SIR / Bölüm 1

38.1K 2.1K 127
                                    

Mavi pembe ışıklar sahnenin ve kalabalığın arasında geziniyor, Dylan'ın hayranlarını daha da sabırsızlandırıyordu. Bitmek bilmeyen çığlıklarından çıkardığım sonuç buydu en azından. Ben siyahtan vazgeçmeyip kolsuz dar bir elbisede karar kılmışken Becky hiç olmadığı kadar farklı giyinmişti. Normalde tek parça giymeyi tercih eden oydu ama bu akşam rolleri değiştirmişe benziyorduk. Sarı düz saçlarını at kuyruğu yapmış, koyu gri, dar bir mini eteğin üzerine krem rengi tişörtünü giymişti. En sıradan haliyle bile dikkat çekecek türden biri olduğu için Becky için kıyafetlerin pek de bir önemi olmadığını düşünüyordum.

Sonunda Dylan sahneye çıktığında kalabalıktan büyük bir gürültü koptu. Sanki herkes aynı anda -Becky de dahil- çığlık atmaya programlanmıştı. Dylan yanlarını kazıttığı saçlarının tepede kalan kısmını maviye boyatmış, zaten gülünç olan görünümünü daha kötü hale getirmişti.

Düzleştirdiğim saçlarımdan bir tutamını kulağımın arkasına alarak yüzümü açtım. Bütün salon aynı anda Dylan'a eşlik ediyor ve müziğin ritmine uyarak dans ediyordu. Ben ise sadece kollarımı birbirine kenetlemiş, bu eziyetin son bulmasını istiyordum.

Sadece tepeden uzattığı mavi saçlarını sallamaya çalışınca elimde olmadan gülerek, "Yüzyılın ucubesi." diye söylendim.

"Bence de." Birinin kulağıma fısıldamasıyla ürpererek arkamı döndüm.

Mason üçüncü sınıftaki halinden gram değişmeyen bir gülümsemeyle karşımda duruyordu. Durumdan şikayetçi değildim ama ben bile bir yıl içinde epeyce değişmiştim. Sanırım bunun sebebi benim çocuksu onunsa başından beri olgun ve aşırı derecede çekici ela gözleri olmasıydı.

"O zaman neden buradasın?" dedim gülerek. Ben Becky'nin ısrarıyla gelmiştim ama herhangi bir erkeğin baskı altında olmadan buraya gelmek istemesi kesinlikle normal bir şey olamazdı.

"Seninle aynı sebepten."

"En yakın arkadaş kurbanı, tahmin etmeliydim." En azından zorla getirilme konusunda yalnız değildim.

Şaşırmış görünüyordu. "Hayır, beni Becky davet etti."

Buna kandığıma inanamıyorum! Hunter'dan ayrılacağımı söylememe rağmen beni ciddiye bile almamıştı. Onu tanıdığım halde bunu düşünememiş olmak kendimi saf hissetmeme neden olmuştu.

"Haberim yoktu." dedim dudağımı ısırarak.

"Peki neden kabul ettin?" Sormadan rahat edemeyeceğimi bildiğimden devam ettim. "Biletleri başkası alsa bile..." Elimle Dylan'ı göstererek, "...buna katlanılmaz." diye ekledim.

Birkaç saniye duraksamasından bunu sormamı beklemediğini anladım. "Ne diyebilirim ki? Reddemeyeceğim bir teklifte bulundu."

Mason'la konuşmanın gittikçe daha fazla merak uyandırdığını hissederek, bunu kasten yapıp yapmadığını düşünmeden duramadım.

"Teklifin Dylan olmadığı ortada." Bunu anlamak zor olmasa gerekti.

Başıyla onayladı.

"Sormam çok mu kabaca olur?" diye şansımı denedim.

"Muhtemelen." diyerek Dylan'ı işaret etti. "Sence de horoza benzemiyor mu?" Konuyu değiştirmesine hem sevinmiş hem de üzülmüştüm. Mason'ın reddedemeyeceği teklif ne olabilirdi ki? Onu geçtim, bundan Becky'nin nasıl haberi oluyordu?

Gülerek karşılık verdim. "Sonunda benimle aynı fikirde olan biri."

O da aynı şekilde gülerek dikkatini Dylan'a yöneltti. Her ne kadar onu izlemekten zerre haz etmesem de konserdeydik sonuçta. Işıklandırmalar bile onun daha çok dikkat çekmesi için ayarlanmıştı. Becky'nin yanımdan ayrıldığını yeni fark ederek etrafa göz gezdirmeye başladım. Her okulda olduğu gibi bizim popüler amigo kızımız Cara beni şaşırtmayarak birkaç kişi önde duruyordu. Nerede bütün okulun ilgisini çeken bir şey bulursa sürekli ön katılımcı olurdu. Bazen Becky'nin de onun yaptığı gibi sevmediği halde çok tutulduğu için buna katlandığını düşünürdüm. Sonra beş yıl boyunca bana Dylan hakkında bilmediğim bir özelliği olmayana kadar anlattığını hatırlayınca kendimden azda olsa utanırdım.

SIR (1)Where stories live. Discover now