkardın?" Tabi ki öyle!

"Önsezi diyelim."

"Yeni süper gücün mü?"

"Yani haklıyım." Yine gözlerini benden kaçırıyordu. Aniden bugün sürekli benden kaçındığını fark ettim.

"Hayır, sıkıcısın."

"Sana sıkıcı olduğumu düşündüren ne?" Bazen espri yaptığında bile değişmeyen ifadesizliği vardı yüzünde.

Elimle suratını işaret ederek, "İşte bu." dedim.

"Suratımı mı sıkıcı buluyorsun?"

Hayır, kimi zaman kendimi bakmamak için zorlayacağım kadar mükemmel. Tabii ki bunu sana sesli söylemeceğim.

"Hayır, demek istediğim neden biraz olsun şu ciddiyetini bir kenara bırakıp eğlenmiyorsun?"

Derin bir nefes verdi. Yavaş ve sıkıntılı bir haykırıştı bu.''Ailem öldürülüyor, Gabriella." dedi. ''Yetim kaldığımdan beri aile gibi hissettiğim tek yer yok oluyor. Sana olsaydı nasıl hissederdin?''

Nasıl hissettiğini biliyordum. Hunter'dan bir gün bile haber alamadığım da içimi kaplayan suçluluk hissini düşündüm. Onu kendi ellerimle öldürmekten daha kötüydü herhalde. "Ben... mahvolurdum."

"Güzel, çünkü bendeki 'mahvolmak' hissi yeni bir boyut kazandı."

"Çok üzgünüm, Brad" dedim kelimeleri seçmeye özen göstererek. "Onları bulacağız. Ben de sana söz veriyorum, tıpkı o gece senin yaptığın gibi. Bana Hunter'ı bulacağımızı söyledin ve bulduk da. Yemin ediyorum onların yerini bulana kadar peşini bırakmayacağım."

Beni uzun uzun süzdükten sonra kontrolü kaybetmemek için tekrar yola döndü. Akşam olduğu için yollar boştu ve Brad en ufak bir kaygı duymuyordu. "Peşini bırakmayacağın ben mi olacağım yoksa karşı taraf mı?"dedi sakin bir tavırla.

Sırıttım."Sen hangisini isterdin?"

"Emin değilim." dedi gülerek. İşte bu. O gülümseme suratına yayılırken içimi ısıtan siyah gözlerinin tadını çıkardım.

"İşte," dedim suratını göstererek. "Böyle daha iyi."

"Elimden geleni yapacağım." dedi arabayı okulun önüne çekerken. Tanrım, tam gerçek anlamda konuşmaya başlamıştık ama her zaman bunu bölecek bir şey çıkıyordu. Onu tanımak istiyordum. Hakkında daha fazla bilgi edinmek ve suratını asmasını engellemek. Ama yapabildiğimin en iyisi buydu.

SIR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin