Bu şekilde ne kadar geçtiğini bilmiyordu. Bir süre sonra Şeytan'ın sıcaklığı bedenindeki şiddetli sarsıntıları yutmuş, kontrolsüz gücü yeniden kafesine dönmüştü. Titremiyordu artık. Bağırmıyor, hıçkırmıyor, kendini parçalamıyordu. Yine de hemen Şeytan'ı bırakamadı. Onu zayıflatan duygular ağır ağır damarlarından çekilirken onun kollarında durmuş; her şeyden kuvvetli, ölümcül bir nefretin kanını ele geçirmesine izin vermişti. Üstelik bunun için Şeytan'ın sinsi sözlerine bile ihtiyacı yoktu. Karanlık onundu. İntikam onundu. Yok etme arzusu onundu. Gözyaşları akmayı bıraktığında Melissa'nın içi de dışı gibi kupkuruydu artık. Sonunda insanlığını sıyırıp atmıştı üzerinden işte.

"Geri dönmemiz lazım," dedi Şeytan onu göğsünden uzaklaştırıp. "Başkaları da gelecek."

Elbette geleceklerdi. Zavallı ailesi sadece bir kozdu bu aşağılık oyunda. Onların tek istediği Melissa'ydı ve başarılı olana kadar da saldırmaya devam edeceklerdi. Melissa hemen şimdi onlarla yüzleşmek, cezalarını tam şu an vermek istese de Şeytan'ın buna itiraz edeceğini biliyordu. Haklıydı elbette. Tüm düşmanlarından aynı anda kurtulacakları bir plana, bunun için de zamana ihtiyaçları vardı. Üç beş sıradan melezin canını almak Melissa'nın kalbindeki hangi yangını söndürürdü ki zaten?

Yine de Şeytan'dan uzaklaştığında "Önce içeri bakmak istiyorum," dedi. Şeytan karşı çıkmak için ağzını açtığında "Sadece birkaç dakika," diye eklemişti. "Son bir kez evimi görmem lazım."

Şeytan Melissa'nın hala böylesi insani bir bağa tutunmasına şaşırmış gibiydi. Kızın o bağı tamamen kesip atmak için o eve dönmek zorunda olduğunu göremiyordu. Kararsızlığın gözlerinde dolandığı birkaç saniyenin ardındansa başını salladı belli belirsiz. Oyalanmadan arkasını döndü Melissa. Onu tutan gardiyanlarının arasında yeniden ayaklanmış olan Aslan'a bakmadan apartmana yöneldi. Tek bir kez durmuş, peşinden gelen Golem'lere "Yalnız başıma!" demişti. Efendilerinin emirlerine karşı çıkmaktan daha büyük bir korku olmalıydı Melissa'yla karşı karşıya gelmek. Bir süre sonra basamakları tek başına tırmanıyordu Melissa. Aralık kalmış kapıdan çocukluğunun geçtiği eve adım attığında bir an göz yaşlarının yeniden bastıracağını düşündü. Ama kuşandığı çelik zırhı aşıp dışarı çıkamazdı artık hiçbir duygu.

Bomboş bir kalple, her adımda daha da solarak ilerledi koridorda. Dikenler sarıyordu bedenini baktığı her köşede. Hatırladığı hiçbir anıya yer yoktu artık bu dört duvarın arasında. Eşyalar devrilmiş, perdeler parçalanmış, duvarlar çatlamıştı. Kahvaltılarını ettikleri masa, kardeşiyle uzanıp film izlediği koltuk, annesinin porselenleri... Kırık, dökük, paramparça... Bu enkaza ailesinin yol açmış olamayacağını biliyordu Melissa. Davut sadece Aslan'ı bulduklarını söylediyse de içeride birden fazla kişinin boğuştuğuna şüphe yoktu. Belki de onlar gelmeden hemen önce Golem'ler diğer melezlerin işini bitirmişti. Ne fark ederdi ki... Ailesi gitmiş, onu insanlığına bağlayan tek köprü yıkılmıştı.

Odasına doğru ilerlerken ayağının altında ezilen cam kırıkları eşlik ediyordu ona bir tek. Aynı depremin orada da yaşandığını görmesi uzun sürmemişti. Kitaplarla kaplıydı parke zemin. Bilgisayarı tepe taklak yerde duruyordu. Bebekliğinden kalan iki üç oyuncak, baş ucunda duran kar küresi, Selin ve Deniz'le çekilmiş bir fotoğraf... Melissa gibiydi her şey. Yerini bulamamış, yönünü kaybetmiş... Tek bir tanesine bile dokunmadan aralarından geçti Melissa. Makyaj masasının önüne geldiğinde kendi yansımasıyla göz göze gelmeden çekmeceyi açtı ve eve geri döndüğünde mücevher kutusuna yerleştirdiği bilekliği çıkardı.

Ucundaki pırlantalı M harfi yaşanan onca şeye kafa tutarca ışıl ışıl parlıyordu hala. Her şey annesinin Melissa'ya o bilekliği verdiği gece başlamıştı. Lunapark, Emre, Aslan... Ne değişmemişti ki o günden sonra? Şimdi Melissa'yı her şeyin sıradan olduğu, mükemmel bir geçmişe bağlayan tek anahtar bu bileklikti. Neden hala o eski dünyaya ait bir parçayı yanında götürmek istediğini bilmiyor, düşünmek de istemiyordu Melissa. Bilekliği taktığında teninde hissettiği ağırlık garip bir şekilde huzur vericiydi. Bundan sonraki tek amacını ona hatırlatmak için parlayacaktı kolunda.

CEHENNEM EKSPRES - SİRKWhere stories live. Discover now